GeriSeyahat Pyongyang dünyanın endişeyle izlediği şehir
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Pyongyang dünyanın endişeyle izlediği şehir

Pyongyang dünyanın endişeyle izlediği şehir

Önce ülkeyi 17 yıl demir yumrukla yöneten Kim Jong-il öldü. Tüm dünya cenaze töreninde kendini paralayarak ağlayan Kuzey Korelileri konuştu. Ardından yerine geçen oğlu Kim Jong-un’un füzeli gövde gösterisi endişeyle izlendi.

Geçen hafta da Kim Jong-un’un öldüğüne dair söylentiler, babasının parodiye dönüşen doğum günü kutlaması hazırlıkları dikkatleri bir kez daha Kuzey Kore’ye ve başkenti Pyongyang’a çekti. Demirperde ardında yaşayan Pyongyang’a yolu düşen gezgin okurumuz Selman Arınç, kent ve ülke hakkındaki gözlemlerini yazdı.

Tek adam diktatörlüğündeki, yeryüzünün bu en kapalı, en gizemli ülkesine gitmek için, Pekin’den havalanan, Koryo Havayolları’nın uçağındayım. Başkent Pyongyang’a giden Rus yapımı Tupolev 204-300, iki saati aşan uçuştan sonra, Sunan Uluslararası Havaalanı’na inmek için alçalmaya başladığında, aşağıda parsel parsel uzayıp giden ekili topraklar belirdi. Giderek alçalan uçağım yeşil ve sarının hemen hemen her tonuna hakim bu ekili toprakların arasına bir kuş misali yumuşakça indi. Bir süre düz gidip, aniden “S” şeklindeki yan piste geçti. 185 ülke gören biri olarak ilk kez bu uygulamaya şahit oluyordum. Üzerinde kurucu başkanları Kim İl Sung’un büyük fotoğrafı bulunan iki katlı terminal binasına yaklaşarak ağır ağır durdu. Apron ve binanın önü silahlı asker doluydu.

HAVAALANINDA SAVAŞFİLMLERİNİ HATIRLADIM

Adeta, İkinci Dünya Savaşı filmlerinden birini seyrediyordum. Oysa bu gerçekti. Türkiye Gezginler Kulübü’nden 6 arkadaşım 11 yıl önce, çok özel bir izinle gelmiş, 5 bin yıllık medeniyetin izlerini keşfetmişti. Bu kez kulübü temsilen ben yalnızdım. Kore Savaşı’nda stratejik noktalarda görev alan Türk tugayları bu coğrafyada yüzlerce şehit vermişti. Savaş sonrası, 1953 Temmuzu’ndaki anlaşmayla ikiye bölünen Kore’nin daha önce, güney bölümündeki Pusan’ı, buradaki Türk Şehitliği’ni, başkent Seul’u görmüştüm.
Bu defa tüm gerçek gezginlerin merak ettiği, Kore Yarımadası’nın kuzey batısındaki Pyongyang’daydım. Kuzey Kore’nin başkentinde. Terminal kapısında bekleyen koyu mavi üniformalı görevliler uçakta doldurduğumuz sağlık kartlarını inceleyerek büyük bir titizlikle topladı. Nazik görünmeye çalışan, fakat bir SS subayı kadar donuk ve keskin bakışlı pasaport polisinin uzun süren pasaport incelemesini atlatınca, gümrük işlemleri başladı. Üzerimizdeki tüm para, teyp, kitap ve basılı kağıtlar tutanak altına alındı. Ülkeye cep telefonu sokmak yasaktı. Telefonum emanete alındı.
Çıkışta güleryüzlü rehberlerimle tanıştım. 25 yaşındaki sempatik kız Han, diğer erkek rehber Ça ve şoförümüz bay To...
Sibirya’dan esen rüzgarların getirdiği serince ama güneşli bir sonbahar günüydü. Havalimanından, ülkenin en büyük kenti, başkent Pyongyang’a uzanan 25 kilometrelik yolculuğumuz boyunca, yolun her iki yanını süsleyen ağaçların yaprakları kızıla dönmeye başlamıştı. Neredeyse boş olan otoyolun iki yanındaki arazilere buğday, pirinç, mısır ve sebze ekilmişti. Fabrikadan çıkan işçiler, okul dönüşü öğrenciler, haki üniformalı erkek grupları kızıl bayrak ardında marşlar söyleyerek yürüyordu. Kent merkezine yakın yolun iki yanında, paravan gibi sıralanmış söğütlerin ardında, Sovyet tarzı bloklar göze çarpıyordu. Minibüsteki rehberlerimi inceliyordum bir yandan. Kendisini turizm acentası müdürü olarak tanıtan Bay Ça, kanımca bir siyasi polisti. Nitekim Han ile gezi boyunca hiç yanımdan ayrılmadı, ikisi de kentteki evlerine gitmek yerine akşam otelde farklı odalarda kaldı. Belli etmemeye çalışsalar da bazı yerlerde ustaca fotoğraf çekmemi engellediler.

