Kazazede

Güncelleme Tarihi:

Kazazede
Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2018 16:28

William Golding’in yazdığı ‘Ceberut Martin’ doğa ve insan arasındaki çatışma kadar insanın varoluş sorunlarını da tartışan, çarpıcı finaliyle baştan aşağı yeniden irdelenmeyi hak eden ve felsefeyle edebiyatı birleştiren önemli bir roman.

Haberin Devamı

“Her yönde çırpınıyordu, kendi bedeninden oluşmuş, kıvranıp tekmeler atan düğümün merkeziydi. Ne yukarısı vardı ne aşağısı, ne ışık vardı ne de hava. Ağzının kendi kendine açılıp feryat nidasını koyuverdiğini duyumsadı. ‘İmdat!’ Feryatla birlikte hava da çıkıp gidince, su onun yerini doldurmaya geldi; can yakan taşlar gibi, boğazına ve ağzına dolan yakıcı su. Bedenini önceden havanın bulunduğu yere doğru kaydırdı ama artık orada da hava yerine siyah, boğucu kargaşadan başka bir şey kalmamıştı. Bedeni korkusunu salıverdi ve ağzı, çene eklemleri sızlayana kadar açılmaya zorlandı.”

Denizin içinde çırpınan bu adam az önce bir Alman denizaltısı tarafından torpillenen bir İngiliz destroyerinden düşmüş. Adı Christopher Hadley Martin. II. Dünya Savaşı nedeniyle donanmaya -zorunluk nedeniyle- katılmış geçici bir deniz subayı. Şimdi Kuzay Atlantik’in azgın sularında hayata tutunmaya çalışıyor. Bedeni soğuktan hissizleşmeye başladığı sıralarda ayaklarının yere sürtündüğünü hissedecektir Martin. Atlantik ortasında, haritada yeri bile işaretlenmemiş bir kayalıktır Martin’i kurtaran.

Haberin Devamı

Bedeni yara bere içindeki kazazede önce -tıpkı Robinson Crusoe gibi- insani gereksinimlerini karşılamaya girişir. Sığınacak bir yer bulur, susuzluğunu yağmur sularından oluşmuş su birikintilerinde giderir, yiyebileceği bazı bitkiler ve deniz anemonları bulur. Ve sonra düşünmeye başlar; mürettebatın geri kalanlarından bir işaret olmadığına göre hepsi de ölmüştür. Ancak kurtarma gemi ya da uçakları mutlaka yoldadır ve kendisini bulacaklardır. Öyleyse kurtarılana kadar hayatta kalmayı başarmalıdır. Bunun için eğitim ve zekâsını kullanacaktır Martin; “Kahramanlık iddiasında değilim. Ama sağlıklıyım, eğitimliyim ve zekiyim. Seni alt edeceğim”.

Ne var ki kurtarıcılar geciktikçe akıl sağlığı giderek bozulmaya, sanrılarla gerçekler birbirine geçmeye başlar. Geçmiş şimdiye karıştıkça Martin’in hayatı hakkında bölük pörçük bilgiler ediniriz; bir tiyatro oyuncusudur, yönetmenin ya da arkadaşlarının eşleriyle ilişkiler yaşayacak kadar kadınlara düşkün, resmini cüzdanında taşıyacak kadar egosu şişik bir adamdır. Ancak artık yüzünün ne hale geldiğinden bile habersiz olan Martin varoluşsal krizler içine girmiş, umutsuzluğa yelken açmıştır. Adadaki gittikçe tuhaflaşan esaretini anlamlandırmaya çalışır, bunun insanlıkla ilgili bir kalıp/örüntü olduğunun farkındadır ama bir türlü ne olduğunu çıkaramaz. Ancak okuyucuya söylediği gibi, ortaya çıkan bir modeli görür, ancak duyularını terk etmeden, tahmin etmeyi bile başaramaz. Hikâye ilerledikçe rasyonel akıldan iyice kopacak düşünceleri daha da karmaşık bir hale gelecektir...

