Tek devlet, tek ülke, tek ulus

Güncelleme Tarihi:

Tek devlet, tek ülke, tek ulus
Oluşturulma Tarihi: Ocak 01, 2006 00:00

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ’Yeni yıl mesajında’ "Kurucu öğe olarak, tek devlet, tek ülke ve tek ulus sözkonusudur; bu öğelerden ve tek dil, tek bayrak ülküsünden vazgeçilemez" dedi.

Atatürk’ün "Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk ulusu denir" sözünü de hatırlatan Sezer, mesajında özetle şunları söyledi:

GERÇEK SORUNLAR

Cumhuriyet’in temel niteliklerini çok yakından ilgilendiren sonuçsuz tartışmalarla gündem yaratmaya uğraşmak yerine, gerçek sorunlara eğilinmeli, sorunların aşılabileceği inancı her koşulda korunmalı, ulusa, devlete, demokrasiye güvenilmelidir.

TEKİL DEVLET

Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütündür ve tekil devlet yapısına sahiptir. Kurucu öğe olarak, tek devlet, tek ülke ve tek ulus sözkonusudur; bu öğelerden ve tek dil, tek bayrak ülküsünden vazgeçilemez. Ulusun adı, Yüce Önder’in şu özlü sözünde belirtilmiştir: "Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Ulusu denir." Çağdaş devletlerde de yurttaşlık hukuksal bağı yanında bir de ulus kimliği vardır ve bu kimlik, ortak çıkarların, ortak coşkuların, ortak duyguların ve ortak bir dilin toplamıdır. Anayasamıza göre, Türk Ulusu, siyasal bir birliktir ve tekil devlet yapısıyla doğrudan ilişkilidir. Ulusal kimlik bilincini yerleştirmeden tekil devlet yapısını korumak olanaksızdır.

SEVİNÇ VE TASADA

Anayasa’daki ulusçuluk anlayışı, ırksal ve dinsel ögelere değil, gurur ve övünmede, sevinç ve tasada, hak ve ödevlerde, nimet ve külfette ortaklık ve birlikte yaşama isteği gibi değerlere dayanmaktadır. Geçmişte yaşanan ortak acılar ve sevinçler, birlikte kazanılan zaferler, ülke ve ulus çıkarını her şeyden üstün tutma, ülkü ve amaç birliği, çağdaşlaşma yolunda verilen savaşım bu değerleri oluşturmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak Anayasa, ’Türk Devleti’ne yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkesi ’Türk’ sayan kuralıyla, birleştirici ve bütünleştirici bir ulusçuluk anlayışını benimsemiştir.

ETNİK KİMLİK

Türk Devleti’ne yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk sayılması, Türk Ulusu’nu oluşturan ögelerin etnik kimliklerinin yadsınması anlamına gelmemektedir. Tam tersine, etnik kökeni, dini ne olursa olsun tüm yurttaşların Türk Ulusu olarak adlandırılması, yurttaşlar arasındaki eşitliğin sağlanması, ’çoğunluk’ içinde bulunan çeşitli etnik kökenli yurttaşların ’azınlık’ durumuna düşmesini önleme amacına yöneliktir.

LOZAN TARTIŞILMAZ

Lozan Barış Antlaşması’nın kimi kurallarının tartışmaya açılmak istenmesi de bu kapsamda değerlendirdiğimiz, anlamsız ve kabul edilemez bir girişimdir. Dış dünyadan, Cumhuriyet’in nitelikleri ve Devlet’in temel kurumları ile ilgili dayanağı olmayan açıklamalar yapılması bizleri başka düşüncelere götürmektedir.

YARGIYI ETKİLEMEK

Güçler ayrılığı ilkesini benimseyen parlamenter demokrasilerde, bu ilkenin doğal sonucu olarak yargı erki, yasama ve özellikle gerçek gücü elinde bulunduran yürütmeye karşı korunmuş ve bağımsız kılınmıştır. Yargıçların, Anayasa, yasa ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri; hiçbir organ, makam, merci ya da kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve yargıçlara emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı kurala bağlanmıştır.

DOKUNULMAZLIKLAR

Yolsuzlukların önlenmesinde yetersiz kalınması, toplumda huzursuzluk ve umutsuzluk yaratmakta, devletin temel organlarına karşı güven kaybına yol açmakta, hukuk devletine inancı sarsmaktadır. Yasama dokunulmazlığındaki kamu yararı amacı, yasama sorumsuzluğundaki kadar açık değildir. Yalnız TBMM üyeliği süresince olsa da, bir milletvekilinin kişisel eylemi nedeniyle dokunulmazlığa sahip olması, yasama erkinin yüceliğiyle bağdaşmamaktadır. Ayrıca, yolsuzlukla savaşımda başarılı olunabilmesi, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasıyla yakından ilgilidir. Yasama dokunulmazlığının kaldırılması, toplumsal beklentilere olumlu yanıt oluşturacaktır.

BARAJ DÜZENLENMELİ

Oy kullanan seçmenin yaklaşık yarısına ilişkin siyasal görüşün parlamentoda temsil edilmediği bugünkü seçim sistemini temsilde adalet ilkesiyle bağdaştırmak olanaksızdır. Önemli olan, kabul edilebilir bir ’baraj oranı’ ile her iki ilke arasındaki duyarlı dengeyi sağlayabilmektir.

Ülkenin sigortası demokrasi ve laiklik

GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Hilmi özkök, yeni yıl mesajında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Anayasa’daki demokrasi, laiklik ve bölünmez bütünlük ilkelerini, ülkenin geleceği için sigorta olarak gördüğünü bildirdi. Özkök şunları kaydetti:

ÜLKENİN SİGORTASI

TSK, içinde yaşadığımız istikrardan uzak coğrafyada Anayasanın başlangıç maddesinde yer alan hususlarla, 1, 2 ve 3’üncü maddelerinde belirtilen hükümlerini güzel ülkemizin geleceği ve bekası için birer sigorta olarak görmektedir.

GÖNÜLBAĞI

TSK’nın önem verdiği bir başka husus da ordu-ulus ilişkisidir. Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştiren ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda en etkin rolü oynayan TSK, daha o günlerde ulusuyla dünyada hiçbir ülkede örneği olmayan bir gönül bağı kurmuştur. TSK yeni yılda da ulusuyla olan bu seviyeli ve kalpten ilişkisini daha da güçlendirme çabası içinde olacaktır.

Sandık başına

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın yeni yıl mesajı ise şöyle:

"2006 sandık başına gidilerek Türkiye’nin, laik cumhuriyetin, cumhuriyetin kazanımlarının savunulacağı, korunacağı, pekiştirileceği bir yıl olacaktır. Yeni yılda yapılmasını öngördüğümüz seçimle 3 Y’nin, yani yasakların, yoksulluğun ve yolsuzlukların altında kalan AKP de geldiği gibi gidecektir."

Vizyonsuz gidecek

DYP Lideri Mehmet Ağar’ın yeni yıl mesajı da şöyle: "Bu milletin beklentilerinin farkına varamayanlar, bu beklentilere uygun vizyon ve misyon ortaya koyamayanlar gidecekler. Bu milletin çocuklarının geleceği için acelesi olmayanlar da gidecek."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!