TARİHİ YAPILARSURİÇİ BÖLGESİNDE

Kuzey Kore’de özel mülkiyet yasak. Ortalama ücretin 200 dolar civarında olduğu söylenen ülkede kadın, erkek haftada altı gün çalışıyor. Bekarlar aileleriyle yaşıyor. Ayrı yaşamak isteyen gençlerin tek seçeneği yurtlara taşınmak. İki devlet TV’si kanalından biri devamlı rejimle ilgili haber ve film yayımlıyor. Diğeri kültürel ağırlıklı programlara ayrılmış.
Taedong ve Pothong nehirlerinin arasında, 2630 kilometrekarelik alana kurulu başkentte üç milyon kişi yaşıyor. Pyongyang “düzayak şehir“ anlamına geliyor. Ülkenin sekiz doğal güzelliğinden biri kabul ediliyor. Geçmişin parlak kültürünü, bilgeliğini, örf ve adetlerini, üstün yetenek ve muhteşem deneyimini geleceğe yansıtan özel bir yaşam alanı olarak değerlendiriliyor. Kentin tek yüksek yeri, adını şakayıktan alan “başkentin bahçesi” Mansu Tepesi. Burada da Kim İl-Sung’un 20 metre boyunda bronz heykeli bulunuyor. Şehirdeki devlet binaları, anıt ve heykeller, mozaik panolar, geniş bulvarlar, bunların dışındaki göze çarpan her şey beton ve çelikten devasa boyutta inşa edilmiş. Bulvar ve caddelerin etrafı da yeşillendirilerek çiçeklerle süslenmiş. Mansu Tepeleri’nin eteklerinden kent merkezine girerken, Koesang Caddesi’nin sonunda, Kim İl Sung’un, 70’inci yaş gününde açılan Zafer Takı bulunuyor. Paris’teki örneğinden 11 metre daha yüksek, daha geniş. Takı taşıyan dört sütundaki kabartma yazı ve süslemelerde Kim İl Sung’a ait sözler yer almakta. Alanın etrafı geniş bulvar ve parklarla çevrili. 600 dekarlık alana yayılmış, içinde havuzlar bulunan ülkenin en büyük lunaparkı da burada. Tepenin diğer eteğinde, 1945’te Kore’nin kurtuluşunu takiben yapılan 100 bin kişilik tarihi stadyum bulunuyor. Tabii ki Kim İl Sung’un ismini taşıyor. İleride, 120 dekarlık alanın ortasında 30 metrelik Dostluk Kulesi yükseliyor. Kore Savaşı’na katılan Çinli gönüllülerin anısına yapılmış. Üstüne kızıl yıldız yerleştirilmiş.
Kentin en önemli tarihi binaları, Taedong Nehri kıyısında. Kent surları içersindeki Taedong Kapısı, iç kalenin, 6’ncı yüzyıl ortalarında, doğu kapısı olarak inşa edilmiş. 1635’te tadilat görmüş. Kentin bir diğer tarihi simgesi kapının hemen yakınındaki 1726’dan kalma 3.1 metre yüksekliğinde, yaklaşık 13 ton ağırlığındaki Pyongyang Çanı. Yine 6’ncı yüzyıl ortalarında inşa edilen Pothong Kapısı’yla, 427’de inşa edilmiş güney kapısı görülmeye değer. Geleneksel Kore mimarisini tanımak için görülmesi gereken diğer iki yapı 392’de inşa edilmiş Kwangbop, Sungnyong ve Sungin tapınakları.

ABD-SSCB GERİLİMİ ÜLKEYİ İKİYE BÖLDÜ

İkinci Dünya Savaşı sonunda Japonya’nın teslim olmasıyla, işgali altındaki Kore görünürde özgürlüğünü kazandı. Bu kez ABD ve Sovyetler arasındaki güç savaşının odağı oldu. Kore’nin tam ortasından geçen 38’inci Paralel’in kuzeyini Sovyetler, güneyini ise ABD kontrol etmeye başladı. 1950’de başlayıp 3 yıl süren savaşta milyonlarca Koreli öldü. Ülke bölündü. Liderler de bunu destekledi. Başlarda sanayi ve kaynakları elverişli Kuzey Kore, Sovyetler’in de desteğiyle fark atmış gibi görünüyordu. Doğu Bloğu çöktü, Kim İl Sung öldü, ardı ardına gelen sel felaketleri, kıtlıklar ülkeyi zayıflattı. Fert başına düşen milli geliri 200 dolara geriledi. Batı sermayesi ile entegre olan Güney Kore ise başta elektronik ve iletişim teknolojisi olmak üzere otomotiv sanayine de büyük yatırımlar yaparak, milli gelirini 20 bin dolar seviyesinin üstüne yükseltip, Kuzey Kore’yle kıyaslanmayacak şekilde gelişti. Dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri haline geldi.

