Ne hükümet ne ordu asker göndermek istiyor

Güncelleme Tarihi:

Ne hükümet ne ordu asker göndermek istiyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2009 00:44

ANKARA - ABD Başkanı Obama, Afganistan’da yeni stratejisini açıkladı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray’daki görüşme gündemi de bir anda değişti.

Haberin Devamı

http://dosyalar.hurriyet.com.tr/haber_resim/baner_vecdi.gif

Obama’nın açıklaması öncesinde gündemin ana başlıklarını Türk-Ermeni ilişkileri, Ankara’nın İsrail’le yaşadığı gerginlik, Ortadoğu sorunu, İran’ın nükleer programı ve enerji yolları oluşturuyordu.

 

Afganistan’da konuşulacaktı ama o kadar “öncelikli” değildi. Obama’nın açıklamasının ardından ise, bir anda, “görüşme gündeminin en önemli konusu” haline geliverdi.

 

ABD’nin talepleri belli: Türkiye’den hem Afganistan’a daha fazla asker göndermesini, hem de bu ülkede görev yapan mevcut Türk askerlerinin görev yönergelerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını istiyor.

Haberin Devamı

 

NATO ALTINDA AMA TALİMAT TÜRKİYE’DEN

İşin kilit noktası zaten bu: Görev yönergesindeki kısıtlamalar.

 

Önce bunu açalım: Türk askerleri Afganistan’da NATO şemsiyesi altında görev yapıyor. Ancak bu tip uluslararası görevlerde asıl belirleyici olan, askeri gönderen ülkenin kendi birliğine verdiği “talimatlar” oluyor.

 

Asker gönderilirken, NATO’ya ya da eğer asker BM şemsiyesi, ya da başka bir uluslararası kuruluş bayrağı altında görev yapacaksa o kuruluşa bir de bildirim yapılıyor. Bu bildirimde askeri gönderen ülke, askerlerin “hangi şartlarda, hangi görevi yapacaklarını, hangilerine ise karışmayacaklarını” açıkça ifade ediyor.

 

Türkiye’nin Afganistan’a gönderdiği askerlerin görev yönergelerinde sadece “istikrarı koruma ve devriye gezme” görevleri bulunuyor. Askerlerin, “terörist unsurlara karşı aktif mücadele etmesine” yani sıcak çatışmaya girmesine ise izin verilmiyor.

 

Haberin Devamı

Sadece askerler mi?

 

Hayır. Afganistan’daki Türk askerlerinin kullandıkları tüm askeri malzeme için de benzer bir “kısıtlamalar talimatnamesi” bulunuyor. Mesela, Türk askerinin Afganistan’da kullandığı TSK envanterine kayıtlı helikopterlerin bile, “hangi bölgelerde uçabileceklerine” ilişkin kısıtlamalar var. Helikopterler, kesinlikle bu bölgelerin dışına çıkarılamıyor.

 

ASKER VE HÜKÜMET KARARLI; KISITLAMALAR SÜRER

Bu çerçevede, hükümet ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesi bugüne kadar hiç farklı bir tavır içine girmedi. Afganistan’daki Türk askerleri konusundaki görüş tek:

Türk askeri, Afganistan’da sıcak çatışmalara girmeyecek, “terörist” peşinde koşmayacak.

Haberin Devamı

 

AMAÇ: TÜRKİYE’NİN AFGANİSTAN’DAKİ İMAJINI KORUMAK

Bu kararlılığın altındaki neden ise, Türkiye’nin Afganistan’daki mevcut “dost/kardeş ülke” imajını korumak.

 

Bunu yapmanın yolu ise, Afgan halkını küstürmemekten geçiyor.

 

Afganistan’da halkı birbirine bağlayan “üst çatı” Müslümanlık. Ülke etnik olarak pek çok gruptan oluşsa da, ana birleştirici unsur İslam dini olarak öne çıkıyor. Bu çerçevede, NATO’nun nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan tek ülkesi Türkiye’ye de “Müslüman kardeş” olarak bakılıyor Afganistan’da.

 

Şu anda ABD öncülüğünde ülkede yapılan savaşta mücadele edilen “terörist unsurlar”,yani Taliban ise, Afganistan halkı tarafından öyle pek de “terörist” olarak görülmüyor. Hatta ortalama Afganlılar, El Kaide’ye bile çok soğuk bakmıyor, kendince “terörist” sınıflandırmasına sokmuyor.

Haberin Devamı

 

Dolayısıyla, ABD liderliğinde ülkenin güneyinde El Kaide ve aşırı Taliban unsurlarına karşı yürütülen mücadeleyi Afgan halkı çok da anlayışla karşılamıyor. ABD’nin mücadele ettiği o “terörist” unsurlar içinde, sıradan Afganlıların aile üyeleri, kardeşleri, kuzenleri, babaları, çocukları yer alıyor.

 

“MÜSLÜMANIN MÜSLÜMANA SİLAH ÇEKMESİ”

İşte endişe de burada yatıyor; Türk askerinin Taliban’a karşı doğrudan mücadelesinin, Afgan halkı tarafından “Müslümanın Müslüman’a silah çekmesi” olarak algılanması Ankara’yı korkutuyor. Afganistan’la kurulmuş tarihi dostluk ilişkilerinin, Türkiye’nin bu ülkedeki imajının büyük zarar göreceğinden endişe ediliyor.

