Heyecan dolu bir yol

Nereye götürüldüğünüzü bilmeden bir tren vagonunda tek başınıza kapalı kaldığınızı ve saatler süren bu yolculukta yardım çığlıklarınızı kimsenin duymadığını düşünün... Üstelik sadece beş yaşındasınız, yolculuğunuzun sonlandığı nokta dünyanın en tehlikeli şehirlerinden Kalküta ve siz geldiğiniz yerin ismini bile doğru dürüst telaffuz edemiyorsunuz. Hayatta kalmayı başararak, günün birinde evinize ve geride bıraktığınız ailenize geri dönebilme ihtimaliniz ne kadar olurdu?
‘Lion-Eve Giden Yol’ kitabıyla hayranlık uyandıran Saroo Brierley, dünya çapında ses getiren bir hikâyenin gerçek kahramanı olmasının ötesinde, son zamanlarda en yakın dostum haline geldi. Bazı geceler bir fincan kahve eşliğinde sabahlıyor, bazı haftasonları müdavimi olduğumuz kitapçılarda sessiz bir köşeye kuruluyor, bazense çantalarımızı toplayıp birlikte seyahate çıkıyorduk. Kasım ayında Epsilon Yayınevi tarafından Türk okurlarla buluşturulacak olan bu dokunaklı hikâyenin çevirisini yaparken hayli sarsıldığımı itiraf etmem gerekir. Kendi hayat hikâyesini kaleme almış olması sebebiyle o kadar yalın ve içten bir anlatımı vardı ki kaybolmuş çaresiz bir çocuğun başından geçen korku dolu olaylar uzun süre aklımdan çıkmadı. Çoğu zaman gözlerim buğulandı, boğazım düğüm düğüm oldu. Gerçek bir hikâye olduğunu bilmesem, yazarın bazı bölümlerde abarttığını bile düşünebilirdim. Kaotik, kalabalık ve tehlikelerle dolu şehrin sokaklarında hayatta kalabilme mücadelesi, açlık, yetimhane günleri... Hepsi Saroo Brierley’in bizzat başından geçmişti ve o da hikâyesini başka insanlara ilham verebileceğini düşünerek yazıya dökmeye karar vermişti. Kitap ilk kez 2013 yılında Avustralya’da basıldığında, kısa sürede dünya çapında bir üne kavuşacağını yazarın kendisi de bilmiyordu.

Yürek sızlatan onca yaşanmışlığın yanı sıra, bana göre kitabı biyografi niteliğindeki benzer eserlerden ayıran ve film yapımcılarının da ilgisini çekmesini sağlayan temel sebep, hikâyeyi bütünleyen ‘ikinci şans’ unsuru ve mistik öğelerle zenginleştirilen heyecan dolu bir arayış. Evlat edinilmesinin üstünden geçen çeyrek yüzyılın ardından, Hindistan gibi devasa bir ülkede küçücük bir kasabayı ve ailesini ararken inancını hiç kaybetmeyen genç bir adamın tutkusu, geçen yıl beyazperdede büyük başarı yakaladı. 2016 yılında ‘Lion’ ismi ile izleyiciyle buluşan filmin, 2017 yılında ‘en iyi film’ kategorisinin de dahil olduğu altı dalda Oscar’a aday gösterilmesi kitaba olan ilgiyi de arttırdı.
Aylarca çaresizliğine, korkularına ve ailesini bulabilmeye dair umutlarına ortak olduğum Saroo Brierley ile geçtiğimiz hafta İstanbul’da bir araya geldiğimizde hikâyesini kendisinden dinlemek hayli heyecan vericiydi. Kalküta treninde hapsolan, beş yaşındaki o yardıma muhtaç çocuk şimdilerde hikâyesini onlarca ülkede paylaşma şansı yakalamış, mücadelesiyle ilham veren genç bir yazar.
Bu hikâye, yalnızca bazı tesadüflerin insanın hayatını bütünüyle değiştirebileceğini ve hedefe tutkuyla ilerlediğinizde günün birinde kocaman bir samanlıkta aradığınız iğne ile karşılaşabileceğinizi anlatmıyor. Saroo, farklı coğrafyalarda hâlâ benzer şartlarda sokaklarda yaşam mücadelesi veren çocuklara dair farkındalık yaratıp, karşılaştıkları tehlikeleri ve ne denli yardıma muhtaç durumda olduklarını gözlerimizin önüne seriyor.
‘Lion’u izleyenler vardır. Bu etkileyici hikâyeye bir kez de Saroo Brierley’in kendi gözlerinden bakmak ve nefes kesen arayışında ona eşlik etmek isterseniz ‘Eve Giden Yol’ kasım itibariyle sizlere emanet.

ASLI TUNÇ

EVE GİDEN YOL
LION
Saroo Brierley
Çeviren: Aslı Tunç
Epsilon Yayınevi, 2017
256 sayfa, 20 TL.