Cümbüş Cemaat ve DJ Shantel’in ‘İstanbul’u

Güncelleme Tarihi:

Cümbüş Cemaat ve DJ Shantel’in ‘İstanbul’u
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2020 18:24

İstanbul eğlence dünyasının son on küsür yılının bir parçası ve hikâye anlatıcısı olan Cümbüş Cemaat, onlar sahnedeyken eğlenmenin kaçınılmaz olduğu bir müzik grubu. Bugüne kadar seyircisine aynı andan, aynı yerden seslenen grup, ‘İstanbul’ adını taşıyan DJ Shantel ortak albümüyle yepyeni bir faza geçmeyi tercih etmişe benziyor. Bize de bolca dinleyip, tesadüfen pandemiye denk gelen bu sürprize sevinmek düşüyor. Olan biteni grubun solisti Cem Köklükaya’dan dinledik...

Haberin Devamı

Sizi uzun yıllardır Beyoğlu’ndan tanıyoruz. Kalabalık ve ‘çok sesli’ bir grupsunuz aynı zamanda. Her şeyin bu kadar hızlı değiştiği bir yerde yan yana durmayı ve birlikte üretmeyi nasıl başardınız?
Saygı, nezaket ve kolektif bilinç bunu sağlıyor sanırım. Birlikte müzik başta olmak üzere bir şeyler yapmayı seviyoruz. Herkesin yapmayı sevdiği veya yapmak zorunda olduğu başka şeyler de var. Bu da önceliklerin değişken olmasına sebep oluyor. Çözüm odaklı olmak, kaynağını buradan alan meseleleri kişiselleştirmemek sağlıklı bir iletişim yaratıyor. Müzik üretim dinamiği de öyle, kimsenin tercihi diğerinden üstün tutulmadan, bütüne hizmet edecek seçimler beraber yapılıyor. Beraber beğenip, beraber eleştiriyoruz.

Cümbüş Cemaat’in kısa tarihçesinden bahsetmenizi istesem nasıl bir yol çizer; güzergâhı, dönemeçleri ve durakları nasıl tarif edersiniz?
Kronolojiyi maddeleyecek olsak: Kuruluş, Boğaziçi yılları, Beyoğlu’nda sahne almaya başlama, ekipte değişimler, düğünler furyası, Tony Gatlif macerası, Shantel’in hayatımıza girmesi şeklinde başlıklayabileceğimiz bir sıralama çıkar. Okuldayken seçtiğimiz tarz itibarıyla farklılaştığımız için popülerdik ve bu bize özgüven verdi. Bu özgüvenle o zaman için Beyoğlu’nda bize göre olduğuna inandığımız Araf’ta çalmak için çabalamaya başladık. Çalmaya başladıktan sonra özgüvenimiz sarsıldı. Ne kadar çok çalışmamız gerektiğini fark ettik. Araf’tan gördüğümüz destek sayesinde sahneden vazgeçmek zorunda kalmadan kendimizi geliştirecek zamanı bulduk. Yüksek lisans, askerlik, düzenli çalışmak gibi öncelikler kurucu ekipte oyuncu değişikliklerine yol açtı. Böylece Cümbüş Cemaat’e yeni müzikal tatlar eklendi. Artık müzik yaparak para kazanmak da gündemimize girdi ve kendi mezhebimizce düğünlere yelken açtık. Bir düğünde Yılmaz Erdoğan’ın dikkatini çektik, ‘Kelebeğin Rüyası’nda rol aldık, bir düğünde ‘Djam’ (Aman Doktor) filmi için mekân keşfine gelmiş Tony Gatlif şeref konuğumuz oldu. İstanbul’dan beraber çokça çalıp söylediğimiz dostlarla ‘Djam’in müziklerini kaydettik, Cannes Film Festivali’ndeki özel gösterimin ardından Yunanistan’dan müzisyenlerle konser verdik, takip eden yıllarda Lyon’da Les Nuits de Fourviere’de ve Les Sud a Arles’da konserler devam etti. Bir şeyler yayımlamak konusunda tam kendimizi ikna ettiğimiz sırada, geçen yazın sonlarına doğru Türkiye’nin güzide tatil beldelerinden birinde Shantel bizi dinledi, beraber müzik yapmayı teklif etti ve böylece ‘İstanbul’u kaydettik.

