Anma günleri ve yayıncılık tarihimiz

Güncelleme Tarihi:

Anma günleri ve yayıncılık tarihimiz
Oluşturulma Tarihi: Şubat 20, 2020 15:37

Türkiye’de yayıncıların ve yayınevlerinin tarihi yazılmadı. Anma günlerinde yapılan konuşmalarda ve hatıralarda kaldılar. Oysa kültür tarihimizin önemli tanıklarıdır onlar.

Haberin Devamı

Edebiyatçılar, sanatçılar için düzenlenen anma günleri bir kitaba dönüşmüyorsa unutulup gidiyor. Hele mezar başı anmaları yıldan yıla azalır ve sonunda ailesi dışında kimse gitmez.
Onun yerine kapsamlı konuşmalar, incelemeler yapılsa kalıcı bir kimlik kazanır.
Katıldığım anma toplantılarından pek çoğunun kalıcı bir yazıya, kitaba ulaşmadığını anımsadıkça üzülüyorum.
Aslında yayınevlerinin de tarihi yazımalı. Bize nice iyi kitaplar kazandıran yayıncıların kültür tarihimizdeki yeri unutulmamalı.
Türkiye Yayıncılar Birliği bir aralık yayıncılar için anma programları düzenliyordu.
Bu işi de Fahri Aral üstlenmişti.
Yayıncılar arasında birçok yazarı keşfeden, onları bize tanıtan adlar vardır. Türkiye’de yayıncıların tarihi henüz yazılmadı.
Anmalardaki konuşmalardan sadece birine, Dr. Turhan Bozkurt’u anma gününe gittim. Çünkü onunla birlikte çalışmıştım. Bir ağabey-kardeş gibiydik. Yıllarını yayıncılığa adayan Aziz Bozkurt, Fethi Ul da anılarıyla yayıncılık tarihimize ışık tutarlar.
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın eserlerini basan İbrahim Hilmi Çığıraçan için bir kitap yapıldı. O kadar.
Birçok çeviri ve Türk yazarın yayıncısı Remzi Bengü, ansiklopedilere imza atan Ahmet Halit Yaşaroğlu, Semih Lütfü Erciyes, Hüsamettin Bozok, Vedat Günyol... Cumhuriyet Ansiklopedisi’nin yayıncısı, şair Ramazan Gökalp Arkanı. Ankara’dan Baki Kurtuluş.
MAY Yayınları’nın sahibi Mehmet Ali Yalçın, Baki Kurtuluş, Cengiz Tuncer, Aydın Emeç, Garbis Fikri, Sedat Simavi, Oğuz Akkan...
Hiç kuşkusuz bu adların yanına bugün yaşayan, yakın zamanda kaybettiğimiz yayıncılardan da isimler alınabilir. Sevgili dostum Erdal Öz gibi.
Bu tam bir liste değildir, yazarken belleğimde kalanları ilettim.
Yayıncıların, yayınevlerinin tarihini yazdığımızda, Türkiye’de kitap içeriğinin tarihini öğrenmiş oluruz.
Kendi kitaplarını çıkaranları da bunun içine katabiliriz.
Yayıncılar tarihi projesi devam etmelidir.
Bu listeye Mehmet Ali Ermiş, Enver Aytekin de katılmalıdır.
Kitapların içi kadar, dışının da tarihini öğrenmeliyiz.
Ardından sıra kitap kapaklarına gelmeli. Kapak ressamlarının da adı anılmıyor. Oysa arşiv bize doğruları ileten kaynaktır.
Bu incelemeyi yapmalı, hatta üniversitelerde tez hazırlatılmalı.
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin devreye girmesiyle bu çalışmanın gerçekleşeceğine inanıyorum.

BAKMADAN GEÇME!