Ye’cüc-Me’cüc taifesi Türkler mi?

Güncelleme Tarihi:

Ye’cüc-Me’cüc taifesi Türkler mi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 14, 2000 00:00

Haberin Devamı

İskender Türe’nin kitabı Zülkarneyn, yeni bir tartışmaya yol açtı

İslami Kurgu Roman

İskender Türe, İlahiyat Fakültesi mezunu. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Dairesi'nde tasnif memurluğu yapıyor. ‘‘Zülkarneyn/Kur'an'da Uzaya Seyahati Anlatılan İnsan’’ adlı kitabı, Karizma Yayınları'ndan çıktı. Kur'an delil alınarak yazılmış bir dini-kurgu kitap. İskender Türe, Zülkarneyn ayetlerinde, dünyamızın son bulacağı karadeliğin ve akıllı canlıların yaşadığı iki yıldız sisteminin koordinatlarının verildiğini, Zülkarneyn'in dünyaya saldıracak Ye'cüc-Me'cüc adlı kötü yaratıkların önüne çektiği seti anlatıyor. Kitap, çıktığı ilk günden itibaren büyük yankı yaptı, tartışmalara neden oldu. Ancak görüştüğümüz ilahiyatçılar, yazarın Kur'an'daki lafzları zorlamak gibi önemli bir hata yaptığını söylediler. Kitapta Zülkarneyn, Dünyayı Kurtaran Adam filmindeki Cüneyt Arkın'la benzer özellikler göstermekten kurtulamıyor.

İskender Türe, kitabının ‘‘Sonucun Sonucu’’ bölümünde, Enbiya Suresi 96. ayetin Ye'cüc-Me'cüc'ün dünyaya saldırmak için nereden geleceğinin temel mantığını verdiğini, böylece inananları bu saldırıya karşı hazırladığını söylüyor. Dünyaya yapılacak saldırının yerini de açıklıyor: İki nebula arasındaki bir gezegenden.

Türe'ye göre Zülkarneyn ayetleri bize şu bilgileri veriyor:

Zülkarneyn'in yaptığı tesbite göre Solar Apeks doğrultusunda bir karadelik bulunmaktadır. Güneşimiz de bu karadeliğe yönelmiştir.

İkinci seyahatini yaptığı Antapeks doğrultusunda bir çift-yıldız sisteminin gezegenlerinden birinde akıllı canlılar yaşamaktadır. Başka bir ifadeyle akıllı canlıların yaşadığı bu çift-yıldız sistemi, Güneşimiz'in Samanyolu'ndaki yörüngesine geldiği yönde, Güneşimiz'i aynı yörünge üzerinde takip eden bir-çift yıldız sistemi olmalıdır.

Zülkarneyn'in üçüncü seyahatini yaptığı iki nebula arasında bulunan iki gezegende, iki ayrı akıllı canlı türü yaşamaktadır.

Bazılarınca bu fikirlerin sadece hayal ürünü olarak değerlendirilmesi mümkündür. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, Allah kendine kulluk edecek nefs ve ruh sahibi bir varlık olarak insandan başka canlılar yaratmaktan aciz değildir. Uçsuz bucaksız gökyüzünde, sayısız güneş sistemlerinde düşünen, varlığın özünü ve onu var edeni bilmeye görevli başka canlıların olması, en güzel şekilde yaratılmış olan insanın değerini düşürmeyeceği gibi onu yaratanın şanının yüceliğini gösteren binlerce alamete bir işaret, bir iz, bir nişane daha ilave etse gerek.

ZÜLKARNEYN'İN GÖREVİ

Kitabın 265. sayfasında yazar, Zülkarneyn'in kimliğinden çok ne yaptığının önemli olduğunu belirtiyor. Kur'an'da Zülkarneyn'in kimliğinden söz edilmediğini, yaptıklarının anlatıldığını örnek gösteriyor. Kitabının Zülkarneyn'in göklere seyahat ettiği temel fikrinden hareket ettğini, ayetleri yorumladığını ancak bu yorumların kesinlik arzetmediğini söylüyor. ‘‘Zülkarneyn muhtemelen ilk çağlarda yaşamış, peygamber olma ihtimali kuvvetli, göklere seyahat etmesini sağlayan 'sebeb' isimli vasıtayı elde etmesi için kendisine Allah tarafından imkanlar sağlanmış, yaşadığı hadiseler bugünki ilimle bile kavranamayacak salih bir kuldur. Elbette ki gerçeği ancak Allah bilir.’’

TÜRKLERİN ÜZERİNDE DURULUYOR

Kur'an'a göre kıyamete yakın bir zamanda insanlara saldıracakları bildirilen kavim veya kavimler. Kitabın 113. sayfasında, ‘‘Kaynaklarda bu konuda üzerinde durulan tek millet Türkler'dir. Kuruş ve I. Dárá'nın yaşadıkları bölge ve savaştıkları milletler açısından olaya bakılacak olursa bu görüş gayet makul gibi görünmektedir. Oysa Ye'cüc-Me'cüc denen canlıların Türkler olduğunu iddia etmek, Türkler'in din tanımaksızın bütün insanlara saldıracaklarını kabul etmek demek olur.’’, 98. sayfada da ‘‘Azad ve Mevdudi ve bazı müfessirlere’’ göre bu kavmin Türkler olduğu belirtiliyor.

