BİR SORUDAN FAZLASI | Neden hastalıklarımızı yarıştırıyorsun?

Güncelleme Tarihi:

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden hastalıklarımızı yarıştırıyorsun
Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2023 10:49

Bir Sorudan Fazlası serimizin bugünkü konusu sürekli hastalıklarını yarıştıran, her zaman en hasta kendisi olan insanlar. Gelini doğuma girince acillik olan kayınvalideler, eşinin regl döneminde ağrı yaşayan eşler, her iki lafından biri hastalık olan akrabalar… İşte hemen hepimizin çevresinde olan, okurken mutlaka gözünüzde birinin canlanacağı hastalık yarıştıranlardan hikayeler…

Haberin Devamı

Bir sağlık sorunu yaşadığımızda eş, dost, akrabalarımız arayıp sorar ve hatta bazen ziyarete gelir. Genelde bu görüşmeler nasıl olduğumuzun sorulması ve geçmiş olsun dilekleri ile geçer. Fakat bazıları var ki aradıklarında kendi hastalığımızı unuturuz, bir bakmışız ki kendimizi onları teselli ederken bulmuşuz.

Mesela bel fıtığı teşhisi konmuştur birine. Bunu duyan malum tanıdık hemen arar, “Benim de boynumda fıtık var, doktor bu ilacı vermişti ama işe yaramadı. Sen de bunu yap, ah ben neler çektim…” diye anlatmaya başlar. Ameliyat da olsanız, midenizi de üşütseniz, gözleriniz de bozulsa, kolunuz da ağrısa aynısını hatta daha beterini o kişi yaşamıştır.

Sanıyoruz ki kimleri kastettiğimizi anlamışsınızdır.

Evet, her zaman herkesten daha hasta olan, biz ne yaşarsak yaşayalım mutlaka geçmişte bir gün onların da başına gelmiş olan ‘hastalık yarıştırıcılar’dan bahsediyoruz.

Haberin Devamı

Nedir bu yarışma hevesi diye merak ettik. Vatandaşlara ‘Sizin de çevrenizde hastalıklarını yarıştıranlar var mı?’ diye sorduk ve tahmin ettiğimizden çok daha fazla “Evet, olmaz mı!” cevabı aldık. İşte hastalık yarıştıranlara dair birbirinden ilginç hikayeler…

ZEHİRLENDİM, BİR DE O HASTALIĞINI ANLATARAK BEYNİMİ ZEHİRLEDİ

Cem A. (39)

Geçtiğimiz aylarda gıda zehirlenmesi yaşadım. İki gün boyunca gerçek anlamda baygın gibiydim. Sürekli istifra ediyor ve tek lokma yiyemediğim için ayakta durmakta dahi zorlanıyordum. Sağ olsun merak eden ailem ve arkadaşlarım arayıp bir ihtiyacım olup olmadığını sordular, geçmiş olsun dilediler. Ben daha kendime gelememiştim ki yine telefonum çaldı. Arayan teyzemdi. Ben de başıma gelecekleri bilmeme rağmen telefonu açma gafletinde bulundum. “Ne oldu sana, iyi misin?” diye sordu. Ben daha cevap veremeden, “Hatırlar mısın, geçen sene ben de böyle sürekli istifra ediyordum. Doktora gitmemiştim ama kesin ben de zehirlenmiştim” dedi ve kendini anlatmaya başladı. “Olabilir, doğrudur” gibi cevaplarla geçiştirmeye çalışıyordum ama asla durmuyor, “Ah ne kadar kötü olmuştum, yataktan kalkamamıştım” diye devam ediyordu. Hastalığın da verdiği yorgunluk ile artık sinirlenmeye başladım ve “Pek iyi değilim teyze sonra konuşuruz” deyip telefonu kapattım. Zaten zehirlenmiştim, bir de hastalığını anlatarak teyzem beynimi zehirledi.

Haberin Devamı

Bunu ilk yapışı değil, muhtemelen son da olmayacak. Ancak nedenini gerçekten çok merak ediyorum. Her hastalık nasıl oluyor da senin de başına geliyor teyzeciğim?

