Güncelleme Tarihi:
Dünya gündeminin nabzı Planet'te atıyor
Türk dış politikası eskiden çok basitti. Atatürk’ün ülkeyi modern dünyaya taşıdığı günden bu yana Türkiye’nin eğilimi hep Batı’ya doğru oldu. Bölgenin geri kalanında bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun toprakları olan ülkeler büyük oranda göz ardı edildi. Graham Fuller, “The New Turkish Republic” isimli kitabında bir Türk arkadaşına Ortadoğu uzmanı olduğunu söylediğini, arkadaşının ise “O zaman Türkiye’de ne işin var?” dediğini anlattı.
Son yıllarda bu durum tamamen değişti. Türkiye çevresindeki ülkelerden ve dostu olmamasından şikayet etmeyi bırakarak “komşularla sıfır sorun” politikasını benimsedi. Bölgede yeni dostluklar geliştiren Ankara, bu dostlara ticaret, yardım ve vizesiz seyahat sunuyor. Bir zamanlar İsrail’in yakın arkadaşı olan Türkiye, bugün ülkeyi eleştirmekten kaçınmıyor.
Bütün bu değişimlerin arkasında 2009’dan bu yana Türkiye’nin dışişleri bakanı olan Ahmet Davutoğlu var. Türkiye’nin arka bahçesini çok uzun bir süredir ihmal ettiğini düşünen Davutoğlu, çıkarları öne çıkarma stratejisinin Türkiye’yi Batı için daha çekici bir konuma getirdiğine inanıyor. Batılı yayınlarda çıkan Türkiye’nin Doğu eğilimli bir ülke haline geldiği ya da “Batı’yı kaybettiğimiz” yönündeki yorumlar kadar hiçbir şey Davutoğlu’nu kızdırmıyor.
Davutoğlu’nun bölgedeki yeni politikası semerelerini veriyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Türkiye’nin küresel bir sorumluluk duygusuna sahip olmasının doğru olduğunu söylüyor. Hem Babacan hem de Davutoğlu Avrupalı muhataplarına Türkiye’nin bölgesinde aktif bir rol oynayarak AB için ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirtiyor.
Ancak iki bakan bir şekilde samimiyetsiz davranıyor. Türkiye’nin bölgesinde artan etkisiyle faydalı bir ortağa dönüştüğü doğru ancak Ortadoğu o kadar karmaşık bir bölge ki komşularla sıfır sorun politikasının her zaman geçerli olması mümkün değil. Dahası hem Batı’yla hem de Batı’nın düşmanlarıyla dostça diyaloglar geliştirmek de her zaman için uygulanabilir bir politika olmayabilir.
Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkanlar Ankara’nın İran meselesini yüzüne gözüne bulaştırdığını ve Mavi Marmara olayının yaşandığını görmekten mutluluk duyuyor. Onların gözünde bu olaylar Türkiye’nin Batı’nın alanından çıkıp İslamcı radikallere yönelmeye fazlasıyla hazır olduğunu gösteriyor.
AB’nin Türkiye gibi çıkarları Avrupa’nın çıkarlarından çok farklı olan, bu kadar büyük küresel bir oyuncuyu kaldıramayacağı iddiaları, günden güne daha çok duyulur oldu.
Economist'in özel Türkiye dosyasında yer alan "The Davutoglu effect" başlıklı haberden derlenmiştir.
Planet'i Facebook'ta takip etmek için:
http://www.facebook.com/#!/HurriyetPlanet
Planet'i Twitter'da takip etmek için:
http://twitter.com/HurriyetPlanet