GeriSeyahat ‘Nerede eski bayramlar’ dersem bir gün…
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
‘Nerede eski bayramlar’ dersem bir gün…

‘Nerede eski bayramlar’ dersem bir gün…

Şöyle doğru dürüst bir bayram hatıram bile yokmuş meğer. Hani gün gelir, ‘duayen gazeteci’ filan olurum da, benden ‘eski bayramları’ anlatmamı isterler… Bayramın birinci günü düşündüm de, hayır, Mamuş’un evinde yenen öğle yemekleri dışında, bayramlar benim için bir şey ifade etmiyormuş.

Daha doğrusu, aslında, İpek Tuzcuoğlu sebep oldu bu soruyu kendime sormama.

 

Yazarlara, çizerlere, prof.lara filan soracak değiller ya, Bugün gazetesi merak etmiş, acaba ‘ünlüler’ bayramlar hakkında ne düşünüyor?

 

Gazete, haberine ‘Nerede o eski bayram coşkusu’ başlığını münasip görmüş. Aydan Şener de ‘Nerede o eski bayramların tadı’ demiş.

 

Ben bir bayram coşkusu hatırlamıyorum. Bayramların da damağımda kalmış bir tadı yok.

 

İpek Tuzcuoğlu’nun söylediği daha tanıdık geldi bana: ‘En çok mendil almayı severdim!

 

Hafıza özürlü olduğum malûm. Yer etmesi için hadisenin beni ciddi şekilde etkilemesi gerek. Bende bir hatırası olmadığına göre, demek ki bayramlar etkilememiş beni.

 

Ne bir bayramlık heyecanı, ne el öpüp aldığımız harçlıklar, ne bir bayram yeri, atlıkarınca, pamuk helva… zorluyorum hafızamı da, ı-ıh!

 

Dedim a, gün gelirde ‘duayen’ filan olursam bu meslekte Allah korusun, öyle TRT-3’te filan bir sohbet programına çağırırlarsa beni ve yüzünde o sahte ‘sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz’ hoşgörümsemesiyle gamzeli bir sahtekâr sunucu ‘Siz basın dünyasının duayenlerindensiniz. Sizin zamanınızda bayramın anlamı çok farklıydı herhalde. Bize çocukluğunuzun bayram eğlencelerini biraz anlatır mısınız’ derse de ben lafa es kaza ‘Aaaah, tabii ya, nerede o eski bayramlar…’ diye girersem; iki eliniz yakamda olsun, hemen arayın stüdyoyu ve kafama kakın:

 

- Yahu ihtiyar, sen değil miydin ‘Benim bayramla ilgili ne iyi ne kötü, adam gibi bir hatıram bile yok’ diyen bir zamanlar!


Mamuş’un evinde (Mamuş yok, Basınköy yok… ama dilimiz alışmış) Işıl Halam’ın yemekleri, hala çorbası, kuru köfte patates, börek, çerkez tavuğu, Çinçin Halam’ın yaprak dolması, tatlılardan kabak tatlısı…

 

El öpüp izin istemeye geldiğinde sıra, Çinçin Halam’ın elimize tutuşturduğu mendil ya da çorap… ki ‘haşarat’ arkadan geleli beri unutulduk maşallah!

 

Hasılı…

 

Sakıp Ağa’nın dediği gibi ‘Maksat mantı yemek değil, ailecek bir araya gelmek…

 

Ve ‘Bu bayram da kadro tamamdı şükür’ demek…

 

Gerisi yalan!

False