Haberin Devamı

 

Nitekim, Dışişleri Bakanlığı’nın dün konuyla ilgili yaptığı açıklamada da, diplomatik ifadelerle bu konuya atıfta bulunuluyor.

 

Açıklamada şöyle deniliyor:

 

“Ulu Önder Atatürk zamanından bu yana sağlam ilişkilerimiz bulunan ve halen Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı sürdürülebilir kalkınma yardımını yapmakta olduğumuz Afganistan’a yönelik taahhüdümüz uzun vadelidir. Bu çerçevede biz de katkılarımızı artırarak sürdürmekteyiz.”

 

Bu ifadenin açılımı şu; Türkiye, Afganistan’a yardımlarını sürdürecek. Ancak bunu silah çekmeden, ekonomik yolları kullanarak, bu ülkenin kalkınmasına katkıda bulunarak yapacak...

 

TÜRKİYE’DE DE SIKINTI ÇIKAR

İşin bir de Türkiye boyutu var:

 

Şu anda Türk askerinin Afganistan’da yaptığı barışı koruma, istikrarı sağlama görevi, Türk halkının büyük kesimi tarafından onaylanıyor. Çünkü Türk askerleri, Afgan halkına “silah çekmiyor”, sıradan Afganlıların “barış içinde yaşaması” için görev yapıyor.

 

Oysa Türk askerine “Taliban’la aktif olarak mücadele etme, çatışma, imha etme” görevi verilmesi, bu durum Türkiye’de de “Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmak” olarak algılanabilecek.

 

Türkiye’den pek çok kesim de, Türk askerinin, ABD’nin liderliğinde sıcak çatışmaya girmesine karşı çıkacak.

 

Bunun,özellikle potansiyel seçmenleri daha çok muhafazakar kesimden gelen AK Parti hükümetini zor durumda bırakması ihtimali büyük.

 

Afganistan’dan Türk askerinin gireceği her çatışma, gelecek her Mehmetçik cenazesi, “Türk askeri orada kim için, hangi amaçla Müslümanlara silah çekiyor, kan akıtıyor, şehit, gazi oluyor?” sorularını gündeme taşıyacak.

 

EKONOMİK KATKI ÖN PLANDA

Dolayısıyla Türkiye’nin tercihi, hem uluslararası camia ile birlikte hareket etmek, hem de Afganistan’ı küstürmemek olacak.

 

Bunun yolu da, Taliban’la savaşmak yerine, Afganistan’ın ekonomik altyapısına katkıda bulunmak, sosyal dokusunu güçlendirmek, eğitim seviyesini yükseltmekten geçiyor.

 

Bu çerçevede, Başbakan Erdoğan’ın Washington’daki görüşmede daha fazla Türk askeri yerine, Afganistan’da “daha fazla sivil uzman, mühendis, öğretmen, doktor” göndermeyi önermesi daha akla yakın.

 

İPUÇLARI AÇIKLAMADA

Nitekim, Dışişleri Bakanlığı’nın konuyla ilgili açıklamasında bunun da ipuçları var.

 

İşte açıklamanın ilgili paragrafları:

 

“Afganistan’daki sorunların salt askeri yöntemlerle çözülemeyeceği, üzerinde hassasiyetle durduğumuz ve vurgulaya geldiğimiz bir husus olup bugün uluslararası toplumun bütün üyeleri tarafından da kabul edilmektedir.

 

“Afganistan’da beşeri ve kurumsal kapasitenin ve sosyo-ekonomik kalkınmanın geliştirilmesine yönelik gayretler kalıcı barış ve istikrar açısından elzemdir. Türkiye bu alandaki çabalarını da önemli ölçüde artırmaktadır.

 

“İnsani yardım ve sivil nitelikli diğer katkılarımız, Afganistan’ın zengin sosyal ve kültürel dokusunu ayrım gözetmeden kucaklayacak nitelikte, ülkenin birçok vilayetinde sürdürülmektedir.

 

Sağlık, eğitim ve beşeri ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi öncelik verdiğimiz başlıca alanlardır. Kasım 2006’dan bu yana yürüttüğü başarılı çalışmalarla Afganların ve uluslararası toplumun takdirini toplayan Vardak İl İmar Ekibimiz, gayretlerimizin daha geniş halk kitlelerine ulaşmasını sağlamaktadır.

 

Önümüzdeki dönemde, yeni bir İl İmar Ekibi kurarak faaliyetlerimizi daha da yaygınlaştırmayı kararlaştırmış bulunmaktayız.”

 

VE DİPLOMATİK ÇABALAR

Türkiye’nin Afganistan’da ağırlık vereceği bir başka konu da, diplomasi olacak.

 

Türkiye bu konuda zaten çok aktif. Dışileri açıklamasında, bu çabaların devam edeceğinin ipuçları da bulunuyor:

 

“Çabalarımız diplomatik alanda da yoğunlaştırılmaktadır. Afganistan’ın uzun vadede uluslararası topluma bağımlılık duymadan kendine yeterli hale gelmesi, ancak sağlam temellere dayalı bir bölgesel diyalog ve işbirliği dokusunun oluşturulmasıyla mümkündür.”

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!