Eskiden de güzeldik...

Güncelleme Tarihi:

Eskiden de güzeldik...
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2020 15:45

Şinasi Bademcioğlu romanı ‘Bir Günde Yazar Oldum’daki özgün karakterleriyle 70’li yıllar İstanbul’una götürüyor bizi. Hep evimiz gibi görüp özlemle andığımız geçmiş zamanlara bir davet gibi...

Haberin Devamı

Nostalji... Nostos ve algia köklerinden oluşuyor. Nostos eve dönüş demek, algia özlem. Eve, yani ondan gittiğimizde özlediğimiz şeye/yere dönüş özlemi. Özlem hayatımızın belki de en santimantal duygularından biri. İşin içerisine zaman da girince özlem nostaljiye evriliyor. Varlığının özlemini duyduğumuz bir ev çıkıyor karşımıza. Çeşitli eserlerde ve biçimlerde yer bulur kendine nostalji.
“Nostalji, tam da kendini ezeli bir biçimde evinden uzak hissetmektir” diyor Cioran. “Radikal takılıyorum son günlerde/Ultra-yalnızlık sokağından geçtiğimden beri/Dün annemin aynasına bir boyunbağı astım/Ve üstüne yapıştırdım on yıl önceki resmimi/Bu kadar bendeki nostalji...” diyor Ahmet Erhan. “İnsan yaşlanır, sonu yaklaşır, her an gitgide kıymetlenir ve anılarla kaybedecek zaman yoktur. Nostaljinin matematik çelişkisini anlamak gerekir; ilkgençlikte, yaşanan hayatın hacmi tamamen anlamsızken nostalji en güçlü noktasındadır” diyor Milan Kundera.
“Her birini buraya getiren bir nostalji duygusu, bir düş kırıklığı, elden çıkıp gitmiş bir şeyin yerini tutacak başka bir şeyi ele geçirme gereksinimi vardı” diyor Hermann Hesse. “...Ve İtaliya kendisini yoktan var eden harabeleriyle gösterir. Bütün insanlığa ait, ama yabancı da olan bu uygarlığın yıkıntıları insanların hırslarının beyhudeliğinin anıtlarıdır”; Tarkovsky böyle konuşuyor nostalji hakkında. “Bazı dönemlere ilişkin nostalji hissetmek iyidir; yeter ki bu şimdiki zamanda bilinçli ve olumlu bir ilişki kurmanın yolu olsun. Ama eğer nostalji şimdiki zaman karşısında saldırgan ve anlayışsız olmanın bir nedeni haline gelirse, o zaman nostaljiyi yok etmek gerek” diyor Foucault. “Biz acımızı içimize atarız. Gözyaşları içimize akar. Derdimizi demek için ciltler dolusu kitap yazmayız. Hele ‘itiraf’ bizde hiç âdet olmamıştır. Şikâyet yiğide yaraşmaz. Ben sabah yediğini unutanlardanım. Ezberimde hiçbir şiirin tamamı yoktur. Geriye dönüp bakmayı, hatıralarla avunmayı, nostalji denizinde yüzmeyi sevmem. Gelecek için projeler, planlar yapmak istemem” diyor Mustafa Kutlu...
Bu listeyi istediğimiz ölçüde uzatabiliriz. Çünkü hepimiz geçmiş zamanlarımızı evimiz gibi görüyoruz ve onu özlüyoruz. Hayallerimiz hep o zamanlara doğru, yüzümüz hep ona dönük.
Sirkeci Garı’ndaki çay ocağına oturduğumuzda başlıyoruz anlatmaya, ben gençken var ya...
Haklıyız, haksızlık yok serde. Çünkü geçmiş güzeldi. 2020’ye girdiğimiz şu günler Türkiye’sinden geçmişe bakınca belki yokluk, karmaşa, acı, hüzün, endişe ve görece zor bir hayat görüyor gibi olabiliriz. Ama aslında değil.
Birlikte düşünelim mi?
Modasından insan ilişkilerine varana değin ne güzeldi değil mi geçmişte yaşananlar. Komşuluğun ve mahalle kültürünün bitmediği güzel zamanlar...
Şinasi Bademcioğlu da ‘Bir Günde Yazar Oldum’ isimli kitabında bunu konu alıyor. Cihangir’in havalı kızı Ayten, ayaklı müzik ansiklopedisi arkadaşı Behzat’a bir teklifte bulunur: Genç adam bir hafta sonra başlayacak İstanbul Müzik Festivali’nden 10 konser seçecek ve kendisine kavalyelik yapacaktır. Behzat bu iş için biçilmiş kaftandır ama küçük bir sorun vardır; Ayten kendi bilet paralarını peşin saymışken, müzik gurmesinin cebinde metelik yoktur!
‘Bir Günde Yazar Oldum’; Behzat, Ayten, edebiyat ve yemek gurmesi gazeteci Şahin Yavaş, foto rötuşçusu Erhan, işkembeci Tahsin, ‘iki yap şişman!’ Selami, Sünger Emin, yalı züppesi Ahmet, ikinci üniversitesini okuyan ‘hamsi kebap ortaya karışık’ Hako, boyacı Adil Baba ve Arnavut turşucusu gibi özgün karakterleriyle 70’li yıllar İstanbul’una götürüyor bizi.
Buyurmaz mısınız?

BİR GÜNDE 

Eskiden de güzeldik...

YAZAR OLDUM
Şinasi Bademcioğlu
Mona Kitap, 2019
270 sayfa, 28 TL.

BAKMADAN GEÇME!