Yol değil tarla

Güncelleme Tarihi:

Yol değil tarla
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2001 00:00

İSTANBUL'un yolları, hiç bu kadar kötü olmamıştı. Belediyeler, yazı boş geçirince, perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.Buna bir de aşırı yağışlar ve kar eklenince, İstanbul'un kent için yol sistemi çöktü. Kentin en önemli arterleri bile delik deşik. Yollar tarla gibi. Yolların ‘‘berbat’’ hali artık trafiğin akışını durduracak noktaya geldi. Ve ne yazık ki, hiçbir belediye kılını kıpırdatmıyor.Göl haline gelen yollardaki çukurlar, jant yamultup lastik patlatacak hale geldi. Ve belediyelerde hiçbir hareket yok.Herhalde fen işleri müdürleri, belediye başkanlarının kullandığı güzergáhları onarıp gerisine bakmıyorlar. Başkanlar bu rezalete 4x4 satıcılarıyla ortak olduklarından değil, seçim dönemi olmadığı için göz yumuyorlarsa hiç heveslenmesinler.O yıl geldiği zaman, bugünkü rezaleti hatırlatacak yazılar yazacağım.Bilsinler...Yine ev meselesiHALİS Toprak'la ‘‘ev’’ diyaloğumuz sürüyor. Toprak yine mektup yazmış ve diyor ki: ‘‘O evi yatırım havuzundan aktardığım para ile yapmış olsam haklısınız.’’Ve evin nasıl yapıldığını anlatıyor. Halis Ağa o evi de, oturmak için değil, yapıp satmak için inşa ettirmiş.Bu müthiş ev için araziye 3 milyon 511 bin pound, inşaata da 8 milyon pound ödenmiş.Bunun için de, arazi ve bina teminat gösterilerek Ansbacher Bank'tan 10 milyon 500 bin pound kredi alınmış. Evin değeri şu anda 30 milyon poundmuş. Satılırsa elde edilecek para Türkiye'ye getirilecekmiş.‘‘Bu para Türkiye'ye gelince 24 trilyon lirası vergi olarak Hazine'ye gidecek, gerisi yarım kalmış yatırımlarımızda kullanılacak’’ diyor Halis Toprak.Toprak, ‘‘Bu parayı basında iddia edildiği gibi buradan yollamış olsam, İngiltere'ye yollayacağıma Hazine bonosu alır, yılda 75 trilyon kár ederdim. Ama ben hiçbir zaman bu mantıkla hareket etmedim. Paranın kıymetini bilirim ve daima yatırımdan yanayım. İngilizce bilmem, 40 sene kravat takmadım’’ diyor.Ben de inşallah bu ev dediği gibi yüksek fiyatla satılır da, parası Türkiye'ye getirilir diyorum.ABD yapsın ama teknolojiyi de versin!SAVUNMA sanayiimizdeki gelişmenin önünün kesilmeye çalışıldığını yazınca, ne kadar önemli bir yaraya parmak bastığım iyice ortaya çıktı.Ambargo yıllarında çekilen büyük sıkıntılardan ders alınarak geliştirilmeye çalışılan Türk Savunma Sanayii'nin önü yine kesiliyor.Türkiye gibi, bütçesinin büyük bölümünü zaruri olarak savunma harcamalarına ayıran bir ülkede ‘‘bu kafa’’yı anlamak ise mümkün değil.İlk olarak M60 tanklarının modernizasyonundaki rezaletle girdik konuya.IMI firmasına verilen işin yanlışlığını yazdık. İş direkten döndü. Türkiye'nin kazancı büyük oldu. Ardından yine yerli sanayi ve ‘‘reel sektör’’ bir kenara itilerek Alman Mercedes ve MAN firmalarına ikram edilen ‘‘taktik tekerlekli araç’’ alımını gündeme getirdim. Tam da Savunma Sanayii İcra Komitesi'nin toplandığı gün, bu yazı gündeme ‘‘bomba gibi’’ düştü. Bugün bu konudaki bir başka ‘‘ulusal çıkarlara aykırı’’ duruma değineceğim. Hava Kuvvetlerimizin vurucu gücünü oluşturan ve imalatı TAİ tarafından gerçekleştirilen F-16 savaş uçaklarına takılacak ‘‘elektronik harp cihazları’’ meselesi yıllardır sürüncemede kalan bir konuydu. Uzun süren pazarlıklardan sonra bu iş, Fransız Thomson CSF'den teknoloji alarak bu işe soyunan ASELSAN'a verildi.ASELSAN neredeyse tamamı devlete ve orduya ait, yüksek teknoloji üreten bir Türk şirketi.Buna göre Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile Thomson CSF de ASELSAN ile anlaşmalar yaptılar ve anlaşmalar yürürlüğe konuldu.Ancak ABD bu anlaşmaya itiraz etti. ‘‘Amerikan uçağına Fransız teknolojisi nasıl koyarsınız?’’ diyen ABD'nin bastırması sonucu şimdi ASELSAN'ın aldığı bu işin iptal edilmesi için çalışmalar yürütülüyor. Büyük bir olasılıkla bu anlaşma iptal edilecek ve iş Amerikan uçaklarına teknoloji verecek olan bir Amerikan şirketine devredilecek. İşin kime verildiği beni hiç ilgilendirmez.Fransızlar en son teknolojiyi vermeyi taahhüt ederken, ABD'den gelecek teknoloji, iki jenerasyon daha eski. O bir kenara, bilgi ve teknoloji transferi yapılarak ASELSAN tarafından yapılacak imalat, şimdi Türkiye'ye hiçbir bilgi aktarımı yapılmadan ve bir Türk Savunma Sanayii firması teknoloji üretir duruma getirilmeden doğrudan ABD'den alınacak.Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Fransızlarla yapılmış anlaşmayı koz olarak kullanıp, aynı şartları ABD'den istemek zorunda.Aksi bir tavır, Türk Savunma Sanayii'ne ihanet anlamına gelecek.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?İnsanların nasıl dediğine değilne dediğine baktığımız zaman.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!