BEN ERKEN DOĞUMA ALINDIM KAYINVALİDEM ACİLE KALDIRILDI

Tuğba D. (33)

Bundan beş yıl önce, çok zor bir doğum süreci yaşamıştım. Hamilelikte tansiyon sorunum olduğu için sürekli gözetim altındaydım. Ayda en az 3 kere doktor kontrolüne gidiyordum. Kayınvalidem ise her doktora gidişimden sonra arıyor, önce durumun nasıl olduğunu soruyor, sonrasında da ne hikmetse kendi başına gelen talihsiz bir hastalığı anlatıyordu. Bir gün şeker testi yaptırması gerekiyor, başka bir gün sürekli başı dönüyor ya da böbrekleri ağrıyordu.

Haberin Devamı

Dananın kuyruğu benim erken doğum yapmamla koptu. Gebeliğimin henüz 34'üncü haftasındayken aniden yükselen tansiyon sebebiyle hastaneye yatırıldım. Tansiyon bir türlü düşmeyip kontrol altına alınamayınca da acil sezaryen kararı verildi. Ve bilin bakalım ne oldu? Ben erken doğuma alınacağım zaman kayınvalidem de hastalandı ve aynı hastanenin acilinde serum takıldı.

Gerçekten neyi vardı, serum takmaya doktorları nasıl ikna etti asla bilmiyoruz. Ama tüm bunların tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Nitekim bunu sadece benimle yaşamıyor. Çevresinde biri hastalanınca kendisi de anında hasta oluyor. İşin ilginci doktora gittiğinde bir şekilde teşhis konuyor, ilaç tedavisine başlanıyor. Acaba insan hasta olduğuna beynini inandırınca vücudunu da kandırabiliyor mu?

Haberin Devamı

Hastalık yarıştırmaya benzer durumlar uzun yıllardır literatürde isimlendirilmiştir. Mesela hipokondriya, kişinin ciddi bir hastalığa yakalanma konusunda aşırı ve gereksiz endişe duyması durumudur. Hipokondriya, son 10 yıldır somatik semptom bozukluğu veya hastalık kaygı bozukluğu olarak adlandırılıyor. Kişiler kendilerinde sürekli bir hastalık belirtisi arar. Bu durum panik bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk veya anksiyete bozukluğu ile seyredebilir veya birbirlerini tetikleyebilir. Bir de somatoform dediğimiz bir bozukluk vardır o da psikolojik sebeplerden kaynaklı bedensel yakınma veya belirtilerdir.

Uzman Klinik Psikolog Berkay Ateş

EŞİM REGL DÖNEMİMDE BİLE KENDİNE BENZER BİR AĞRI BULUYOR

Zerrin K. (43)

İtiraf edeyim ben çok pimpirikli biriyim. En ufacık bir yerim ağrısa hemen felaket senaryoları yazarım, haftalarca "Acaba ciddi bir hastalığım falan var mı?" derim, sürekli okurum birilerine sorarım, ikna olmazsam doktora giderim. Bu huyumu hiç sevmiyorum ve elimden geldiğince eşime de yansıtmamaya çalışıyorum çünkü o benden beter.

Mesela ben bir gün aşırı halsizdim, kafamı kaldıramıyordum, yataktan kalkamıyordum. Ben o haldeyken "Ben de inanılmaz halsizim adım atacak halim yok" deyip benimle yattı tüm gün. Sonra acıkınca "Ne yiyeceğiz, ne yapabilirsin?" diye sordu. Benim değil yemek yapacak adım atacak halim yokken benden yemek istemesine çok bozulmuştum. O günü öyle atlattık derken ertesi sabah yataktan kalkarken bayıldım ve hemen acile gittik. Meğer bende ciddi tiroid hastalığı varmış bu da tansiyon düşüklüğüne neden olurmuş. Beyimizin neyi vardı bilemiyoruz ben bayılınca o kendine geldi çünkü.

Haberin Devamı

Bunun gibi daha bir sürü örnek sıralayabilirim size. İkimiz de Covid geçirdik, benim yatarak dinlenme lüksüm hiç olmadı çocuk olduğu için. O neredeyse 2 hafta yattı sünnet çocuğu gibi. O süre boyunca da "Sen iyisin ben çok fenayım" diye kıyaslayıp durdu, halbuki ben de yatsam günlerce kalkamayacak kadar etkilendim. Regl döneminde karnım ağrıdığında bile benzer bir ağrı buluyor kendine ve yine benimle yarışıyor resmen. Cebinde her daim bir hastalığı var, ben ne zaman hasta olsam hemen birini çıkarıyor ve hemen moda giriyor. "Kalbim sıkıştı gibi oldu" diyorum "Benim de boğazım ağrıyor bugün" diyor. Bu da bir hastalık bence ama tıbben bir adı var mı bilemiyorum.