TURİSTLER ADADAKİ YANGGAKDO OTELİ’NDE KONAKLAMAK ZORUNDA

Kuzey Kore halkı yurtdışına çıkamıyor. Turistlerin büyük bölümü de Çinli. Yılda 30 bin Çinli, 3 bin Batılı geliyor ülkeye. Batılı turistler zorunlu olarak Taedong Nehri üzerindeki Yanggak Adası’nda bulunan, Yanggakdo Oteli’nde konaklıyor. Otele aynı adı taşıyan köprüyü geçerek ulaşılıyor. Tavanları altın rengi boyalı otel lobisi oldukça cafcaflı, Kore standartlarına göre “5 yıldızlı.“ 47’nci katındaki döner restorandan Pyongyang manzarası muhteşem. Zemin katta, Kore ve Çin yemekleri sunan çeşitli restoranlarla hediyelik ve kitap satan bir dükkan, süpermarket yer alıyor. Bütün Kuzey Kore’de olduğu gibi burada da, yabancıların “Won“ adlı Kore parasını kullanmaları kesinlikle yasak. Euro ve Çin Yuanı tercih edilen paralar arasında. Eğer bunlar yoksa düşük kurdan dolar alıyorlar. Kumarhane, bar ve postane otelin sunduğu imkanlar arasında. Ada üzerinde ayrıca, film festivalinin yapıldığı, uluslararası sinema evi ile 30 bin kişilik bir stadyum var.

GÖRKEM ARZUSU HER YERDE

170 metre yüksekliğinde Juche Kulesi ile üzerinde 20 metrelik metal kırmızı meşale yanan diğer kule kentin insan yapımı en yüksek noktaları. Kentin güney girişine dünyadaki tüm Koreliler’i bir araya getirme düşünü yansıtan devasa bir granit anıt yerleştirilmiş. Kentin 75 dekarlık en büyük meydanı, tahmin edebileceğiniz gibi, Kim İl Sung Meydanı adını taşıyor. Pyongyang’ın metrosu renkli dev avizeleri, mermer sütunları, büyük duvar resimleriyle Moskova Metrosu’na benzetilmeye çalışılmış. Metro iki hatlı, 18 istasyonlu.
Taksi sayısı çok sınırlı, caddelerde seyrek rastlanıyor. Tramvay ve otobüsler çok eski, hasarlı. Duraklarda uzun kuyruklar görülüyor. Taşıtlar tıklım tıklım dolu. Dünyanın tüm kentlerinde gördüğünüz canlılık, reklam panoları, çeşitli restoran ve kafeler ile seyyar satıcılar başkent Pyongyang’da yok.
Gece otelden çıkmam yasak olduğu için, akşam yemeğini yediğim otelin 47’inci katından kente baktığımda belli başlı bazı binaların dışında ışıkları yanmayan, kapkaranlık bir başkent gördüm. Enerji sıkıntısı kendini belli ediyordu.

100 BİN GÖNÜLLÜYLE GÖZALICI GÖSTERİ

Pyongyang’da kaldığım son gece, Taedong Nehri üzerinde, Rungna Adası’ndaki 150 bin kişilik Mayıs Stadyumu’nda icra edilen “Arirang“ adlı, “Büyük Kitlesel Artistik Jimnastik Gösterisi“ ne gidiyorum. Yabancıların 80,100 ve 150 Euro ödeyerek girebildikleri ve üç ayrı tribün seçeneğinden, 90 dakika boyunca izleyebildikleri bu muhteşem gösteride, çeşitli renkte “Cogori“ denilen ulusal kıyafetleri giymiş, çok güzel görevli kızlar gülümseyerek yer gösteriyor. Kuzey Kore’nin en büyük ulusal etkinlik ve gurur kaynağı haline gelen bu gösteriyi 100 bin gönüllü gerçekleştiriyor. Her yıl aylarca hazırlanarak, eylülde sahneliyorlar. Bu nefes kesici gösteri, Kore tarihinin önemli dönüm noktalarını sembolize ediyor. Akrobatlar, ordu birlikleri, tekvandocular, şarkıcılar ve 7 yaşında binlerce çocuk jimnastikçinin yer aldığı “Arirang“, Birleşik Kore umutları ve Kim İl Sung’un Kimilsungia adlı kırmızı çiçekler arasında görüntülendiği muhteşem bir finalle son buluyor.
False