800 bin yıl sonra da büyülemeye devam edecek!

Güncelleme Tarihi:

800 bin yıl sonra da büyülemeye devam edecek
Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2017 17:21

H. G. Wells, ‘Zaman Makinesi’nin kolunu yavaşça ölmekte olan bir dünyanın geleceğine itiyor. İki tuhaf ırk üzerinden insan doğasının ikiliğini sembolize etmekle kalmıyor, aynı zamanda yarın insanlarının dehşet verici bir portresini de sunuyor.

Haberin Devamı

Edebiyat alanında ortaya çıkan ve ilerleyen dönemlerde ise sinemanın en gözde türleri arasında kendine hatırı sayılır bir yer bulan bilimkurgu; buluşlar, icatlar, teknolojik gelişmelerin seyri ile kendini her an yenileyen bir tür olarak karşımıza çıkar. İnsanlığı nasıl bir geleceğin beklediğini yaşamı boyunca kendine kaygı edinmiş Herbert George Wells (21 Eylül 1866-13 Ağustos 1946) 19. yüzyılın sonlarında yayımladığı romanlarla bilimkurgu türüne öncülük eder. İngiliz edebiyatçı H. G. Wells 1895’te yayımladığı ilk kitabı ‘Zaman Makinesi’ ile kariyerine başlar ve ‘bilimkurgunun babası’ unvanını alır. ‘Doktor Moreau’nun Adası’ (1896), ‘Görünmez Adam’ (1897), ‘Dünyalar Savaşı’ (1898) kitapları ile de bu unvanını pekiştirir. ‘Zaman Makinesi’nde anlattığı hikâye ile Wells sadece kariyerinde değil, aynı zamanda edebiyatta yeni bir yazım türü oluşturur. Yazarın ilk bilimsel romantizmi ‘Zaman Makinesi’ daha genel bir anlayış olan; kusursuz bir ideal arayan bir dünya yerine sürekli değişim halindeki bir dünya görüşünü ortaya koyarak devrim yaratır. Modern zamanın bilimkurgu sevenleri için klişe bir başlık gibi gelebilir ‘Zaman Makinesi’. Ama şu akıldan çıkarılmamalıdır ki, ‘Zaman Makinesi’ sonraki bilimkurgu yazarlarının hayal gücünü tetikleyen benzersiz ve yenilikçi bir hikâyeyle ortaya çıkmıştır.
Ölümünün ardından 70 yıl geçtiği için telif hakları serbest kalan H. G. Wells eserleri birçok yayınevi tarafından yayımlanıyor. ‘Zaman Makinesi’ de İş Bankası Kültür Yayınları Modern Klasikler dizisinden Celal Üster çevirisiyle, ‘Bir Buluş’ altbaşlığıyla yayımlandı. Kitabının ‘anlatıcı’sının da içinde bulunduğu bir dost meclisinde, ‘anlatıcı’nın ‘yakışık alacak şekilde’ sıfatlandırdığı ‘Zaman Gezgini’, zamanda yolculuğun mümkün olduğunu savunur. Büyük Britanya’nın Victoria Çağı’nın son döneminden entelektüellerin bulunduğu masada Zaman Gezgini’ne sadece ‘anlatıcı’ inanmak ister. Zaman Gezgini’nin ‘dördüncü boyut’ üstüne uzun uzadıya kuramsal görüşlerini de açıkladığı toplantının bir hafta sonrasında ‘Zaman Makinesi’ni denemiş olarak geri döner Zaman Gezgini ve misafirlere yolculuğuyla ilgili bilgi vermeye başlar. Sözünün hiç kesilmemesi şartıyla 802701 yılında yaşadığı macerayı anlatır. Uzak gelecekte İngiltere güzel bir yer, neredeyse bir ‘ütopya’dır. ‘Eloi’ler, ilk bakışta çocuklar gibi şen, tembel, fiziksel emek eksikliğinden zayıf düşmüş -evrimleşmiş- olarak karşımıza çıkar. Wells’e göre ‘Eloi’ler her ihtiyacının karşılanmadığı bir dünyada hayatta kalamayacak yönetici sınıfıdır.
Hikâyedeki diğer önemli unsur yer altında yaşayan Morlock’lardır. Morlock’lar tünellerde yaşayan, üreten, sert ve korkunç işçi sınıfını temsil eder Wells’in gelecek öngörüsünde. Zaman Gezgini dillerini anlamadığı ve anlamlandıramadığı bu yeni insan türlerinden Morlock’ların, Eloi’lere bakan yararlı işçiler olduğu teorisini de aktarır. Zaman Gezgini sınıfların kalktığı, toplumsal adaletsizliğin olmadığı bir dünyayı görmek için gittiği gelecekte, büyük bir hayal kırıklığıyla karşılaşır. Keza sınıf ayrımının boyutları daha da büyüktür artık. Wells’in eseri dünyanın geleceğinin bir tahmini olmanın ötesine geçip, insanlığa yapılan bir uyarıya dönüşür. 1895’te yayımlanan bu ‘Buluş’ Wells’in hikâye anlatımı ve kışkırtıcı hayal gücü sayesinde gelecek nesiller boyunca okuyucuları büyülemeye devam edecek. Yok etmemeyi başarırsak belki de en az 800.000 yıl.

ZAMAN MAKÄ°NESÄ°Â

800 bin yıl sonra da büyülemeye devam edecek

H. G. Wells
Çeviren: Celal Üster
İş Kültür Yayınları, 2017
120 sayfa, 12 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!