Yeni başarı kriterleri

Güncelleme Tarihi:

Yeni başarı kriterleri
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2001 00:00

2000 yılında uygulanan istikrar programında kurlar kontrol altında, faizler serbestti. Programın uygulayıcıları faizlerin düşmesini programın başarısının göstergesi olarak gördüler. Halbuki, programın başarısı enflasyonun öngörülen sürede hedeflenen düzeylere inmesiydi. Bu gerçek göz ardı edildi. Faizlerin daha da düşmesi için elden ne geldiyse yapıldı. Sonucu herkes biliyor.Şubat krizinden sonra faizler kontrol altına alınıp kurlar serbest bırakıldı. Bir anlamda ne faizler ne de kurlar kontrol edilebildi. Uzun süre Hazine'nin borçlanma maliyeti yüzde 90'ın üzerinde gerçekleşti. Kurlar ise önce yüzde 50 sıçradıktan sonra dalgalanarak yükseldiler. Devalüasyon toplam yüzde 150'ye yaklaştı. Şimdi de, başarı kriteri hem faizlerin hem de kurların düşmesi oldu.KEMİKLEŞMEPiyasalar sığlaştı. Çok ufak alışverişler finansal piyasalarda fiyatların geniş bir aralıkta oynamalarına neden oldu. Giderek spekülatif hale gelen piyasalarda fiyat hareketleri ekonomik dengelerin bir yansımasından değil, doğrulukları ya da yanlışlıkları pek bilinmeyen ‘‘haberler’’den kaynaklandı.Olumsuz diye algılanan haberler faizleri de, kurları da fırlattı. Son günlerde olduğu gibi olumlu olarak algılanan haberler ise hem faizleri hem de kurları düşürdü. Reel hiçbir şey olmadığı halde, kurların ve faizlerin düşmesi işlerin düzelmesi olarak nitelendirildi. Neredeyse, ‘‘Tamam, artık krizden çıktık’’ diye düşünecek kadar hayalci olmaya başladık.Halbuki, faizlerin de, kurların da bu denli dalgalanması, yukarı doğru da olsa, aşağı doğru da olsa, yaşadığımız krizi daha da derinleştirmektedir. Önemli olan kurların düzeyi değil, arzulanan bir bant içinde göreli olarak istikrarlı olmasıdır. Bu gerçek henüz anlaşılamamış gibi görünüyor. On gün içinde önce yüzde 10 artan, sonra yüzde 10 azalan kurlarla ekonominin hiçbir alanında istikrar sağlanamaz. Kurlarda istikrar daima ‘‘iyi haberler’’ üreterek de gerçekleştirilemez.Kurların hızla yükselmesi dövizin cazibesini yatırımcılar için artırıyor. İthalat talebi düşerken, ihracatçılar getirdikleri dövizi bozdurmuyorlar. Kurların hızla düşüşü ise ithalatçıların döviz talebini artırırken, ihracatçılar yine döviz bozdurmaktan kaçınıyorlar. Gariban küçük yatırımcılar ise dövizlerini bozdurup sonra pişman oluyorlar. Dolayısıyla, bu çeşit dalgalanmalar, döviz yatırımlarının giderek daha da kemikleşmesine neden oluyor. Sanıldığı gibi, kurlardaki dalgalanmalarla hiç kimse dövizin riskli olduğunu düşünmüyor. Aksine, kurlardaki oynaklıkla Türk Lirası'nın daha da riskli hale geldiği düşünülüyor.İŞLER ZORLAŞIYORBugünlerde yaşadıklarımızın ilk işaretleri bir yıl önce geldi. O dönemde yanlış başarı kriterleri seçtiğimizden mali sistemin gözlerimizin önünde çökmesine izin verdik. Faiz düşüşünün kalıcı olduğunu sandık. Daha da kötüsü, düşen faizlerin ekonomide oluşturduğu riskleri hiç hesaba katmadık.Şimdi, benzer olayları kurlardaki dalgalanmalarda yaşıyoruz. Kurlarda ‘‘haberler’’ yoluyla sağlanan düşüşlerle işlerin düzeldiği izlenimi yaratıyoruz. Dövize yatırım yapanların da cezalandırıldığını düşünüyoruz. Halbuki, her hızlı düşüşte döviz yatırımcılarına yeni fırsatlar yarattığımızın farkında değiliz. Dövize yatırım gittikçe kemikleşiyor.Döviz yatırımları kemikleştikçe krizden çıkmamız zorlaşıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!