NE KONUŞURSAK KONUŞALIM KONU HASTALIĞA GELİYOR

Beren K. (20)

Benim dedem tam anlamıyla hastalık hastası. Eğer dünyada hastalık hastası diye bir kavram olmasaydı yine de dedem için bunu kullanabilirdik. Durum o kadar vahim anlayacağınız… Dedem kimle sohbet ederse etsin konuyu bir şekilde hastalığa getirmeyi başarıyor. Yemek yenirken sofradaki bir yemek mutlaka ona dokunuyor oluyor. Yemekten sonra çay içmeyi seviyor ama çay da uykusunu kaçırdığı için ertesi gün çok baş ağrısı çekiyor. Çayın yanında meyve yemek istiyor ama sonra sürekli tuvaleti geldiği için sıkıntısı oluyor. Börek varsa midesini ağrıtıyor çünkü ona göre midesinde problem var. Tatlı varsa alerjisini tetikliyor çünkü tanı konmasa da süt başta olmak üzere pek çok şeye alerjisi olduğunu düşünüyor. Fazla yürüse tansiyonu düşüyor çünkü yine kendi deneyimlere göre o bir tansiyon hastası. Hareketsiz kalırsa da tüm vücudu uyuşuyor çünkü damarlarında bir problem olduğuna inanıyor… Bu liste uzay boşluğuna kadar uzar gider.

İşin ilginç yanı ise bu kadar hastalığı olduğunu düşünmesine rağmen doktora gitmiyor. Nedenini sorunca da “Ben kendimden ne olduğunu biliyorum, doktor farklı ne söyleyecek ki?” diyor. Aslında doktora değil bir psikiyatra gitmesi gerektiğini, tüm bu hastalıkların psikolojik olabileceğini tatlı bir dille anlatmaya çalışıyoruz ancak maalesef hiç işe yaramıyor.

KIZIM UYARIYOR AMA ELİMDE DEĞİL SUSAMIYORUM

Fatma P. (67)

Migren problemi yaşıyorum, menisküs ameliyatı oldum ve fibromiyalji teşhisi kondu. Yalan yok doktora gitmeyi de sağlıkla ilgili okuyup araştırmayı da seviyorum. Bu sebepten olsa gerek insanlar bana bir hastalıklarından bahsettiğinde bilgim varsa hemen anlatmaya başlıyorum ve eğer kendi başıma gelmişse de yaşadıklarımdan örnek veriyorum. Kızım ise beni sürekli, “Anne en ufacık bir konu açıldığında hemen kendi hastalıklarından bahsediyorsun, bunu yapma” diye uyarıyor.

Niyetim “Ben çok hastayım” demek değil aslında, bildiğim, tecrübe ettiğim şeyleri anlatmak. Ama sanırım dışarıdan pek öyle görünmüyor. Kızımın sıklıkla yaptığı uyarılara rağmen hastalıklarımı konuşmaktan geri duramıyorum.

* * * * *

Yukarıdaki hikâyeler sadece birkaç örnek. Bunlara maruz kalan, duyan ya da okuyan insanların ise aklında şu soru oluşuyor: İnsan neden "Ben senden daha kötüyüm, daha hastayım" yarışı yapar?

İLGİ ÇEKMEK İÇİN STRATEJİYE DÖNÜŞEBİLİR

Uzman Klinik Psikolog Berkay Ateş, insanların hastalıklarını yarıştırmasının altında yatan psikolojik sebeplerden bir tanesinin ‘sosyal karşılaştırma teorisi’ olabileceğini söyledi.

