Zor aşıklar, zorlu sevdalar

Güncelleme Tarihi:

Zor aşıklar, zorlu sevdalar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2018 13:52

Italo Calvino’nun ‘Zor Sevdalar’daki 13 hikâyesinde, birbirlerine ve kendilerine yabancılaşan erkek ve kadın karakterlerin kavuşamama halleri aşka dönüşüyor. Calvino ise sorunun çözümü için probleme en uygun ve verimli araştırmayı bulmaya çalışıyor.

Haberin Devamı

İtalo 15 Ekim 1923’te Havana’nın banliyösü Santiago de las Vegas’ta doğdu. Bir İtalyan’ın isminin Italo konması milliyetçi bir duruş olarak görülse de Calvino’nun annesi hümanist ve antifaşist bir kadındı. Bu durum ailenin yurt özleminin bir sonucuydu ve aile, İtalo Calvino iki yaşındayken gurbetten sılaya döndü. Almanlar, 2. Dünya Savaşı sırasında Kuzey İtalya’yı işgal ettiğinde, Calvino ve 16 yaşındaki erkek kardeşi, faşistlere karşı direnişteki partizanlara katıldı. Yazar ilk öyküsünü 1945’te direnişin en sert dönemlerinde yayımladı. İlk öyküleri o zorlu savaş dönemi deneyimleri hakkındaydı. İtalyan edebiyatı eğer bir binaysa, kuşkusuz o binayı ayakta tutan kolonlardan biri olan Italo Calvino. Her zaman, “Etiketleri kendin yapıştır, başkalarının seni belirlemesine fırsat verme” diyen annesini dinleyen Italo, yazarlık kariyerinde de tamamen kendine ait olan berrak bir üslup oluşturmayı başardı.

Haberin Devamı

Savaştan sonraki eserleri ile insanın ruhuyla ve başka insanların ruhlarıyla yaşadığı çatışmalara yönelen Calvino, ’Zor Sevdalar’daki 13 hikâye de aşkın en zor hali; kavuşamamaya odaklanıyor. Her biri başlı başına ‘serüven’ olan hikâyelerde yazar aslında bir problemin çözümü için probleme en uygun ve verimli araştırmayı bulmaya çalışıyor. Bazen de kavuşamazsan, aşk oluyor. Kitabın ilk öyküsü ‘Bir Piyade Erinin Serüveni’ Tomagra’nın garip aşk hikâyesi. Yazar trende evine dönen piyade er Tomagra’nın yanına oturan kadına yanlışlıkla değdiği anda başlayan cüretinin yolculuğunu anlatıyor. Calvino kadına daha fazla dokunmaya çalışan askerin ürkekliği ile kadının gelişmeleri sessizce beklediği anları gözlemliyor. Öykünün bir sonu yok. Askerdeki ürkeklik ve kadındaki sessizlik yolculuğun bittiği anda kavuşamama haline dönüşecek gibi. Calvino, hikâyelerinde karakterlerin kendi kendilerine ortaya çıkardıkları baştan çıkarıcı performanslarını ustalıkla okuyucusuna aktarmayı başarıyor. Serüvenlerin anlatıcısı, yalnızlık, iletişim sorunları ve karakterlerinin sessizlikleri eşliğinde aşık bir varlığın halini yalın bir dille fısıldıyor. ‘Bir Karı-Kocanın Serüveni’ isimli öykü bir fabrikanın gece vardiyasında çalışan Arturo Massolari ile gündüz vardiyasında çalışan eşi Elide’nin yaşamlarını konu alıyor. Ayaküstü birbirini gören eşlerden biri işe giderken, diğeri yatağa giriyor. Eşlerin yatakta birbirlerine bıraktıkları sıcaklık, karakterlerin içlerinde kocaman bir sevecenliğe dönüşüyor.

Haberin Devamı

“ONUN BANA GİTMEKTE OLDUĞUNU BİLMEK İSTİYORUM”
‘Bir Otomobil Sürücüsünün Serüveni’nde telefonda tartıştığı sevgilisiyle yüz yüze görüşmek için sevgilisinin yaşadığı B. şehrine yolculuk yapan erkeğin fikri değişiyor. “Y.’ye doğru yol alırken, en çok istediğim şeyin yolun sonunda Y.’yi bulmak olmadığını fark ediyorum. Y.’nin, yani onun, benim ona gitmekte olduğumu bilmesini istiyorum ama aynı zamanda onun bana gitmekte olduğunu bilmek istiyorum”. Kavuşamayan bu aşıkların kısa maceraları, usta öykücü Italo Calvino’nun hayal gücü, üstün yazma ve gözlemleme yeteneğinin birer kanıtı. “Bilmediğim şeyleri öğrenmek için yazıyorum” diyebilen bir yazarın, Italo Calvino’nun aşk ve/veya yabancılaşmayla karşı karşıya kalan erkek ve kadın portreleri hayatınızı sorgulamanızı ve bazen de sevgiyi nasıl yansıtmanız gerektiğini size gösterecektir.

BAKMADAN GEÇME!