Putin'i istemeyenler de yürüdü

Güncelleme Tarihi:

Putini istemeyenler de yürüdü
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 2013 16:54

Moskova'da yaklaşık 12 bin katılımcı, geçen yıl Putin'in yeniden göreve gelmesini protesto ettikleri sırada tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılması için sokaklara döküldü.

Ülke yönetimlerinin çalışma ve davranışlarına karşı gösteri ve protestolar sadece Türkiye’de değil, Rusya’nın başkenti Moskova’da da yapıldı. Türkiye’deki protestolardan farklı olarak 12 bin civarında katılımcı, tutuklu olan arkadaşlarının serbest bırakılması için dün sokaklara döküldü.

 

Moskova Belediyesi’nden izin alınarak gerçekleşen muhalefet protesto yürüyüşü, şehir merkezindeki “Oktyabarskaya” Meydanı’ndan ünlü “Bataklık” Meydanı’na kadar devam etti. Ellerinde çoğunlukla Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin karşıtı pankartlar taşıyan solcu, sağcı hatta aşırı milliyetçi guruplar, “Hukuk ve adalet adından hareket ederek, korktuğun kişileri zindanlarda çürütme. Tutukluları serbest bırak” sloganları duyuldu. Yaklaşık üç saat süren protestolar olaysız sona erdi.

 

Moskova’da muhalefetin gerçekleştirdiği protesto yürüyüşü “İkinci dalga” özelliği taşıyor. Geçtiğimiz yıl, Putin’in yeniden iktidara gelmesine karşı çıkanlar, 6 Mayıs’ta aynı yerde güvenlik güçleriyle çatışmıştı. Elliye yakın polis ile 200 kadar gösterici yaralanmıştı. Ardından, toplum düzenini sağlamak için hazırlanan bir dizi yasasın kabul edilmesiyle, 6 Mayıs gösterisinde tutuklanan 27 kişi değişik suçlardan sanık haline gelmişti. Geçtiğimiz günlerde 12 muhalif hakkında açılan davalar görüşülmeye başlandı.


MUHALİF LİDER RİJKOV'DAN TURKİYE-RUSYA BENZETMESİ


Moskova’daki protesto yürüyüşünde muhalefetin önde gelen liderlerinden Vladimir Rijkov ile söyleşi yapma fırsatımız da oldu. Türk gazeteci olduğumu öğrenen Rijkov, “Tam yerine geldiniz. Sizde ve bizde olup bitenler zaten birbirinin aynısı. Türkiye’de son haftalarda meydana gelenleri dünya Arap ülkelerinde yaşananlara benzetmek istiyor. Ama biz Rus muhalefeti olarak bunun böyle olmadığını biliyoruz. Türkiye İslam ülkesi olsa bile, sizi ‘Arap Baharı’ ile mukayese etmek bence çok yersiz ve yanlış olur” dedi.

 

Bizim “Peki ülkelerimizin insanlarını sokaklara döken benzerlik sizce nedir?” sorumuza gözlerinde parıltı belirerek tarif etmeye başlayan Vladimir Rijkov, “En demokratik ülke yönetiminin başında duran kişi bile halkın gözü önünde otoriteye sahip kişi olmak ister. Sizdeki ve bizdeki örneklerde ise o tepede bulunan kişiler “otorite” ile “otoriter” kavramlarını birbiriyle karıştırıyor. Sonra bu “otoriter”, otoriteyi muhafaza etmek için her yola başvurmaya başlıyor. Bana göre Erdoğan henüz Putin seviyesine gelemedi. Bildiğim kadarıyla sokaktaki protestocularla en azından görüşmeyi düşünüyor. Putin ise son iki yılda yapılan onca protestoya rağmen, bu adamlarla bir masaya oturayım, onları dinleyeyim demedi. Şunu da belirtmeliyim. Halk ile kurulan diyaloglarda, Abdullah Gül’ü Recep Tayyip Erdoğan’dan daha yapıcı buluyorum. Bence Gül, “otoriter” ve “otorite” arasındaki farkı daha iyi anlıyor.” tespitinde bulundu.

 

Vladimir Rijkov, 90’lı yıllarda Boris Yeltsin döneminde yıldızı parlayan yeni nesil siyasetçilerden. 1993-2007 yılları arasında Rusya parlamentosunda milletvekili olan Rijkov, 1998 ekonomik kriz sırasında Yevgeniy Primakov teknik hükümetinde sosyal politikadan sorumlu Başbakan Yardımcısı görevine aday gösterildi. Ancak Rijkov bu görevi reddetti. Vladimir Putin’in yönetime gelmesinden sonra her geçen yıl biraz daha muhalif haline gelen Rijkov, son olarak eski Rusya Başbakanı Mihail Kasyanov ile liberal görüşlü Cumhuriyetçi Halk Özgürlükleri Partisi Eş Başkanı görevini yürütüyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!