Cümbüş Cemaat ve DJ Shantel’in ‘İstanbul’u


SHANTEL ALBÜME KENDİ TADINI KATTI
Hem bu coğrafyanın insanları, hem şehrin kültürünün parçasısınız. Albüme ismini veren İstanbul’la nasıl bir ilişkiniz ve tarihiniz var?
Bugüne kadarki yaşamımın tam olarak ikinci yarısını İstanbul’da geçirdim. İstanbul’da bir yetişkin haline geldim. Kerterizim İstanbul oldu. Gördüğüm her yeni yeri onunla kıyasladım. Her kültürü bu kıyasla algıladım. Eğlenmeyi de burada öğrendim. Bunların Cümbüş Cemaat’in diğer üyeleri için de geçerli olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim, çünkü bu yılların büyük kısmında beraberdik. Biz İstanbul’dan uzak kalınca hep eksikliğini hissettik. Bizim “Eğlenmek ciddi bir iştir” gibi bir düsturumuz var. İnsanların, şehirlerin eğlence biçimleriyle kendilerini gerçekleştirdiklerini düşünüp, buna inanıyoruz. En çok İstanbul’un ve onun insanlarının eğlencesini gördük, en iyi bildiğimiz de o.

Shantel’in bu albüme müzikal katkısı ne oldu? Birlikte çalışırken nasıl bir yol izlediniz?
Shantel’i bizim anlatmamıza gerek yok sanırım. O Türkiye’de de satış rekorları kırmış, büyük kitlelere ulaşmış bir müzisyen, DJ, prodüktör. Onunla özdeşleşmiş bir müzikal zevki var. Diskografisine baktığınızda geçmişle günümüz arasında bir bağ kurduğunu görebilirsiniz. Bizi yaklaştıran konu sanırım bu. Cümbüş Cemaat de müziğin zamansızlığına inanarak geçmişle bugün arasında geziyor. Shantel’in teklifi Cümbüş Cemaat’in Anadolu’nun geçmişinden getirdiğine kendi tadını katmak oldu. Birlikteliğin cazibesi de burada doğdu. İstanbul albümü katmanlı bir iş. Cümbüş Cemaat çok sevdiği şarkıları kendi tadını katarak çaldı, Shantel bu malzemeyi kendi tadını katarak yeniden üretti. Bir başka deyişle Cümbüş Cemaat Anadolu efsanelerine dayalı bir roman yazdı, Shantel de onun dünya dillerine serbest bir çevirisini yaptı diye özetleyebiliriz.

Cümbüş Cemaat müziği çokkültürlü yapısıyla sürekli gelişen canlı bir organizma gibi anladığım kadarıyla. Sahnenizden başka kimler geçti? Birlikte üretmek istediğiniz, hayalinizde onunla bir şey yapmak olan kim/ kimler var Türkiye ve dünya müziğinden?
Cümbüş Cemaat’in sahnesine çeşitli vesilelerle misafir olanlar saymakla bitmez. Hepsi de muhakkak bir iz bırakmış, bizi değiştirmiştir. Tüm dünyada yayımlanmış bir albüm kapsamında da ilk defa Shantel’le çalıştık. Bu da iştahımızı açtı. Bazı konularda bakışımızı keskinleştirdi, zevklerimizi koyulaştırdı. Öncelikle damıttıklarımızla ne yapabileceğimizi görmek isteriz. Sonrasında başka müzikal ortaklıklar kurmaya devam ederiz belki. Rastlantılar, kesişmeler her zaman muhtemel, güzel kısmı sürprizlere açık olmakta belki. Ha ama durduk yere telefon çalsa Nazan Öncel arasa ya da mail kutumuza Massive Attack’tan bir e-posta düşse, “Haydi gençler beraber bir şeyler yapalım” deseler, “Ne, gençler mi?” diyecek halimiz yok tabii.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!