GeriSeyahat Tayland’da beni ‘bariton*’ yapan neydi?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Tayland’da beni ‘bariton*’ yapan neydi?

Tayland’da beni ‘bariton*’ yapan neydi?

Hastası olduğum Tay mutfağını deneyimlemeye Tayland’a gittim. Bazı bitkilerin kokusuna alışmak maceraperest bir ruh istiyor. Dünyanın en büyük som altın Buda heykeli de burada. Heykelin önünde niyet çubuğu çektim. Şansıma 17 numara çıktı. Çok param olmayacakmış ama sevgi konusunda bir servete sahipmişim

Tayland’da yemek yerken kendinizi ‘Indiana Jones’ sanabilirsiniz. Ben New York günlerinden beri müzmin hastasıyım Tay mutfağının ama ikinci kameramanım ağzına koyamadı gitti yemekleri. Hamburger, pizza yedi. Baskın taze kişniş, limonotu, hindistancevizi suyu ve baharat zengini bir mutfak. Zencefilin birçok çeşidi ve aynı aileden ‘kakule’ her yemekte var neredeyse. Kokusuna alışmak ve maceraperest bir ruh gerek. Zencefil familyasından pahalı bir baharat olan kakule, etkili bir anti-kanserojen ve zihin açıcı. Taylandlı talebeler sınav evveli kakule çayı içerlermiş. Tayland ve uzakdoğu ülkelerinde kanser vakaları az görülürmüş.

Bangkok’un tanınmış lokantalarından biri olan Blue Elephant’ın sahibesi tanınmış aşçı Nourur Somany Hanım’ın kızı Chandra ile ‘floating market’ (yüzen pazar) da randevum var.

Tay pazar yeriyle de tanışacağım. Tropikal meyve ve sebzeler, kurutulmuş deniz mahsulleri rengârenk. Egzotik yemekler cennetinde yüzen kayıklarda kadınlar yiyecek satıyorlar.

Alışveriş sonu Blue Elephant’a gidiyoruz ve Chandra ile bir ‘Tay salatası’ yapacağız. Ağır çömlek bir havan ve sert tahta tokmak kullanıyorlar. İlk başta sarımsaklar ve zencefiller olmak üzere tek tek ağır darbeler ile malzemeyi eziyorlar arada ‘fish souce’, lime suyu ekleniyor. Öldürücü minik yeşil ve kırmızı biberler de eziliyor ve en sonunda muhakkak kavrulmuş yer fıstığı ilave ediliyor (blueelephant.com/bangkok). Benzer salatayı Ko Samet Adası’nda ‘Cam Kumu’ denilen plajlarda yaptık. Bu Tay acısı adamı bariton yapar!

Tayland’da beni ‘bariton*’ yapan neydi


ALTIN BUDA'YI KADINLAR HİBE ETMİŞ

Salatamızı yedikten sonra dünyanın som altın en büyük heykelini görmeye ‘Wat Traimit’ tapınağına gittik. Müthiş rutubetli bir sıcak, havuz içinde yürüyor gibisiniz. Sıcaktan biraz midem bulandı ama bukalemun vücudum hemen alıştı.

Altın Buda heykeli ‘Phra Phuttha Maha Suwan Patimakon’un hikâyesi: ‘Suthokhahi Hanedanı’ zamanında, 13’üncü yüzyılda yapıldığı zannediliyor. 5.5 ton ağırlığında, 18 ayar som altın oturan Buda. 1767’de Burma istilasında heykeli saklamak için kalın alçı tabakasıyla kaplamışlar. Halk da sır vermemiş. Şimdi bile muhafızları ve koruyanları yokmuş. Halka ait olduğu için kimse dokunmazmış. Kadınlardan hibe edilen altınlar eritilerek yapılmış. Bir süre sonra kimse sır vermediği için bu alçı heykelin aslında son altın olduğunu unutmuşlar. Yıllar sonra 1955‘te Bangkok’ta yeni yapılan mabede bu heykeli yerine yerleştirirken vinç halatları kopmuş ve heykel yere düşmüş. Alçı kaplamasının kırılan ufak bir kısmın altından altın meydana çıkmış, derhal temizlemişler. Som altın Buda nihayet yerine rahatça oturmuş.

TEK SERVETİM SEVGİ

Tayland’da beni ‘bariton*’ yapan neydi
Buda etrafını saat yelkovanı yönünde dönmeniz gerek. Ölüm merasimlerinde ise yelkovanın ters yönünde. Önüne oturup ellerinizi birleştirip parmak uçlarınız alnınıza değdikten sonra üzerlerinde numaralar yazılı çubukların olduğu bir kutu alıp ilk önce alnınıza dayayıp sonra şiddetle ritmik bir şekilde sallamaya başlıyorsunuz. Kutudan dışarı fırlayan ilk çubuğun üstündeki numara sizin numaranız. İlerideki numaranızın yazdığı panodan kağıdınızı alıyorsunuz. Beğenirseniz cebinize koyuyor, beğenmezseniz geri yerine asıyorsunuz.

Benimki 17 numaraydı: “Siz hiçbir zaman büyük para sahibi olamayacaksınız ama sevgi alanında büyük bir servet sahibisiniz. Bazı haksızlıklara maruz kalmışınız ancak derdinizi kimseye anlatamıyorsunuz. Legal problemlerinizi aşamayacaksınız. Kendi içinizde dürüst ve doğru olduğunuzu bilmeniz yeterlidir yaşam mahkemesinde.”

Bu tapınakların bakımını kraliyet ailesi ve halk üstlenmiş. Adaklardan toplanan paralar yeterli oluyormuş. Mesela kâğıt arasında bir parça altın varak yaprak alıyorsunuz, vücudunuzda nereniz hasta veya ağrılı ise Buda heykelinde oraya yapıştırıyorsunuz. Benim arada bir bel ağrım tutar, tam bel kemiğine yapıştırdım satın aldığım altın varak yaprağını, bakalım ne olacak? Mum festivali başlayacak bağış yapıyor ve parafin kazanından bir kepçe alıp kalıplara döküyorsunuz, çorbada tuzunuz...

1947’den beri tahtta olan Kral Bhumibol Adulyadej ve Kraliçe Srikit’in daha çok gençlik portreleri her yerde asılı. Parlamentoya bağlı olan Kral’ın politik bir gücü yok. Parlamentonun kararlarını imzalıyor ve nadiren yeniden görüşülmesi için geri yolluyor. Kral halkın dostu olarak tanınıyor. Herhangi bir felakette ilk koşan oluyor. Devamlı tarım, gıda, eğitim ve sağlık reformları üzerinde çalışıyor. Ben hemen tabii ki ‘Kral ve Ben’ filminden bahis açtım. “Ne güzel filmdi çocukluğumuzdan hiç unutamadıklarımızdan idi. O zamanlar ülkeniz için büyük bir tanıtım oldu” demeye kalktım. Rehberim Suri hemen “Ülkemizde gösterimi yasaktır bir Hollywood saçmalığıdır” dedi. Ben hemen “Ama kaçak DVD almadınız mı?” dedim. “Kralımız istemiyor izlemeyiz” dedi. Hayran oldum sadakate...

* Tenor ve bas arasında, orta kalınlıkta erkek sesi.

False