Sizin, “Kramponlarınız tertemiz”

Başlığı hatırlarsınız; Fenerbahçe, 2012 yılı Türkiye Kupasını kazandıktan sonra yazmışım.

Haberin Devamı

İlave etmişim;
----“Mahkeme kararları ne olursa olsun;
‘Temiz kramponlar’ operasyonunu tarih yazacak…
Ancak merak etmeyin çocuklar;
Artık tarih eskisi gibi 50 yıl sonra yazılmıyor…
Bizim ömrümüz de sanırım okumaya el verecek…
Hep birlikte okuyacağız…”

***
Umduğumdan bile çabuk yazılmaya başladı tarih…
Biraz şansın yardımı ile…
İktidar olmanın cazibesi, çabuk kırdı kutsal vazoyu…
Dünden bugüne benim de öz eleştiri yapmam lazım…
Dün;
------“Sizin kramponlarınız tertemiz!
Temiz kramponlar operasyonu?”
Demiştim.
Bugün;
Değiştirmek lazım bu başlığı;
O soru işaretini kaldırmak lazım…

***
Bu dava henüz bitmedi…
Hatta yeni başlıyor…
Yarın umulmadık bir sonuç da çıkabilir…
Olsun…
Ben gördüm göreceğimi;
------- Onların kramponu tertemiz…
“Temiz kramponlar” davası ise “kirli”.

Haberin Devamı

***
Ben kaldırmadım soru işaretini…
Başbakanımız kaldırdı…
“Çete var”, “Komplo var” dedi…

***
4 Temmuz 2011 gecesi;
“Komplo değil ama pusu” diye bir yazı yazdım…
Bugün Başbakanımız değiştirdi başlığı;
“Kibar olma Ateş” dedi…
Pusu falan değil resmen, “Komplo” dedi…

***
15.Temmuz 2013 günü;
Fenerbahçe ve Beşiktaş için;
------Farklı eller, farklı nedenlerle ama hep birlikte, “ittiler”.
İten ellerden biri; “Pensilvanya’nın eli”
Demişim…
İnanın korkarak yazdım bunları…
Bugün Okyanus ötesini Başbakan gösteriyor…
Cumhurbaşkanı’ da uzlaşmak için elçi gönderiyor…

***
2011 yılının Temmuz ayında, yayınlanan ilkyazımda;
------“Fenerbahçe taraftarı Aziz Yıldırım’ı;
Büyük başkan olarak tarihe yazmıştır…
Mahkeme sonucu mahkûm edebilir, ama tarihi silemez!”
Demişim…

***
Nereden bildim ben bunları?
Ben doğru dürüst Cemaat nedir bilmem…
İçinde falan değilimdir bu gurupların…
Fenerbahçe’nin bile içinde değilimdir…
Nerden çıkardım bunları?

***

Birincisi:
Ben gördüğüme mi inanayım yoksa size mi?
Maçların tamamını izledim.
“Fenerbahçe o yıl Trabzonspor’a göre daha ‘zor’ bir yıl oynadı.”
Diye not etmişim.
Yine kibarlığı elden bırakmayarak…

İkincisi:
Ben mahkemenin özelini sevmem!
Devlet Güvenlik Mahkemesini de sevmemiştim…
İsme bakar mısınız?
Devlet Güvenlik Mahkemesi…
Ürkütüyor insanı…
Ben halkın güvenliğini sağlayan mahkemeyi severim…
Özel Yetkili Mahkemeleri de sevmedim…
Neden gerek duyulduğunu da anlamadım…
Hayatımızın en uzun sivil döneminde;
Ne gerek vardı; Özel Yetkili Mahkemelere…
Hadi benim aklımın ermediği bir gerekçe vardı da;
“Şike” davasının ne işi vardı, O mahkemelerde?

Haberin Devamı

Üçüncüsü:
Yazmıştım tekrar ediyorum…
Bin kere de tekrar edeceğim.
Çünkü yazılarımı çocuklarıma yazıyorum…
Ülkemin gençlerine yani…
Bildiğimi anlatmak zorundayım.
Onlar kavrayana kadar yazacağım…
Yanılmışsam da uyarırsınız…
Mutlu olurum.
Yanlış olan;
Düşündüğünü, “yanılırsam kaygısı” ile yazmamaktır…

Uzattık devam edelim, üçüncüsü:
Ülkede; büyük bir olay veya katliam vs. olduğunda;
“Medya, katilleri anında bulmuş” ise;
Şüphe ile bakın!
Medyaya haber yağıyordur…
Yağdıran eller bizi bir yere yönlendiriyordur.
Medya ise en masum kelime ile “çaresizidir ve maşa olmuştur…”
Siz şüphe ile bakın!