“İnsanlar kendilerini başkalarıyla kıyasladıkça ve karşılaştırdıkça daha iyi hissedebilmekte veya etrafındaki insanların ilgilerini daha çok çekebilmektedir” diyen Ateş ekledi:

Hastalıklar, çocukluğumuzdan beri ikincil bir kazanım sağlayan durumlar olarak da değerlendirilebilir. Örneğin, çocukken hastalandığımızda ebeveynlerimizin ilgi ve dikkatini daha çok çekme, şefkat görebilme, varsa kardeşlerimizin arasında daha farklı muamele görebilme ihtimalimiz artar. Temelde kötü bir şey olan hasta olma durumu ilgi ihtiyacı yüksek olan insanlarda kazanım da sağlanmış hissettirebilir ve ilgi çekmek adına maalesef bilinçsiz bir stratejiye dönüşebilir.”

Bazı insanlar hastalıkla ilgili olarak başka insanların ilgisini çekmek ve daha çok destek görmek için yarışabilirler. Hastalık, insanların kendisini özel ve dikkat çekici hissetmesine yardımcı oluyor olabilir. Bunu her zaman kasıtlı yapmak zorunda değiller, burada bilinçdışı işleyen süreçler de olabilir. İkincil kazanım sadece ilgi ile sınırlı değil, hastalanmak, aynı zamanda okula gitmeyi sevmeyen veya sosyal fobisi olan çocukların evde, yani güvenli alanda kalmalarından dolayı kendilerini iyi hissetmelerine sebep olabilir ve pozitif duygularla koşullanmış olabilir. Buna da bir ikincil kazanım diyebiliriz. Çocukken bu koşullanmaların oluşması, olumsuz olan hastalanma durumunun bilinçdışı bir baş etme stratejisi olarak zihinde yer alıyor olma ihtimalini arttırıyor.

Uzman Klinik Psikolog Berkay Ateş

KISMİ RAHATLAMA OLUŞUYOR OLABİLİR 

“Bunlara ek olarak bu tür hastalık kıyaslama ve yarıştırmaları, kişilerin hastalıkları hakkında daha fazla bilgi toplama ve kontrolde kalma çabasının bir sonucu da olabilir. Bu sayede kendilerinde ters giden durumları anlamak adına dışarıda diğer insanlardan dolaylı da olsa yardım almanın getirdiği kısmi rahatlama da oluşuyor olabilir” diyen Berkay Ateş, hastalık yarıştırmanın diğer sebeplerini şöyle özetledi:

-- Kişilerin diğer insanların durumlarına göre kendilerini test etmeleri, hastalığın getirdiği stres ve kaygıyı azaltmaları konusunda da yardımcı oluyor olabilir. Bu kıyas; “Ben daha az hastayım ve daha çabuk iyileşiyorum” gibi bir rahatlama sağlıyor olabilir.

-- Aynı zamanda son yıllarda elimizi attığımız hemen her sayfadan veya kaynaktan birçok hastalık adına tanı ve teşhisle ilgili bilgi kirliliği yaratacak düzeyde yeni bilgiler çıkıyor olması da buna bir etken olabilir. Kafanızı çevirdiğiniz her sayfada karşınıza bilmediğiniz bir hastalık ve bunun belirtileriyle ilgili doğru olan olmayan birçok bilgi çıkabiliyor.

REKABET DUYGUSU KIYASA SEBEP OLABİLİYOR

-- Bilimin ve tıbbın gelişmesiyle hastalıkların tanı ve teşhis kriterlerinin genişliyor olması da insanları bu konuda devamlı alarmda tutuyor ve hastalık aramalarına sebep oluyor olabilir.

-- İnsanlar sosyal canlılar oldukları için bu tür durumlarda edindikleri yeni bilgileri birbirleriyle artık sosyal medya aracılığıyla çok daha kolay paylaşıyor ve kaygılarını bunları paylaşıp başkalarının şikayetlerini de duyarak kısmen dindiriyor olabilirler.

-- Ayrıca rekabetçi biçimde büyümüş insanların oluşturdukları bir rekabet ve kıyas duygusundan da söz edilebilir. Diğer insanlardan daha hasta olmalarına rağmen daha hızlı iyileşmeleri, çevrelerinde güçlü insanlar olduklarına dair bir izlenim yaratacak olmasından dolayı bu durum kişiler tarafından farkında olmaksızın manipüle edilmeye ve kullanılmaya çalışılıyor da olabilir.

BAKMADAN GEÇME!