Yıllar sonra bana Badi Ekrem’i hatırlatan o Cumhuriyet Bayramı

Güncelleme Tarihi:

Yıllar sonra bana Badi Ekrem’i hatırlatan o Cumhuriyet Bayramı
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 28, 2003 00:00

O yıl Cumhuriyet'in kaçıncı yılı olduÄŸunu ÅŸimdi bir türlü hatırlayamıyorum.Ama 1960 ile 1965 arasında bir yıl olmalıydı.Çünkü ya orta son ya da lise bir veya ikinci sınıftaydım.Hatırladığım bir ÅŸey varsa o da, izci kıyafeti içinde üşümediÄŸimizdi.Ama bu, Ä°zmir gibi bir güneÅŸ ülkesinde yaÅŸayan insana ne ifade eder ki.Efsane jimnastik öğretmeni Pilevneli'yi beklerkenO gün Cumhuriyet bayramıydı.Sabah erken saatte Namık Kemal Lisesi'nin bahçesinde toplanmıştık.Ben izci kıyafetindeydim.Oymak başının etrafında sohbet ediyorduk.Hepimiz lisenin efsanevi beden eÄŸitimi hocası Mustafa Pilevneli'yi bekliyorduk.Çünkü bayram yürüyüşünde bizim başımızda o olacaktı.Pilevneli gerçek bir lise efsanesiydi.Hem onu çok sever hem ondan çok korkardık.Biraz sonra Namık Kemal Lisesi'nin ana bahçe kapısını, sütunlu bina giriÅŸine baÄŸlayan aÄŸaçlı yolda onun siluetini gördük.Hoca hızlı adımlarla yaklaÅŸtı, yaklaÅŸtı; ve on metre kala onu bütün netliÄŸiyle gördük.Aa o ne Pilevneli Hoca da izci kıyafeti giymiÅŸÄ°ÅŸte o an, aralarında benim de bulunduÄŸum gruptan bir kahkaha koptu.Pilevneli Hoca da bizim gibi izci kıyafeti giymiÅŸti.Kısa pantalonu, tozluklu çorabı, belindeki kement ve başındaki kepiyle hoca sanki bir Ä°talyan komedi filminden çıkmıştı.Yıllar sonra Hababam Sınıfı'nda Åžener Åžen'in oynadığı Badi Ekrem'i görünce, hocamız aklıma gelmiÅŸti.Biz gülüyorduk, çünkü hocamızı ilk defa böyle bir kıyafette görüyorduk.Her gün koyu renk takım elbisesiyle derse gelen, açık hava derslerinde kuzu atlamakta zorluk çeken bizleri bir güzel azarlayan, hepimizi disiplin altında tutan hoca ÅŸimdi izci kıyafetiyle karşımızdaydı.Belli ki o Cumhuriyet'i bizimle paylaÅŸmak istemiÅŸti.Ama unuttuÄŸu bir ÅŸey vardı. Karşısında dalgacı bir lise takımı vardı.Ben biraz daha ileri giderek espiri yaptım.‘‘Pilevneli Hoca yavrukurt gibi olmuş’’ dedim.‘‘Yavrukurt’’ biz büyük izcilerin küçük yaÅŸtakileri küçümsemek için kullandığı tabirdi.Kendi yaşımızdaki baÅŸka izcileri küçümsemek için ise ‘‘Tören izcisi’’ derdik.Çünkü arkadaşım Salih ve ben gerçek birer izci olarak durmadan duvarlara, aÄŸaçlara tırmanırdık.Kartal oymağından kopan kahkahabana patlıyorO 29 Ekim'i hálá niye hatırlıyorum?Çünkü ‘‘Kartal oymağından’’ kopan o kahkaha benim başıma patladı.Hoca sadece kahkahaları deÄŸil, aynı zamanda benim ‘‘Yavrukurta benzemiş’’ sözlerimi de iÅŸitmiÅŸti.Önce kulağıma yapıştı.Sonra kulağımdan çekerek bana Kartal oymağı etrafında bir tur attırdı.O gün törende müthiÅŸ bir yürüyüş yaptık. Her yılkinden daha müthiÅŸ bir yürüyüş.Biz izciler önde yürüyorduk.Trampet takımımız harikaydı. Bayrağı ve flamayı biz taşıyorduk.Arkamızdan gelen ‘‘Sivil öğrencileri’’, disiplinsiz birer sallapati gibi görüyorduk.Daha doÄŸrusu arkamıza bakmadığımız için görmüyorduk, ama öyle olduklarını biliyorduk.Okullarımızda türban tartışmaları yoktu. Hocalarımız Cumhuriyet coÅŸkusunu ruhumuzun en kılcal bölgelerine kadar hissettiriyordu.O yıl Ä°zmir’e ilkjukebox gelmiÅŸtiBeatles ve Rolling Stones dönemi açılıyordu.Ä°zmir'e ilk jukebox gelmiÅŸti.Saçlar uzuyor, siyah dik yakalı kazaklar ve geniÅŸ paçalı, düşük belli Ä°spanyol pantolonlar dönemi baÅŸlıyordu.Hepimiz mutluyduk.Sevgili hocamın çektiÄŸi kulak bile yerine oturmuÅŸ, her ÅŸey unutulmuÅŸtu.Ä°zmir güneÅŸinin altında yürüyor ve içten içten eÄŸleniyorduk.Okulların tatil edilmesi, bize cumhuriyeti daha da sevdiriyor, kısa pantolonlu hocamızın ÅŸahane görüntüsü ise bu sevgiyi müthiÅŸ bir keyife döndürüyordu.Åžimdi düşünüyorum da o yaÅŸlarda baÅŸka ne isteyebilirdik ki...Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!