***
Bu konudaki ilk deneyimim; 1. Mayıs 1977dir…
Basın, 10 gün önce başladı yazmaya;
---- Solcu guruplar kendi aralarında çatışacak…
---- Maocularla- diğer guruplar arasında büyük bir kavga çıkacak…
Buna rağmen,100 binler vardı o gün Taksim de…

Haberin Devamı

***
Beklenen katliam oldu da…
34 ölü, yüzlerce yaralı…
Kimlerin yapacağı bize günler önce anlatılmıştı…
Bizde inandık(!)
Bütün ülke inandı;
“Sol gurupların kendi aralarında çatıştığına…”
Yıllar sonra anlaşıldı ki;
• Bugünkü adıyla The Marmara otelinden ateş eden kontrgerilla…
• Ölenlerin büyük bölümü ezilerek…
• Kazancı çıkışını kapatan, kimin koyduğu anlaşılamayan bir kamyon…

Sonuç;
• 1 Mayıs bir daha Taksim’de, o gün gibi hiç kutlanamadı…
Bir sonuç daha;
Bir kaç yıl sonra darbe oldu.
• Meğer darbeye giden yolda taşlar döşenirmiş…

***
Bu tezimi daha sonra her sosyal olayda denedim…
Hani “test edildi, onaylandı” diyorlar ya…
Aynı onun gibi bir şey;
Maraş Katliamında, Çorum olaylarında…
Sabancı suikastında…
Hiç şaşmadı…
İktidarlar değişti yöntem değişmedi…
“Balyozda” gördük…
“Ergenekon” davasında gördük…
“Şike” davasında da gördük…
Aynı filim aynı senaryo…

Haberin Devamı

***
En son 17 Aralık da gördük…
Başbakanımız söylüyor ya;
-----“17 Aralık sabahı operasyon başladı, akşam idam edildik”
Diye şikâyet ediyor ya…
Haklı…
İşte benim anlatmak istediğim filim bu…
Bir dönem, Başbakana anlatmak istediğimiz filim bu…
Osmanlı’dan bu yana çevrilen bir filim bu…

***
Parantezi kapatıp devam edelim;
İtiraf edeyim;
Balyoz ve Ergenekon davalarına; inanarak bakmıştım…
12 Mart’ı, 12 Eylül’ü, 28 Şubat’ı yaşamıştım.
Görünen başrolde de hep “asker” vardı…
Yardımcı rollerde; yargı, emniyet ve medya
Ben de davalara inandım…
İtalya’daki Gladio operasyonu gibi gecikmiş bir temizlik yapacağız sandım…
1 Mayıs 1977’nin,Uğur Mumcu’nun katillerini bulacak sanmıştım…
İktidar olduğu dönemde öldürülen, Hrant Dink’ in katilini bile bulamadı(!)
Nasıl inanayım?

Haberin Devamı

28 Şubat bir fiil darbe;
• Davada tutuklu sanık kalmadı(!)
Balyoz ve Ergenekon ise darbe teşebbüsü;
• Yüzlerce asker içerde, her biri 20-30 yıl ceza yedi(!)
Şimdi ben bu davaların samimiyetine nasıl inanayım?

***
Yine dışına taştım konumun…
Ama ne yapayım;
1.Mayıs 1977 yi, Ergenekon’u, Balyoz’u kavramadan;
3 Temmuzu nasıl anlatayım?
3 Temmuz da, çok benziyordu eski filmlere…
Senarist aynı, kameraman aynı, aktörler aynı…
Ancak bir farkı vardı 3 Temmuz’un…
Futboldu konu…
Rakip takım taraftarları da katıldı filmi alkışlayanlara…
Fenerbahçe’yi sahada alt edemeyenler rol almaya başladılar filimde…
Bir de bunlara Aziz Yıldırım’ı sevmeyen Fenerliler de katıldı…
Bu filim, diğerlerinden daha çok yandaş buldu kendine…
Hatta kimileri alkış ile yetinmeyip gönüllü aktörde oldular…
Başrol oyuncuları da çıktı aralarından…
Baştan beri filimde yer alanları, adalet yargılayacak…
Benim derdim; “Fenerbahçe’yi bitirmek için alet olanlarla” olacak…
Onlara kızgınlığım hiç bitmeyecek!
Ta ki sonuna “ama” koymadan, “pardon” dediklerini duyana kadar…

***
Bir başka farkı daha vardı 3 Temmuz’un…
Yukarıda saydıklarım aktörlerin dışında kalan;
“Çubuklu sevdalıları.”
Ergenekon’da, Balyoz ’da;
Ateş maalesef sadece düştüğü yeri sadece aileleri yaktı…
3Temmuz’da ateş, milyonlarca Fener sevdalısını yaktı…
Bırakmadılar; Ne sevdalarını, ne davalarını, ne de başkanlarını…

***

Neden yazdım bunları?
“Ben yazmıştım” demek hoş bir şey ama çirkin…
Dedim ya;
Gençlere yazıyorum yazılarımı;
Benim niyetim, sizin bir daha kandırılmamanız!
Uyanık olmanız.
“Artık bu numarayı yemiyoruz” demeniz!
Çünkü yaşamınız boyunca benzer oyunlar hiç bitmeyecek!

***
Size gösterilene, “işinize gelse dahi” hemen inanmayın!
Araştırmacı olun!
Sabit bir takımınız olabilir, bir de eşiniz…
Sabit bir fikriniz olmasın!
Yanlış öğrettiler bize;
“Yanılmışım” demek erdemdir…
“Değişmek ise gelişmek” demektir…
Kimse yüzde yüz doğru veya yüzde yüz yanlış değildir.
Mesele objektif ve şeffaf olabilmektir.
En kötüsü ne biliyor musunuz çocuklar;
Dilim varmıyor ama söylemeliyim;
“Patronunuzun fikri, sizin fikriniz olmasın!”
“Vücudunuzu satabilirsiniz ama beyninizi asla satmayın!”

Birinin zararı sizedir.
Diğerinin zararı topluma…


Yazarın Tüm Yazıları