Karanlığın karşısına bu sefer bir ‘efe’ çıkıyor

Güncelleme Tarihi:

Karanlığın karşısına  bu sefer bir ‘efe’ çıkıyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2017 14:08

Sıradan bir muhasebeci nasıl olur da kendini, dünyayı sarmak üzere olan karanlığın karşısında bulur? Erbuğ Kaya’nın fantastik romanı ‘Maderzad Palas’ın kahramanı Ali’nin kötülüğe açtığı ‘ilk ve son savaş’a buyurun...

Haberin Devamı

Fantastik edebiyat yazarı Erbuğ Kaya, Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan ‘Maderzad Palas’ta aslında çok alışılageldik bir ilişki halini, boşanmak üzere olan iki insanın hayatını, alışılagelmedik güçlü bir hayal gücüyle anlatıyor. Romanı bitirdikten sonra Erbuğ Kaya’nın hayal gücüne hayran olmamak elde değil. Kurduğu fantastik evren, okuru yaşadığı gerçekliğin içinden alıp kendisinin ‘rüya’ olarak tanımladığı hayatın içine sürüklüyor. Hikâye, başkarakter Ali’nin içinde bulunmaktan pek de memnun olmadığı evliliğinin bir sabahında yatağında gözlerini açmasıyla başlıyor. Ali ‘Kapitalizmin Yüzlerce Tapınağı’ndan birinde muhasebeci. Futboldan anlamadığı halde binlerce kişiyle beraber bağırmak için gittiği maçlardan birinden eve döndüğü sırada geçirdiği kaza hayatını değiştiriyor. Ölümle burun buruna geldiği o kazanın gecesinde başka bir ‘rüya’yı ziyaret ediyor Ali. Karısının kendini aldattığını öğrenerek, evi terk ediyor. Yıllarca aradığı sorunun cevabını bir aydınlanma haliyle bulan Ali, boşanmaya karar veriyor.

Haberin Devamı

YENİ BİR HAYAT, BAŞKA BİR RÜYA...
Buraya kadar her şey ‘normal’, ta ki, “Demek öyle. Demek karar vermekten, karar verip değişim yaratmaktan korkuyorum” diyerek anlattığı bu aydınlanma döneminde, Maderzad Palas’ın kapısı ona açılana kadar. Böylece hayatına Majiler, Meşkure Ağacı, Mesmerin giriyor. Kim mi bunlar? Galata Kulesi yakınlarında, Haydarpaşa Garı’na benzeyen 13 odalı bir ev, Maderzad Palas. Dünyayla bağı olmayan bu evin sakinleri olan, farklı güçlere sahip ‘Maji’ler sayesinde, başka bir ‘rüya’yı öğreniyor Ali. Maderzad Palas’ın sakinlerinden biri de içinde bir kütüphane saklayan Meşkure Ağacı. Dalları raf, kökleri masa ve sandalyeler olan Meşkure Ağacı, kitaplar aracılığıyla insanlarla konuşuyor. Mesmerin ise Ali’nin bu yeni hayatının önemli karakterlerinden biri...

Kahramanımız Ali Kocaali, Çakırcalı Efe’nin has kızanlarından, Ödemişli Koca Ali’nin torununun torunu. Dedesinin Ali’ye dediği gibi; kanında cesaret, dürüstlük var. Yazar, bu dürtüyle kitabın her sayfasında Ali’yi ‘ilk ve son savaş’ına hazırlamayı başarıyor. İlk önce korkularından sıyrılan Ali, çağları yaratan siyah ve beyazı öğreniyor. Bu dünyanın iyilik dilimi ‘Tennur’. Dünyanın siyahı, kara deliği, karanlık tarafı “Önce insanın düşüncesini tekdüze hale getirip daha sonra özelliğini kaybetmiş ruhu kendine çeken ve insanı kendi kurguladığı rüyaya iten”, ‘Zulmat’. Ali Kocaali tabii ki bu fantastik evrende Zulmat’ın dünyayı kendi kurgusuyla yönetmesine izin vermiyor. Çakırcalı’nın çetesinin Osmanlı ordusuna baskın vermesi gibi, Ali de ‘Zulmat’ın karşısına çıkıyor. Hem de tanıdık bir meydanda, Galatasaray’da karanlıkla savaşını yürütüyor.
Ve Ali sonunda öğreniyor ki, “Her iyiliğin içinde kötülük, her kötülüğün içinde iyilik vardır, sözünü söylerken bütünü hep gözümden kaçırıyormuşum. Karanlık ve Aydınlık iç içe geçince her şey tamamlanıyormuş. Çember ancak o zaman kapanıyormuş. Oysa en başta ben onu yok saymak istedim, o hiç olmasın istedim. Onu yenmek, yok etmek istedim. Büyük hataymış. Onu kabul etmeliymişim.”

Haberin Devamı

Karanlığın karşısına  bu sefer bir ‘efe’ çıkıyor

Maderzad Palas
Erbuğ Kaya
Kırmızı Kedi Yayınları, 2017
248 sayfa, 20 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!