Güncelleme Tarihi:
Gerçekten de sözlü ve yazılı kültür arasında kalakalmış Türklerin internetle karşılaşmaları, grup psikolojisi açısından bakıldığında tam bir karnaval görüntüsündedir. Türkler, interneti işlevsel kullanabilen çok ama çok azının dışında, internette sohbet için bulunmaktadır. İnternetin hemen neredeyse tüm sohbet (chat) siteleri, açıkça Türk işgali altındadır. Türkiye'nin en büyük cemaatini, şimdiden internet sohbet sitesi kullanıcıları oluşturmaktadır; Türkiye'nin dağını taşını pıtrak gibi sarmış olan internet kafeler, yeni cemaatin üyeleriyle doludur. Öyle ki internet kullanıcılarının dili kendilerince eğip bükmelerinden ve internet argosu ve internet ikonografisi geliştirmelerinden ayrı olarak dilimiz daha şimdiden "net" diye bir sözcük kazanmıştır. "Net", internet kullanıcıları tarafından "sanal uğrak yeri" anlamına gelmektedir. "Dün netteydim, bekledim ama sen gelmedin" dendiğinde çok açık somut bir durumdan bahsediliyordur.
Bu yeni durumun en çok yöneticiler, özellikle üniversite ve devlet dairelerinde yöneticilik yapanlar farkındadır. Dünün devlet dairesinde çene çalan, örgü ören memurunun yerini bugünün netçileri almıştır. Çoğu zaman yöneticiler de netçilere ve net sohbetlerine karşı bazen gazetelere geçecek komiklikte bildik yasakçı tutumlara sarılmaktan başka bir şey yapmamaktadır.
Oysa ortada, söze dayalı kültürün insanları olan Türklerin yeni bir söz fırsatı yakaladıkları ve üstelik istenen herkese laf atma şansının bulunduğu ve dahası kendilerini her zaman hayranlık duydukları teknolojik yeniliğe gark olmuş hissettikleri elektronik ortamı sevmelerinden başka olağanüstü bir durum yoktur. Söze dayalı kültürden gelen Türklerin en fazla ortaokula kadar eğitim görmüş olanlarının büyük bölümü aradan on yıl geçtikten sonra okuma yazmayı büyük ölçüde unutmaktadır. Her üç "satılık ev" levhasından ikisinin hatalı yazılması bu yüzdendir. Lise ve üniversite mezunlarımızın yazıyla ilişkilerinde sergiledikleri manzara ise, çoğu zaman içler acısıdır. Çığ gibi büyüyen net kültürüyle yazı, Türk halkının bilincini değiştirmek gibi devrimci bir görevi yerine getirmek için sabırsızlanmaktadır. Binlerce insanımızın bilinci, net kültürü sayesinde, yazının devrimci gücüyle sarsılmaktadır. İlkokul ve ortaokul mezunları, internet başında yeni baştan çata pata yazı yazmayı öğrenmeye çalışmaktadır. Elbette gündelik hayatlarını şimdiye kadar 200-300 kelimeyle idame ettirebilen, yazıyla tanışıklıkları yeni olan insanların diyecek lafları da pek yoktur. O yüzden nette de kaba sabadırlar ama bir değişme, öğrenme arzusu açık biçimde kendini belli etmektedir.