Haberin Devamı

KIYAMET BELİRTİLERİ
1956’da yayımlanan ve William Golding’in üçüncü romanı olan ‘Ceberut Martin’, ilk bakışta -Robinson Crusoe’yu hatırlatan- sürükleyici bir macera romanı gibi görünüyor. Ancak bütün hikâyeyi altüst ya da tersyüz eden final bölümüne geldiğimizde, o ana dek okuduklarımızın sembolik anlamlar barındırdığını anlıyoruz. Anlıyoruz ki Martin’in hayatta kalma mücadelesi sadece fiziksel değil aynı zamanda metafiziktir de. Ve anlıyoruz ki adada mahsur kalmış kazazede, dünyaya düşmüş bireyin alegorisi olarak da okunabilir.
Tek bir karakter etrafında kurgulanmış romanda birinci tekil şahıs ağırlıklı anlatımı rüyalar, iç ve dış monologlar, bilinç akışı gibi teknikleri harmanlayarak kullanmış Golding. Martin duygularını, düştüğü durumdan kurtulma planlarını, hayat görüşlerini, geçmişe dair anılarını az önce saydığım yöntemlerle -kendi bakış açısından- dile getiriyor ama neyin doğru ve neyin doğru olmadığı belli değil. Hatıraları, anlattığı insanlar ve yaptığı kötü davranışlar fantezilerinin ürünü mü yoksa gerçek mi bilemiyoruz. Bu yöntemi başka romanlarında da kullanmıştı. Kendisi de şizofrenik belirtiler gösteren William Golding’in roman kahramanlarının halüsinasyonlarını ve hayal kırıklıklarını yansıtan -çarpıcı- iç monologlarını kaleme alırken kendi deneyimlerinden yararlandığını düşünüyorum. Buna dil zenginliğini de eklediğimizde ‘Ceberut Martin’in -edebiyat tarafı ağır basmak kaydıyla- edebiyatla felsefe birlikteliğinin en iyi örneklerinden biri olduğunu söyleyebilirim...

Haberin Devamı

İngiliz varoluşçu edebiyatının ilk örneği olarak kabul edilen ve minimalist tarzıyla övgü toplayan ‘Ceberut Martin’ pek çok Golding romanı gibi karmaşık, çok yönlü ve farklı yorumlara açık bir anlatı. Öncelikle II. Dünya Savaşı’nın etkilerini taşıyan ve Soğuk Savaş döneminin alegorisini yapan bir roman denilebilir. Ancak sadece savaşın yıkıcı sonuçlarıyla ilgili değil aynı zamanda yanılsamayla gerçekliğin birbirinden kolay ayırt edilemediği bir dünyayı da tartışmaya açıyor. Gerek ‘Sineklerin Tanrısı’ gerek ‘Ceberut Martin’ doğal kaynakların yok edilmesi ve toplumun imhasına -kısacası kıyamete- ilişkin anlatılar. Ama kıyamet vurgusu savaş sahnelerinden ziyade daha iyi bir dünya için kurtarıcı/mesih fikriyatının yeniden yükselişinde, açgözlülükte, güç arzusunda çıkıyor ortaya. 1950’li yılların -Soğuk Savaş döneminin ve nükleer felaket korkularının- atmosferinde yazılan bu iki romanıyla az önce bahsi geçen kıyamet belirtilerinin hem genel olarak uygarlığa hem de teker teker bireylere içkin olduğunu sergiliyor Golding. ‘Sineklerin Tanrısı’nda uygarlık, ‘Ceberut Martin’de birey üzerinden anlatmış.
Golding, ‘Sineklerin Tanrısı’ ile başladığı romancılık kariyerinde -muhtemelen savaş sırasında maruz kaldığı ve tanıklık ettiği olayların etkisiyle- hemen her eserinde insan doğasına yönelik karamsar bir bakışla kötülük ve bencilliğin teşhirine yönelmiştir. İnsan doğasına yönelik karamsar bakış bu romanında da değişmemiş; savaş ve açgözlülükle dolu bir çağda yaşayan insan için kurtuluşa dair çok az umut var. 

Haberin Devamı

Kazazede

Ceberut Martin
William Golding
Çeviren: Fadime Kahya
İş Bankası Kültür Yayınları
192 sayfa, 18 TL.

BAKMADAN GEÇME!