Klasikler yapışkan ve siyahtır

Güncelleme Tarihi:

Klasikler yapışkan ve siyahtır
Oluşturulma Tarihi: Ocak 23, 2020 12:51

Jürgen Kaube’ye göre ‘Max Weber’, günümüzde sosyal bilimlerde ‘bireyselci’ yöntemin kurucusu ve ‘toplum’ diye bir şey varmış diye kendisini kandırmayan, topluluk kavramına karşı mücadele vermiş biridir.

Haberin Devamı

‘Tarihi incelemenin, şimdiki zamanı nasıl bilgilendirmesi gerektiği sorunu ve ondan geçmiş süreçlere dair bilgiden daha fazlasının elde edilip edilemediği’ sorusu üzerine yıllarca emek harcamış bir iktisatçıdır Max Weber. Bunun için ilkin ortaçağ ticaret hukuku doktora çalışması yapan ve “Sanayileşme en iyi taşrada incelenir” diyerek tarıma eğilen bir düşünürdür: “Kapitalizm ve modern toplumun rasyonelleşmesi süreçlerine evvela buradan yaklaşmak gerekir.” Artık, toplum şehirlere toplanmaktadır. Onun bu ‘güncel durumunu, en iyi şekilde, kaybolmaya başlayan tarihsel etkilerin irdelenmesi ile anlayabiliriz’. En azından bu sorunun geliştirilmesinden yanadır Weber.
Mademki ‘kent soyluluğun siyasi egemenlik sağlama ve çevresinde kültürel bir hâkimiyet kurma olanaklarını sorgulamak’ gerekmektedir, o halde, Jürgen Kaube’nin deyimiyle, ‘çalışmalarının önemi, sorularına tam bir yanıt sunmamasından gelen’, sosyolog olmamasına rağmen, mesleki meraklarla geliştirdiği sorularla sosyolojinin içine çekilen Weber, her yönden ilginç bir tipoloji örneğidir. Onun adına sosyolojinin vazifesi; ‘öncelikle bilinmeyen olguların araştırılması ve kim neyi neden yapar, kim kime neden etkide bulunur’ sorularına cevap vermek olarak özetlenebilir.

Haberin Devamı

Weber, ‘İnsanın maddi olarak karşısında duran bir şeyde nasıl bir tarih saklı olduğu’nu erken yaşlarda dert edinmiştir. Gerçekçidir. Helen’den öte Roma’ya yoğunlaşmıştır. Tarihsel iktidar gruplaşmalarını anlamakta yetenek sahibidir ve dine sadece uzak durulması değil keşfedilmesi gereken bir olgu olarak bakmıştır. Bireye önem veren bir zihne sahiptir. Edilgen değil etkin bireydir onun ideali. Çünkü modern iktisat, başkaları için iktisadi faaliyette bulunmak anlamına gelir. ‘Yoksulluk ideali taşımayan bir Hıristiyanlık’ düşüncesi asıl değerdir. Bu onun, ‘Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu’ çalışmasının da özüdür.
‘Hıristiyan keşişleri, akılcı bir yaşam idamesine sahip, kurallara tabi ilk meslek insanları’ olarak yorumlar Weber. ‘Bireysellik, eğitim, bilim, kent hayatı, bunların tamamı reformist düşüncenin’ mirası sayılırlar. Katolik inancın yaygın basıncından çıkmak için, yeni şekillenen kent merkezli kapitalist dünyanın böylesi bir ilahiyat fikrine ihtiyacı vardır. Etnik kökenin sosyal tipik davranışı açıklarken temel alınamayacağını gören Weber, insanların nasıl oldukları sorusundan ziyade genelde nasıl davrandıkları sorusunu daha sık ortaya atar. Jürgen Kaube, çocukluğu, annesi, üniversite öğrenciliği, evliliği, hastalıkları, seyahatleri arasında, kahraman değil sorularla dolu, yer yer çelişik bir kişiliği aydınlatmaya koyulur.

Haberin Devamı

‘Tüm modern insanlar gibi yaşama doymamış şekilde ölen’ Weber, J. Kaube’ye göre, günümüzde, sosyal bilimlerde ‘bireyselci’ yöntemin kurucusu, durmaksızın tekil davranışta bulunanların çıkarlarını ve dünya görüşünü, yani saiklerini sorgulamış ve ‘toplum’ diye bir şey varmış diye kendisini kandırmayan, topluluk kavramına karşı mücadele vermiş biridir. Ölümünden sonra yaşadığından daha fazlasını geride bırakan Weber, N. Luhmann’ın tespitiyle ‘klasikler yapışkan ve siyahtır’ görüşüne en uyan tipolojidir.

Klasikler yapışkan ve siyahtır
Max Weber
Jürgen Kaube
Çeviren: Öndercan Muti
İletişim Yayınları, 2020
470 sayfa, 53 TL.

BAKMADAN GEÇME!