GeriSeyahat Her halde kardeşiz
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Her halde kardeşiz

Her halde kardeşiz

Dünkü yazımda değindiğim ‘ortak payda’yı kavramamızda bize bir ufuk açacağına inandığım bir sözü, İslam'ın, Hz. Muhammed'den sonra en büyük insanı kabul edilen Hz. Ali'nin bir sözünü dikkatlere sunmak isterim. Müslümanların yöneticisi (Emî­rul Mü’minîn) sıfatıyla valilerine gönderdiği bir genelgede Hz. Ali şöyle diyor:

“İn­san­lar si­zin her hal­de kar­de­şi­niz­dir: Bu, ya dinde kar­deş­lik olur ya­hut da hil­kat­te ya­ni ya­ra­tı­lış­ta kar­deş­lik olur.”

 

Şim­di biz, Hz. Ali'nin çağ­lar öte­sin­den vic­dan ku­la­ğı­mı­za ula­şan bu sö­zü­nün al­tı­nı çi­ze­bi­lir, or­tak pay­da­mız olan ‘ya­ra­tı­lış­ta kar­deş­lik’ ger­çe­ğin­den ha­re­ket­le ge­le­cek gün­le­re iliş­kin çö­züm­ler üre­te­bi­li­riz.

 

Bu na­sıl ola­cak­tır?

 

İnsan ortak paydasında bir­leş­me­nin ger­çek­le­şe­bil­me­si için atı­la­bi­le­cek ilk adım­lar­dan bi­ri­, bel­ki de bi­rin­ci­si, paylaşmaktır. Bir biçimde paylaşmak.

 

Allah ile aldatan dinci simsarlar ne derlerse desinler, Kur’an’ın yüzlerce ayetiyle istediği de budur.

 

Hil­kat kar­deş­li­ği ru­hu­na ya­kı­şan bir pay­la­şım ah­la­kı ge­liş­tir­mek, bü­yük in­san­lık câmiasının mut­lu­lu­ğu için, Ya­ra­tı­cı'nın öner­di­ği yol­dur. Pey­gam­ber­ler bu yo­lun, ik­na ve teş­vik­le ya­ni vic­dan ve ir­fa­nı iş­le­te­rek so­nuç al­mak is­te­yen temsilcile­ri­dir.

 

Vic­dan ve ir­fan yo­lu iş­le­til­mez ise hukuksal yaptırımlar işlemelidir.

 

Hukuksal yaptırımlar da işletilmez ise o za­man kan olur, des­po­tizm olur, ka­hır ve şid­det olur. İş bir nok­ta­ya ge­lir ki, Mu­ham­med İk­bal gi­bi bir Kur'anî ve Muhammedî vic­dan, Marx’ın Das Ka­pi­tal'ine ‘Ceb­ra­il­siz Kutsal Ki­tap’ de­mek ih­ti­ya­cı­nı du­yar. Neden? Şundan:

 

Tan­rı­sal ira­de­ye ya­kın­lık açı­sın­dan, zor­ba­lık­la pay­la­şı­ma gir­miş bir dün­ya bile hiç pay­laş­ma­yan bir dün­ya­dan iyidir.

 

 

 

ÇAĞ BİZE DİYOR Kİ…

 

Çağın insanlık gerçeği bize şunu söylüyor:

 

Gerçek bir pay­la­şı­mı sistem ve hukuk imkânlarını kul­la­na­rak ger­çek­leş­tirebilirsiniz, sadaka üç kağıtçılığı ile değil.

 

Çağımızın temel kavramlarından biri değil, birincisi olan ‘sosyal devlet’ işte bu gerçeğin ve zorunluluğun ürünüdür.

 

Bu ilke, bizim anayasamızda da var ama önce liberal soyguncuların hırsızlıkları, sonra da dinciliğin akıl almaz vurgunları o ilkeyi işlemez hale getirmektedir.

 

İnsan, paylaşımı, küçük çıkarlar için saf dışı ederek, mut­lu­lu­ğu­nu ken­di el­le­riy­le bo­ğu­yor.

 

Ça­ğı­mız, bu nok­ta­da, in­sa­nın ken­di ha­li­ne bı­ra­kıl­ma­sı­na seyirci kalınacak bir za­man de­ğildir.

 

Yer­yü­zü sof­ra­sı­nın tüm ni­met­le­ri tüm in­san­lık için gön­de­ril­miş­tir. Sof­ra­nın bir­kaç açık­göz ta­ra­fından talan edilmesine se­yir­ci ka­lı­na­maz.

 

Bizim, son çıkan kitabımız ‘Küresel Âfetler’de israf ve kamu malı talanını da bir küresel âfet göstermemiz hayatî önemde bir mesaj içeriyor. O konuda verdiğimiz ayrıntılar dikkate değer ayrıntılardır.

 

Bu­gün in­san hak­la­rı, ül­ke­le­rin ken­di iç so­run­la­rı ol­mak­tan çı­ka­rıl­mış, ulus­la­ra­ra­sı câmianın kol­la­yıp gö­zet­ti­ği bir ya­pı­ya ulaş­tı­rıl­mış­tır. Ni­met ve imkânların pay­la­şı­mında da ay­nı tarz dü­zen­le­me­le­re, hi­ma­ye­le­re ih­ti­yaç var­dır.

 

Ko­mü­nizm, se­fa­let­le­rin eşit pay­la­şı­mı­nı ge­tir­di­ği için çök­tü. Ama bu, ni­met­le­rin adaletsiz pay­la­şı­mı­nı esas alan kapitalizmin sonsuza dek yaşayacağı anlamına gelmiyor.

 

İnsanlık ‘üçüncü yol’u aramaya başladı bile.

