Yurtsan Atakan: En büyük gávur icadı başkasının icadı

Güncelleme Tarihi:

Yurtsan Atakan: En büyük gávur icadı başkasının icadı
Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2005 00:00

Tarihte icadı yapandan çok, bu icadı kullanmasını bilenlerin güçlendiğini gösteren sayısız örnek var. Gávur buna ‘innovation’ diyor. Bizim için o kadar yabancı bir kavram ki, daha karşılığını bile üretememişiz. Daha doğrusu bir zamanlar biliyormuşuz ama çoktan unutmuşuz.Barut’u Çinliler icat etti. Ama kullanmasını bilip, Orta Çağ’a son veren Osmanlılar oldu. Modern kağıdı ve matbaayı da Çinliler icat etti. Kullanmasını bilip Reform’u gerçekleştiren ise Avrupalılar oldu.Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Kısacası icadı yapmaktan çok, icattan yararlanmanın yenilikçi yollarını bulmak önemli. F klavyenin önemi de son dönemlerde yaptığımız en büyük innovasyonlardan biri olmasında. İlk daktilolarda kullanılan teknoloji, bugünkü kadar gelişkin olmadığından, hızlı yazıldığında harfler hep birbirine takılıyormuş. Yazma hızını yavaşlatmak için Q klavye dizilişi geliştirilmiş. Daktilo teknolojisi gelişip, Türkiye’de yaygınlaşmaya başladığı yıllarda ise nasıl olduysa yenilikçi bir Türk çıkmış, araştırma-geliştirme faaliyetlerine girişmiş... İhsan Yener isimli bu yenilikçi genç, Türkçe yazmaya en elverişli klavye dizilişi olan F klavyeyi geliştirmiş. F klavye, resmi Türk standardı olarak kabul edilmiş ve hızla yaygınlaşmış. Ama sonra gözünü kár hırsı bürümüş, sorumsuz bilgisayar ithalatçıları çıkmış ve ömründe ilk kez klavye başına geçecek insanlara bilgisayar alırlarken uyduruk Türkçe Q klavyeli bilgisayarları dayatmış. Ve böylece Q klavye giderek yaygınlaşmış.F klavye standardımızı kaybetmemek işte bu yüzden, son dönemde yaptığımız ender innovasyonlardan biri olduğu için çok önemli. Ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın başlattığı 650 bin öğretmene dizüstü bilgisayar projesi de, bu standardın yaşatılması için büyük bir fırsat.MEB bu fırsatı az daha kaçırıyordu, sonradan hatasını düzeltti ve ihale şartnamesine koymadığı F klavyeyi, şartnameye sonradan eklediğini açıkladı. Ben de bir yazımda MEB’i bu kararından dolayı kutladım. Emre Kongar Cumhuriyet’teki yazısında ‘Diliyorum ki Atakan’ın ‘F klavye’ konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’ndan aldığı bilgi doğru olsun’, temennisinde bulunmuş.Kulağıma gelen söylentiler, Emre Kongar’ın kuşkusunu paylaşmama neden oluyor. Söylenenlere göre MEB, ihaleyi kazanan firmaları, klavye konusunda serbest bırakacakmış. Firmalar isteyen öğretmene F, isteyene Q klavyeli bilgisayar vermekte serbest olacakmış.Bilgisayar firmalarının sicili ortada. Zamanında insanlara Q klavye dayatan sabıkalı bilgisayar sektörü serbest bırakılırsa, yine aynısı yapacaktır. Standart olan klavye F olmasına rağmen, insanlara daha fazla kár bıraktığı için Q klavyeli bilgisayarları dayatacaktır. Açılan ihale resmi bir ihaledir, F klavye de resmi Türk standardı. Siz herhangi bir bakanlığın otomobil ihalesi açıp, firmaları isteyene soldan, isteyene sağdan direksiyonlu otomobil vermekte serbest bırakabileceğini hayal bile edebilir misiniz? F klavyede de durum aynıdır. Bakanlıkça açılan bir ihalede, firmalar insanlara resmi Türk standardı dışında bir ürün dayatamazlar. MEB’in böyle bir hataya düşmeyeceğine inanıyorum.Bilgisayar bilgi değil veri sayarEmre Aköz, isim babalığını Aydın Köksal’ın yaptığı ‘bilgisayar’ kelimesinin hafiften eleştirisini yapmış. Kuruluş itibariyle çelişkili bir kelime diyor. Çünkü ‘bilgi’nin sayılabilir olduğu varsayımına dayanıyormuş. Ben bir çelişkiden çok bir çeviri hatası görüyorum. Veri (data), malumat (information) ve bilgi (knowledge) kavramlarını hálá tek bir kelimeyle ‘bilgi’ ile karşılamamızın başlıca nedeni olan bir hata. Çünkü doğru kelimenin ‘bilgisayar’ değil ‘verisayar’ olması gerekiyordu. Bilgisayarlar tüm işlemleri ‘1’ ve ‘0’dan ibaret iki veri biçimini hesaplayarak yaparlar. İngilizce ‘computer’ yani ‘hesaplayıcı’ olarak adlandırılmalarının nedeni budur. Yine de ‘kompüter’ yerine ‘bilgisayar’ gibi bir kelimeyi dilimize kazandırdığı için Aydın Köksal’a minnet duyuyorum.ŞİMDİ AÇAİ İÇMEK MODAABD sosyetesinin son merakı Açai suyu içmek. Açai Amazon ormanlarında yetişen böğürtlen benzeri bir meyve. Dünyanın en sağlıklı besinlerinden biri olarak kabul ediliyor. ABD’de yaklaşık iki yıldır giderek artan oranlarda kendinde söz ettirmeye başlayan Açai içme modası, sosyetik bir trend olmaktan çıkıp hızla kitlelere yayılma aşamasında. Önceleri butik kafelerde lezzetli bir sağlık içeceği olarak servis edilen Açai suyu, Kaliforniyalı şirket Sambazon’un girişimiyle plastik şişelere girip market raflarında yerini aldı ve hızla yayılıyor. Çikolata soslu çilek tadı veren Açai, sütten daha fazla kalsiyum, böğürtlenden daha fazla antioksidan, multivitamin haplarından daha fazla besleyici madde içeriyor. Bakalım bu sağlıklı içeceği Türkiye’ye kim getirecek ve ilk hangi seçkin barımızda/kafemizde servis edilecek? www.sambazon.com
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!