GeriSeyahat Kızkulesi’nin peçesi açıldı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kızkulesi’nin peçesi açıldı

Kızkulesi’nin peçesi açıldı

Birkaç gün önce İstanbul’un bir anıt eserinin büyüsü bozuldu. Kızkulesi bir turistik tesis olarak açılışını yaptı. İstanbullular yüzyıllardır uzaktan bakarak hayal kurdukları Kızkulesi’nin üzerine ayak bastılar. İçini dışını gördüler, gezdiler. Hatta düşman çatlatırcasına oturup bir güzel çay, kahve içtiler. Kızkulesi’nden İstanbul’a bakma ayrıcalığına kavuştular.

Kötü mü oldu?

Bütün bunlar için 'kötü mü oldu?' demek mümkün. Mümkün ne kelime, böyle diyenler çok.

Ama ben şairane bir saflık içinde bu duruma üzülenlerdenim.

Nedenim açık ve basit.

İnsanların bir kısmı, özellikle bizim gibi Ortadoğulular, bazı güzelliklerin bir giz perdesi arkasında kalmasının daha hoş olacağını düşünürler. Peçenin bir anlamı da budur. Tesettür, yani örtünmenin çok ötesinde anlamlar taşır peçe. Şarkiyatçıların bu işe takılmasının bir nedeni de bu giz perdesinin tahrik edici yanıdır.

Nitekim, benzer görüşteki Avrupalılar da peçeye rağbet etmişler. 1950’li yıllarda bile geniş şapkaların önünde bazen bir 'vual'e rastlanırdı. Vual olağan zamanlarda şapkanın üstüne devrilmiş durur, gerekli görüldüğünde aşağıya indirilerek yüz ince bir tül perde arkasına saklanırdı.

Yüzgörümlüğü de benzer bir anlayışın getirdiği gelenekler arasında sayılır.

Kızkulesi’nin peçesi açıldı derken kastettiğim böyle bir inceliğin yokoluşundan doğan melalden başka bir şey değil.

Ve tabii melale aşina olmayanların bu sözlerden alacağı hiçbir ders yok.

Doğrusu ve eğrisi

Ne olmuşsa olmuş. Büyü artık bozuldu. Bunun geriye dönüşü yok.

Şairlerin yerine tacirlerin rağbette olduğu dünyamıza dönecek olursak, yine de söyleyeceklerim var.

Kızkulesi’ne açılıştan sonra, halkın arasına karışarak gittim.

Ortalığın derlenip toplanmış olması, harap bir eserin onarılması işin doğru yanı.

Böyle bir anıt eser bir ticari kuruluşa mı verilmeliydi sorusuna ise cevabımın ne olacağına hala karar vermiş değilim. Ama galiba, devletin kıt kaynaklarla bu işi başarabilmesi pek mümkün değildi. Yine de şartları çok merak ediyorum.

Eğrisine gelince...

Buranın bir 'neskafe' içilip hamburger yenen bir yere dönüştürülmesini hazmedemedim. İçtiğim kahve ve yemediğim hamburger mideme taş gibi oturdu.

Hele o ucuz hediyelik eşya reyonu beni tam bir düşkırıklığına uğrattı.

Yapılan işlerdeki estetik yoksunluğu gerçekten insanı ağlatacak düzeyde.

False