İşte Adalet Bakanlığı'nın tutuklu gazeteci cevabı

Güncelleme Tarihi:

İşte Adalet Bakanlığının tutuklu gazeteci cevabı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 05, 2012 12:25

ADALET Bakanlığı “Türkiye’de basın özgürlüğü kriz seviyesinde. 76 kişiden 61’i doğrudan gazetecilik faaliyeti nedeniyle hapiste” tespiti yapan Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi’ne (CPJ) yanıtını hazırladı. Gazeteciler ise basın özgürlüğü için Tünel'de eylem yaptı.

Haberin Devamı

Yarın Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le görüşmeye gelecek olan CPJ’ye verilecek değerlendirme raporunda, “Bu kişiler gazeteci değil, terör örgütü üyesi. Bombalama, polis öldürme gazetecilik faaliyetinin neresinde? CPJ, Yargıtay’ın ulaştığı sonuçları kabul etmeyerek, bir üst mahkeme olma hevesinde. Hükümlüleri tutuklu olarak göstermekte çelişki” denildi.



CPJ, “Ekim 2012” tarihli özel basın özgürlüğü raporunda Türkiye’deki basın özgürlüğünün “kriz” seviyesine ulaştığını belirterek, “Türkiye’de 76 gazetecinin demir parmaklıklar ardında olduğu, bunlardan da en az 61’inin doğrudan gazetecilik faaliyetleri ile ilgili olarak hapis cezasına çarptırıldığı” tespitinde bulunmuştu. Adalet Bakanlığı da bu rapora ilişkin bir değerlendirme raporu hazırladı.

BALBAY VE ÖZKAN İSMEN YOK

Raporda Ergenekon sanıkları gazeteci Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan başta olmak üzere davaları devam eden tutuklu gazetecilerle ilgili isim verilerek değerlendirme yapılmadı. Bazı isimler verilip haklarındaki dosyalar anlatıldıktan sonra raporda, “Sıralanan bu örnekler, haklarındaki mahkûmiyet kararları kesinleşmiş ve hükümlerinin infazı devam eden isimler arasından seçilmiştir. Benzer nitelikli eylemler nedeniyle devam eden yargı süreçlerinin her türlü etkiden korunması hassasiyetiyle, haklarındaki soruşturma ve kovuşturmaları devam eden diğer isimler bu aşamada değerlendirme dışında tutulmuştur” denildi.

İŞTE O RAPOR

2012 CPJ raporunun hazırlık sürecinde, “Sayıları 100’ün üzerinde bulunan gazetecilerin mesleki faaliyetleri nedeniyle özgürlüklerinden yoksun kaldıkları” iddiası üzerine bu kişilerin listesinin değerlendirme yapılıp sonucunun bildirilmesinin bakanlık tarafından istendiği, ama bu çağrıya yanıt bile verilmediği vurgulandı. CPJ raporundaki isimlerin tek tek mahkum olduğu eylemlerin yer aldığı rapor satırbaşları ile şöyle:

HANGİ KRİTERE GÖRE BUNLAR GAZETECİ

CPJ’nin 2011 ve 2012 raporlarında, birer yıl arayla yapılan değerlendirmeleri arasında derin bir uçurum yer almaktadır. 2011’de “sadece 8 kişi gazetecilik faaliyeti nedeniyle yargılanıyor” diyen komite, 2012 raporunda 76 kişilik bir liste yayınlamıştır. 2012 raporunda yer verilen isimlerin büyük kısmı 2011’de de yargılanıyordu. CPJ’nin; 2011’de gazeteci olarak değerlendirmediği kişilerin, “hangi ölçülere göre” bir yıl sonraki raporunda gazeteci olarak değerlendirildiği dikkate değer bir sorudur. Rapor, bu kritik soruya cevap vermemektedir.
/images/100/0x0/55eb29d0f018fbb8f8af6ada


MAHKEME EDASIYLA HAREKET EDİYORLAR

CPJ raporunu hazırlayanlar, yargılanmış, hüküm almış ve hükümleri Yargıtay tarafından onanmış olan kişilerle ilgili durumu; “Yüzlerce sayfa belge inceledik, avukatlarla görüştük ve onlar bu suçlamaları kabul etmiyorlar, emniyetin bir oyunu olduğunu ifade ediyorlar” şeklinde açıklamaktadırlar. Bu yaklaşımla; CPJ, bağımsız mahkemelerin yaptığı yargılamaları ve temyiz incelemeleri sonucu Yargıtay’ın ulaştığı hukuki sonuçları kabul etmeyerek, bir mahkeme edası ile somut olay yargılamasını, üstelik tek yönlü iddialar temelinde, kendisi yapmakta ve yargı kararlarıyla sabit bazı ağır cürümleri adeta temize çıkarmaktadır.

CPJ YARGI YETKİSİNE ORTAK OLMA HEVESİNDE

Gazetecileri koruma misyonu olduğunu söyleyen bir kurumun, yargı mercilerini gazetecilik faaliyetlerini baskı altına almak ve kuşatmakla suçlarken, bağımsız mahkemelerin yargı yetkisine ortak olma hevesi, bu hevesin açık bir tezahürü olarak yargı kararlarını bir üst mahkeme edasıyla ele alması ve üstelik raporunda hükümlüleri tutuklu olarak göstermesi çelişkili ve dikkat çekici bulunmuştur.