‘‘Coğrafyanın ve tarihi gerçeklerin zorlaması sonucu Türkler'i, Ye'cüc-Me'cüc taifesi olarak takdim etmek durumunda kalmışlardır’’ diyor.

PROF. DR. HAYRETTİN KARAMAN

Kur’andaki sözleri zorlamış

Bu arkadaşın televizyonda bir konuşması oldu. 'Benim kitabımda bir tesbitim var bir de yorumum var' diyor. Tesbiti kabul etmemek, inkar etmek Kuran'ı inkar anlamına gelir' diyor. Neyi tesbit etmiş? Kur'an'da sebeb kelimesinin hangi anlamda kullanıldığını tesbit etmiş. Kur'an'da sebeb araç, yol manasına kullanılıyor. Ama ille de ulaşım aracı değil. Dolayısıyla Allahu Te'álá bir yere ulaşabilmesi için insana güç verse, bu da sebeptir. Bir uzay aracı da verse bu da sebeptir. Ama bu tesbit, Allahu Te'álá'nın Zülkarneyn'e bir uzay aracı verdiği anlamına gelmiyor.

Bu arkadaşımızın düşünmesi güzel bir şey. İyi niyetle Kur'an'daki Zülkarneyn olayına çağdaş bilgiler çerçevesinde farklı anlamlar verebilir miyiz diye düşünmüş. Bunu tebrik ediyorum. Kur'an'ın çağın yeni bilimsel bilgilerine göre yeniden yorumlanmaya çalışılması güzel bir şey. Ancak ulaştığı sonuçlar yanlızca tesbit değil, aynı zamanda yorumdur. Klasik Zülkarneyn olayıyla ilgili klasik anlayışta Kuran'ın sözleri yani lafzlar fazla zorlanmış oluyor. Ve bu olmuş geçmiş vaka olarak anlatılıyor. Kullanılan fiil kipleri de daha çok bunu ifade ediyor. Arkadaşımızın yorumlarıyla lafzları zorlamış oluyor.

PROF. DR. SÜLEYMAN ATEŞ

Şöhret peşinde koşuyor

Basit, gayri ciddi şeyler. Dünyaya niye saldırsınlar? İler tutar tarafı yok. Delile dayanmıyor. Kur'anda hangi sure? Kimse böyle bir sureye dayanmadı. Zaman içerisinde yeni buluşlar gelişiyor, veriler elde ediliyor. Madem vardı, 300 sene önce neden söylenmedi? Zaman değişiyor, bilgiler eskiyor, yeni buluşlar oluyor. Kur'an'da bunlar var desek, Kur'an diye bir şey kalmaz.

Bu konu, tasnifçinin işi değil, bilimadamının işidir. 60 senedir Kur'an'la yaşıyorum. 23 Kuran Ansiklopedisi yazdım. 12 cilt Kuran tefsiri yazdım. Eserlerim 100'ü geçer. Kuran'ı elhamdülillah didik didik etmiş bir insanım. Gayri ciddi şeyler yazıp şöhret peşinde koşmasınlar. Hayallere dayanarak delilsiz, tutarsız şeyler ortaya atılamaz. Düşünüyor, aklına birşey geliyor yazıyor. Üç gün sonra rüya görüp yazacak.

Kendisine parsa toplayıp menfaat sağlamak için böyle garip iddialar ortaya atıyor.

DOÇ. DR. ABDÜLAZİZ BAYINDIR

Çok hassas olmak gerekiyor

Maalesef okuyamadım. İskender Bey kitabı getirdi, özetle anlattı. Çalışmasını tebrik ettim. Yanlış sonuçlara varılsa bile bir çalışma yapmak iyidir.

Ortada Kur'an olduğu için, buradaki fikirler geniş bir kesimi ilgilendiriyor. Kur'an'ın geneline aykırılık taşımıyorsa, ben bu şekilde anladım denilebilir. İsterse bir kişinin inancı olsun, saygılı olmak lazım. Kaldı ki ortada çok geniş bir kesim var. Bu konularda çok hassas olmak gerekiyor.

PROF. DR. MUSTAFA SAİM YEPREM

Çıkardığı anlam kendisine ait

Kur'an-ı Kerim'de geçen olaylar ve kıssalar genel anlamda doğrudan doğruya o anlamı anlatmak maksatı için gelmez. Olayın tarihi gerçeklikleri, tabiattaki olabilirlikleri açısından değil, o olaylardan çıkarılacak sonuçlar, o olayların taşıdıkları somut örnekler, anlatmak istediği soyut gerçekler açısından ele alınmalı. Kur'an'da bahsedilen olağan ve olağanüstü olaylar, bu olayların nasıl olduğu maksadıyla değil, gerçeklikleri daha rahat anlamamızı sağlamak içindir.

Konuyu böyle aldığımızda değişen zaman şartları içinde farklılaşan kültürlerin, farklılaşan bilgi birikimlerinin yardımıyla çok farklı bilgilere ulaşmak mümkündür. Klasik yorum anlayışında önemli olan, Kur'an ayetlerinin yorumunda kesin hükümler vermekten kaçınmaktır. Kişisel yorumların telif hakkı, kişilere aittir.

Zülkarneyn ile ilgili yorumların -Kur'an ibarelerinin sınırlarını zorlayanları hariç- Kur'an ibarelerinin sınırları içinde olabildiğince hür yorumlanması mümkündür. Yarın da başka bilgilerimiz olur, Zülkarneyn budur dememiz mümkün.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!