Kadastrocunun Kafkaesk dünyası

Güncelleme Tarihi:

Kadastrocunun Kafkaesk dünyası
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 20, 2021 09:04

Tayfun Pirselimoğlu’nun yeni romanı ‘Kadastrocu’ sağlam kurgusu, yazarın sevdiğimiz anlatım tarzıyla su gibi akan ve merakla okunan iyi bir edebiyat eseri. Pirselimoğlu’nun; insanları ve mekânları ayrıntılı bir şekilde betimleyerek bizi karlı ve puslu bir dünyaya soktuğu roman, günümüz Türkiye’sine göndermeler de yapıyor...

Haberin Devamı

Tayfun Pirselimoğlu’nun yeni romanı ‘Kadastrocu’nun kahramanı Cemal Kara, İstanbul’da, Tapu Kadastro Müdürlüğü Parsel Sorgulama Şubesi’nde çalışan bir memurdur. İşini, iş arkadaşlarını, hatta mahallesindeki, İstanbul’daki hiç kimseyi sevmez. Eşi dostu yoktur, yalnız bir yaşam sürer.
Altı aydır dosyalarda karmaşık durumdaki eski kayıtları sıraya sokup listelemekte, sonra bunları başka dosyalara yerleştirip tekrar arkasındaki dolaba koymaktadır. Bu görevi, hakkında ileri geri konuştuğu şefinin kendisini cezalandırmak için verdiğini düşünmektedir.
Hayatı, işiyle evi arasında tekdüze bir şekilde geçmektedir. Apartman otomatının hep aynı yerde sönüp kendisini zor durumda bırakması gibi küçük takıntıları vardır ve bunları mesele haline getirip üzerlerinde uzun uzun düşünmekte, çözümler aramaktadır.
O akşam eve döndüğünde ışığın her zamanki gibi yolunun ortasında sönmemesi aslında bir işarettir. Rutini bozulmuştur. Değişim yani hayatındaki anormalleşme, o gün müdürün yanına çağrıldığında başlamıştır aslında. Müdürü fuzuli işgal edilen bir Hazine arazisi meselesini halletmesi görevini verir. Arazi Karaköprü’dedir, Karaköprü de Türkiye’nin en doğusunda bir kasabadır.
Alışılmadık bir görevdir. Bu iş için İstanbul’dan kalkıp Türkiye’nin diğer ucuna gitmenin bir anlamı yoktur. Oradaki aynı işle görevli kişiler de bunu kolayca yerine getirebilir. Böyle bir görevle Türkiye’nin diğer ucuna gitmek de bu görevin gelip kendisini bulmuş olması da gariptir ama “Vazife vazifedir”, bu seyahate çıkması gerekmektedir.
Cemal Kara uzun yolculuğunda gecenin bir vakti mola verip otobüsü kaçırınca iş iyice garipleşir. Çünkü otobüsün kalkışına dair hiçbir anons duymamıştır ve büyük bir ihtimalle otobüs kalkması gereken saatten önce hareket etmiştir.

Haberin Devamı

KARLI VE PUSLU DÜNYA...
Tayfun Pirselimoğlu, insanları ve mekânları ayrıntılı bir şekilde betimleyerek bizi bu karlı ve puslu dünyaya sokar. Cemal Kara, tesisin yöneticisi tarafından otobüsü kaçırmasının sağlandığını anlar. Çünkü kendisini gizli bir görevle Karaköprü’ye giden önemli biri sanmaktadırlar. Güvenliği için otobüsü yollamışlardır. O ve arkadaşları da aynı yapının bölgedeki sivil görevlileridir.
Cemal Kara’nın, Kadastro Müdürlüğü Parsel Sorgulama Şubesi’nde çalışan bir memur olduğunu söylemesi yanlış anlamayı düzelteceğine daha da pekiştirir. Devletin bu gizli görevlisi tabii ki gerçek görevini açıklamayacaktır.
Cemal Kara çaresiz kendini kaderine ve adamın yönlendirmesine bırakır. Tesisin gizli bölümündeki bir odada misafir edilir, diğer görevlilerle tanıştırılır. Onu gece misafir edip, ertesi sabah Karaköprü’ye daha güvenli bir yolla, trenle yollayacaklardır.
Aniden bastırıp yolları kapatan kar tüm planları değiştirir, Cemal Kara’nın misafirliği uzar. Kafkaesk dünya da böylece kurulmaya başlar. Kafkaesk tanımına uygun şekilde; ‘anlatım akışının doğal bir parçası olarak, bilinen ve algılanan gerçeklikten kopma, uzaklaşma’ya başlar roman. İlginç olan bu korkutucu ve güvensiz ortama uyum sağlamasıdır. Sanki kaderini, başına gelecekleri kabul etmiş gibidir.
Kendisine yakıştırılan kişiliği ve görevi benimser. Her şeyi tevekkülle karşılar. Rolünü, kişiliğinden hemen hiç taviz vermeden her şeyi, tüm konuşmaları muğlak bırakarak oynamayı başarır. Ne de olsa hemen her şey belirsiz ve karmaşıktır. Belki de amacı bu garip ve karanlık maceradan bir an evvel canını kurtarıp evine dönmektir.

Haberin Devamı

Yaşadıkları bir yanıyla korkutucu, diğer yanıyla saçmadır. Hele işin içine, belki de yazarın önceki romanı ‘Berber’e göndermeyle Meryem adlı gizemli bir şarkıcı ve sınırın öte yanından gelmiş bir gergedan katılınca durum iyice groteskleşir.
Karaköprü’de Cemal Kara’nın karşılanışı, bürokratik yapıda yaşananlar kuşkusuz Gogol’ün ‘Müfettiş’ini anımsatacaktır. Ama kaymakam, belediye başkanı, parti ilçe başkanı, imamın öncülüğünde kurulmuş kıyameti bekleyen gizli örgütlenme derken ortam iyice tanıdıklaşır, birçok gönderme bize bugünlerde yaşadıklarımızı anımsatacaktır. ‘Kadastrocu’ işlenen cinayetler ve çeşitli devlet kurumlarına yapılan saldırılarla bir yanıyla da suç romanı halini alır. Cemal Kara da birden kendini bu suçları soruşturan en önemli yetkili halinde bulacaktır.
‘Kadastrocu’ sağlam kurgusu, Tayfun Pirselimoğlu’nun sevdiğimiz anlatım tarzıyla su gibi akan ve merakla okunan iyi bir edebiyat eseri. Roman günümüz Türkiye’sine yaptığı göndermelerle de merakla okunuyor.

Haberin Devamı

Kadastrocunun Kafkaesk dünyası
Kadastrocu
Tayfun Pirselimoğlu
İletişim Yayınları, 2021
268 sayfa, 42 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!