GeriSeyahat İstanbul Yazıları
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
İstanbul Yazıları

İstanbul Yazıları

Boğaz’da balıkçılık

Boğaziçi'nin ilk sakinleri balıkçılardır. Boğaziçi balıkçıları, sahil köylerinin kahvelerinde, büyük çınarlar altında çetin ifadeli yüzleri, kendilerine mahsus kıyafetlerile derhal tanınırlar. Bulundukları köylerde ağaçların dallarına ağları asılmış ve kıyılara sivri burunlu, yaldızlı, nakışlı kayıkları çekilmiştir.

Bazı geceler Boğaz'da hep beraber söyledikleri şarkıya benzer sesleri duyulur, karanlık gecelerde suyun üstünde yer yer meşaleleri görülür. Onlar hálá Boğaziçi'nde Ortaçağ balıkçıları gibi yaşarlar.

Eski Boğaziçi halkının mühim bir kısmı balıkçılıkla geçinirdi. Zenginlerin de balık avına çıkmak, yalılarının havuzlarında her mevsimin balıklarını bulundurmak merakları vardı.

Karadeniz ve Marmara'daki balıklar yerli, geçici ve gezici sınıflarına ayrılmaktadır. Balık avları buna göre tertib edilir. Bu balıkların ekserisi dalyan ve volilerle avlanır.

Eskiden Karadeniz Boğazı dışındaki Karaburun'dan Şemsipaşa'ya kadar ve Rumeli kıyısında muhtelif yerlerde dalyanlar vardı. Bunlar zamanla yıktırıldı. Beykoz dalyanı Boğaz'ın eski balık avı yerlerinden birisidir.

(...) Eski Boğaziçi yalılarının bazılarında deniz suyu havuzlarında muhtelif balıklar beslenirdi. Bunların meşhurlarından biri eski İhtisab Ağası Hüseyin Bey'in Vaniköyü'ndeki yalısında bulunurdu. II. Abdülhamit devrinde de Tahir Paşa'nın, Paşabahçe'deki yalısında böyle bir havuz vardı. Burada her nevi canlı balık beslenir ve bunlar turfanda olarak saraya takdim edilirdi.

Boğaziçi'nde oturan rical ve zenginlerin bilhassa 19. asırda mutfaklarında, balık makbul yemekler arasına geçmiş bulunuyordu. Balık yemekleri pişiren hünerli aşçıbaşılar ve yamaklar kullanılır, yalılarda muhtelif balık ziyafetleri verilirdi. Boğaziçliler, birbirlerine, bilhassa kendi avladıkları balıkları hediye etmekten de hoşlanırlardı.

Boğaziçi'nde oturanların belli başlı eğlencelerinden birisi de balığa çıkmaktı. Bu gibilere ‘‘tenezzüh tezkeresi’’ denilen onar kuruş harçlı av tezkereleri verilirdi. Balığa çıkan zatın kayığında yalının balıkçısı bulunur ve takımları, oltayı, yemekleri hazırlayarak efendisine verirdi.

Boğaziçi'nin en meşhur balık avcılığı lüferdir. Lüfer, Paşabahçe, Çubuklu, Küçüksu, Kireçburnu, Büyükdere ve Bebek'te avlanırdı. Fakat asıl meşhur av yeri Kanlıca Körfezi'dir. Ağustos'un on beşinde başlayan lüfer avı ekim ayına kadar devam ederdi. Balıkçılar lüferi büyüklüğüne göre çinakop, sarıkanad ve lüfer nevilerine ayırırlar.(...)

(Boğaziçi'ne Dair. Turing Yayınları. 1986)

False