CEZA ALDIKLARI EYLEMLER

Raporun iki bölümünde de gazeteci olarak değerlendirilen ve yargılamalar sonucu hüküm almış bazı isimlerin eylemleri aşağıda sunulmuştur:

Hatice Duman;
• MLKP terör örgütü adına faaliyette bulunmak ve A.A. adlı şahısla birlikte kaldığı hücre evinde değişik çapta ateşli silahlar bulundurmak,
• Resmi belgede sahtecilik, (Başkası adına düzenlenmiş sahte kimlik belgesi kullanmak)
• 31 Temmuz 2001 günü Kadıköy ilçesi Kızıltoprak Mahallesi, Kalamış Marina’ya patlayıcı madde koymak,
• 24 Ocak 2003 günü Eyüp ilçesi Rami Kuru Gıda Toptancılar Sitesinde bulunan Akbank Topçular Şubesinin silahlı soygunu,
• 17.03.2003 günü Maltepe ilçesi Cevizli Mahallesinde A.K. ve H.K. adlı iki kişiye ait silahların yağmalanması,

Mustafa Gök;
• DHKP-C örgütü üyesi olmak,
• Resmi belgede sahtecilik, (Başkası adına düzenlenmiş sahte kimlik belgesi kullanmak)
• 2 Nisan 1992 tarihinde Akbank Eyüp Şubesinin silahlı soygunu,
• 18 Şubat 1992 tarihinde polis memuru Bülent Ustun ve bir bekçinin öldürülmesi,
• 18 Haziran 1992 tarihinde Kartal Tekel satış deposunun bombalanması,
• 16 Ekim 1991 tarihinde ANAP Pendik ilçe binasının bombalanması,
• 5 Nisan 1992 tarihinde dört polis memuru ile silahlı çatışma, yaralama ve öldürme eylemleri,
• 27 Mart 1991 tarihinde Ataköy’de bulunan bir helikopterin bombalanması,
• 7 Nisan 1992 tarihinde Alibeyköy Polis karakolunun bombalanması,
• 19 Nisan 1992 tarihinde Atışalanı Ekipler Amirliğine yönelik silahlı saldırı,

Kenan Karavil;
• PKK terör örgütünün şehir yapılanması olan KCK’nın bölge sorumlusu olarak çalışmak,
• Adana ilinde gerçekleştirilen terör amaçlı eylemler ile yasadışı gösterileri organize etmek,
• PKK terör örgütünün silahlı dağ kadrosuna eleman kazandırmak amacıyla faaliyetlerde bulunmak,

Ömer Faruk Çalışkan;
• PKK terör örgütüne üye olmak,
• Örgütün silahlı dağ kadrosuna eleman kazandırmak için çalışmalar yapmak, bu amaçla S.A. isimli şahsı İstanbul ilinden Van iline götürmek, buradan Yüksekova’ya intikaline çalışmak,

Abdulcabar Karabeğ;
• PKK terör örgütüne üyesi olmak,
• Referandum sürecinde vatandaşları örgüt adına tehdit ederek oy kullanmalarını engellemek,
• Örgüt adına “uyarı” başlığını taşıyan, tehdit unsurları ve boykot çağrısı içeren bildiriyi dağıtmak (terör örgütü propagandası yapmak),

Erdal Süsem;
• TKPML-TİKO PKK terör örgütü üyesi olmak,
• 21 Mart 2000 tarihinde Kartal İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerine silahla ateş açmak,
• H.B. isimli bir gazino sahibini silahla yaralamak ve örgüt adına haraç almak,

Faysal Tunç;
• PKK terör örgütüne üye olmak,
• Terör örgütünün silahlı dağ kadrosuna elaman kazandırmak için çalışmak ve bu kapsamda 18 yaşından küçük G.S.’nin örgüte katılımını organize etmek,
• Muş ilinde örgüt talimatı ve doktrini doğrultusunda eğitim faaliyetleri düzenlemek,
• Örgüt kararlarını ve talimatlarını internet üzerinden örgüt üyeleri ile paylaşmak ve uygulamaya geçirmek,

Sevcan Atak;
• PKK terör örgütüne yardım etmek ve örgütün silahlı dağ kadrosuna katılmak isteyen Z.K. adlı kişiye yardım etmek,
• Güvenlik takibinden kurtulmak için Z.K.’yı saklamak,

Çağdaş Kaplan;
• Bir müteahhidin silahla tehdit ederek kaçırılıp örgüt evine götürülmesi ve gasp edilmesi,
• Sahte polis kimliği kullanma,

Erol Zavar;
• Bir müteahhidin silahla tehdit ederek kaçırılıp örgüt evine götürülmesi ve gasp edilmesi,
• Sahte polis kimliği kullanma,

Ferhat Çiftçi;
• Tehlikeli madde olan molotof kokteyli ve havai fişek bulundurmak ve kolluk güçlerine karşı kullanmak,

Sıralanan bu örnekler, haklarındaki mahkûmiyet kararları kesinleşmiş ve hükümlerinin infazı devam eden isimler arasından seçilmiştir.

GAZETECİLİk FAALİYETİNİN HANGİ BOYUTU

Yukarıda sıralanan ve yargı kararlarıyla sabit olan eylemlerin gazetecilik faaliyetlerinin hangi boyutunu oluşturduğu hususu, CPJ raporunun yanıtsız bıraktığı ve cevaplandırılması gereken bir konudur.
 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!