 

Ko­mü­niz­min çö­kü­şü, ka­pi­ta­liz­me bü­yük bir şı­ma­rık­lık duy­gu­su ver­miş ol­mak­la bir­lik­te, in­san ger­çe­ği­ni bi­len­le­rin, çok ya­kın bir za­man­da ka­pi­ta­liz­min ye­ni­den ecel ter­le­ri dök­me­ye baş­la­ya­ca­ğı­nı tah­min et­me­le­ri zor de­ğil­dir.

 

‘Küresel Âfetler’ kitabımızda anlattığımız gerçeklerden biri de budur.

 

O hal­de, ye­niden, se­fa­let­le­ri pay­laş­ma du­ru­mun­da kal­ma­mak için ulus­la­ra­ra­sı câmianın, ni­met ve imkân pay­la­şı­mı­nı da ev­ren­sel yaptırımlara bağ­lan­mış bir bi­çim­de dü­zen­le­me­si ka­çı­nıl­maz­dır. İn­san Hak­la­rı Ev­ren­sel Bil­dir­ge­si'nin ya­zı­dan ya­şa­nan ha­ya­ta geç­me­si bu sa­ye­de müm­kün ola­bi­lir.

 

 

MÜSLÜMANLAR NE YAPIYOR?

 

İs­lam ima­nı için­de bir de­ğer­len­dir­me yap­tı­ğı­mız­da biz Müs­lü­man­la­ra çok şey düş­tü­ğü­nü gö­re­bil­mek­te­yiz. Keşke, İslam dünyasının kırk yılını bir metre bezle uğraşarak geçirmek yerine insanlığın önüne şu gerçeği çıkarsaydık:

 

Kur'an, bir an­lam­da pay­la­şım ah­la­kı­nın ki­ta­bı­dır. O, insana şunu söylüyor:

 

“Sev­di­ği­niz şey­ler­den baş­ka­la­rı­na pay çı­kar­ma­dık­ça za­fer ve mut­lu­lu­ğa as­la ula­şa­maz­sı­nız” (Âli İm­ran su­re­si, 92)

 

İs­lam dün­ya­sı, ra­di­kal pay­la­şım ha­ta­la­rı içinde­dir.

 

Bir­kaç ku­ruş zekât ver­mek ve­ya bir­kaç yok­su­lu do­yur­mak­la, Kur'an'ın in­fak ru­hu ayak­ta dur­maz.

 

Biz, uzay ça­ğı­nın fık­hı­nı oluş­tu­ra­bil­sey­dik Kur’an’daki ‘in­fak’ (paylaşım)kav­ra­mı­nı da uzay ça­ğı­nın gerçeklerine gö­re an­la­yıp an­la­ta­cak­tık.

 

Ma­a­le­sef bu­nu ya­pa­ma­dık.

 

Batı, İslam dünyası bunu yapamasın diye dişini tırnağına takmış uğraşıyor. ‘Hıristiyan emperyalizminin kurnaz kodamanları’ İslam dünyasının ayağına sürekli çalı dolandırarak, bu hayatî meselelere vakit ayırmasını mutlaka engelliyor.

 

BOP denen melanet projesi, işte bu çalıların en zehirlisi, en dikenlisidir.

 

Türkiye’yi Afganlaştırmayı amaçlayan bu melanet projesinin Orta Doğu’daki ‘eşbaşkanı’ Türkiye’nin başındaki dinci iktidarın laiklik karşıtı söylemlerle kariyer yapmış lideridir.

 

Yani bizim için şafak henüz uzaklarda.

 

Bi­zim, bü­yük in­san­lık top­lu­mu­na ör­nek ol­mak gi­bi bir iman bor­cu­muz var­dır. Ne ya­zık ki biz, paylaşım ahlakı bakımından şu an­da, Kur'an'ın ge­ri­sin­de bu­lu­nan ça­ğın da ge­ri­sinde­yiz.

 

Bir Kur’an mü’mininin emeli ve hayali olarak söyleyeyim:

 

Kur'an'ın in­sa­nı ola­bil­mek için iki ber­za­hı bir­den aş­mak zo­run­da­yız: Ön­ce ça­ğı ya­ka­la­ya­ca­ğız, son­ra da Kur'an'ın ide­a­lin­de­ki dün­ya­yı in­şa et­me­de ça­ğa ör­nek ol­ma gö­re­vi­mi­zi ye­ri­ne ge­ti­re­ce­ğiz.

 

Bu ko­nu­da söy­le­ne­cek çok şey var, çok acı ger­çek var.

 

Kur’an’ın önerdiği paylaşım, çok ama çok ileri boyutlardadır. Sa­de­ce iki ni­me­tin pay­la­şı­mı­na de­ği­nip ge­çe­lim:

 

Hac ge­lir­le­ri ve pet­rol ge­lir­le­ri...

 

Kur'an'ın in­fak ru­hu iş­le­ti­le­cek­se baş­lan­gıç ola­rak bu iki ka­le­min ge­lir­le­ri­nin Müslümanlar arası bir pay­la­şı­ma tâbi tu­tul­ma­sı dü­şü­nü­le­bi­lir.

 

İs­lam'ın me­sa­jın­da­ki ya­ra­tı­cı ener­ji ve yü­cel­ti­ci ruh, iş­te böy­le Kur'an­sal atı­lım­lar­la kü­re­sel gün­de­me otu­rur. Gün­de­me bu şe­kil­de otur­mak ye­ri­ne bu­gün ne­ler­le gün­dem ko­nu­su ol­du­ğu­mu­za bir ba­kın!

 

İçiniz yanmıyor mu?

 

False