Yazarlar bildiriyi içine sindiremedi

Güncelleme Tarihi:

Yazarlar bildiriyi içine sindiremedi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2000 00:00

Haberin Devamı

Genelkurmay Başkanlığı'nın geçen perşembe günü Kürtçe TV konusunda yaptığı karşı çıkış, köşe yazarları arasında geniş bir tartışma yarattı. Bu konuda çıkan yazıların büyük çoğunluğunda Genelkurmay'ın tutumu eleştiri konusu yapıldı.

İlginç olan nokta Genelkurmay'ın tutumunu eleştirenlerin önemli bir bölümünün 28 Şubat sürecini destekleyen yazarlar olmaları. Genelkurmay, belki de ilk kez basının bu ölçüde yaygın bir eleştirisine muhatap oldu.

Zamanlama daha zarif olabilirdi

Başbakan Ecevit'in Nice'te bulunuduğu sırada Genelkurmay'ın açıklamasını duyduğu andaki psikolojisini merak ediyorum. 1970'li yıllarda ekonomik yardımı görüşmek için Washington'a gittiği sırada Enerji Bakanı Deniz Baykal'ın ATAÇ rafinerisini devletleştirmesi soğuk duş etkisi yap-mıştı. Acaba Genelkurmay açıklaması da benzer bir etki yapmış mıdır? Böyle bir açıklama Ecevit yurtdışındayken yapılmamış olsaydı Başbakan açısından daha zarif olurdu.

Ertuğrul Özkök (Hürriyet)

Hiç de iyi olmadı

Eskiden bir başbakan veya cumhurbaşkanı yurtdışına gidince ona yönelik eleştiriler de dönüşüne ertelenirdi. Hele Genelkurmay'ın doğruca bağlı olduğu başbakanı sıkıntıya sokacak bir açıklama yapması akla bile gelmezdi. Bu dediğimizin unutulmayan istisnası, 1960'lı yılların ilk yarısında, Başbakan İsmet İnönü ABD'de iken Meclis içinde tertip yapıp onun dayandığı çoğunluğu bozan Süleyman Demirel'in yaptığıdır. O nedenle Genelkurmay'ın tavrına bu açıdan bakınca, görünen hiç de iyi değil.

Oktay Ekşi (Hürriyet)

Kuşkular yaratır

Nice Zirvesi sürerken meydana gelen bu gelişme, Avrupa Birliği ile ilişkilerde Türkiye açısından kafalarda kuşkular yaratır. Oysa bu zor süreç sivil-asker herkese zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı görevler yüklüyor. Türkiye Atatürk'ün Batı ile bütünleşme idealine ulaşmak için büyük çaba harcarken bu açıklama hem içerik, hem de zamanlama açısından yanlış olmuştur.

Tufan Türenç (Hürriyet)

Yarım gebelik olmaz

Genelkurmay'ın bu çıkışının, AB zirvesine eş zamanlı getirilmesi, açıklamanın iyi niyeti hakkında da şüpheler doğmasına neden olmuştur. Her zaman birlik temasını vurgulayan bir kurumun kendisi için gösterdiği bu hassasiyeti ülkenin genel politikalarında dikkate almaması saygı sınırlarını zorlamıştır. (...) Kendi mevzilerini korumak uğruna statükoya sığınan kurumlar bir gün aynı statükonun ürünleri olan banka rezaletleri, gümrük kaçakçılıkları vb. ile aynı safta olduklarını gördüklerinde iş işten geçmiş olabilir. Ya değişimi hazmedeceğiz, ya da statükoya razı olacağız. Yarım gebelik olmaz.

Cüneyt Ülsever (Hürriyet)

Parmak bastılar

AB'nin dayattığı Kürtçe TV, Kürtçe eğitim, etnik kimlik, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, PKK'nın belli başlı sloganları. PKK ile AB'nin Katılım Ortaklığı Belgesi (KOB) arasındaki fikir ve eylem koşutluğunu, ancak gözleri kör olanlar görmeyebilir. KOB metni, PKK'nın isteklerini içeren bir metin. Başbakan dedi ki: ‘‘AB içinde sorunlarımızı anlayışla gözlemleyen ve değerlendiren çevreler de var, ama maalesef Türkiye'yi bölmek isteyenlere destek olan çevrelerin de bulunduğu zaten bir gerçektir.’’ Genelkurmay, hükümetin de ‘‘zaten bildiği gerçeklere’’ parmak basıyor.

Cüneyt Arcayürek (Cumhuriyet)

Sürpriz mesaj tercihi

Başbakanlığa bağlı olan MİT Müsteşarı, Başbakan'ın bilgisi dahilinde açıklama yapıyor. Ama Başbakanlığa bağlı olan Genelkurmay, Başbakan'dan bağımsız ‘sürpriz mesaj’ yolunu tercih ediyor. Burada ‘demokrasi’ meselesinin çok ötesinde bir ‘cumhuriyetçi tavır’ meselesi sözkonusu! (...) Başbakan yurtdışındayken, tartışmaya açık bir iç politika meselesini gündeme getirip mesaja olduğundan fazla anlam yüklemek! Bunu Başbakan'a haber vermeden yapıp ‘son söz bende’ demeye getirmek! Bu tavrı gerçek cumhuriyet değerleri taşıyamaz. Olayın demokrasi boyutunu ise artık siz düşünün.

Zeynep Atikkan (Hürriyet)

MGK toplantıları Taksim’de yapılsın!

Genelkurmay da, bir fikri varsa bunu hükümete iletir. Hükümet eğer isterse bunu kamuoyu önünde tartışır. Hatta hükümet ‘‘Biz böyle düşünüyoruz, askerler ise böyle düşünüyor’’ da diyebilir... Ayrıca da askerler ve MİT bu konuda bir fikri var ise eğer hükümetle bunu MGK toplantısında, Başbakan'ın odasında tartışsınlar. Bizim duymamızı çok istiyorlarsa, bundan böyle MGK toplantılarını da ya televizyondan canlı yayınlasınlar, ya da toplantılarını Taksim Meydanı'nda yapsınlar.

Fatih Altaylı (Hürriyet)

28 Şubat’tan ders

AB içine girerek iktisaden ve siyaseten güçlenecek ve cazibesi artacak bir Türkiye'de Kürtçülük, elde edeceği ‘sınırlı serbestiler’le güçlenir mi, yoksa ateşini mi kaybeder? Herşey yasakken neden bu kadar güçlendi Kürtçülük? Sosyal boyutlar gözardı edilerek uygulattırılan 28 Şubat sürecinin toplumsal bütünlük dokumuzdaki tahribatından da ders alarak, etnik meselelerde kestirme ‘olur’ ya da ‘olmaz’lardan sakınmak ve araştırmalara dayalı görüşler geliştirmek gerekir.

Taha Akyol (Milliyet)

Kürtçe TV’ye taraftarım

MGK, bunu gündem maddesi yapar. Bütün bu platformlarda farklı görüşler dile getirilir. Konunun değişik uzmanları dinlenir, serbestçe tartışılır. Taraflar birbirlerini ikna etmeye çalışırlar. Sonunda devlet görüşü şekillenir. Son kararı almak ise siyasi otoriteye, yani hükümete düşer. Devlet adabı bunu gerektirir. Bu hala olmadı mı Ankara'da? Avrupa Birliği'yle ilişkiler de, devlet adabı ve işleyişi de bunu gerektiriyor, her kafadan bir ses çıkmasını değil. Benim görüşüme gelince... Ben Kürtçe televizyona taraftarım.

Hasan Cemal (Milliyet)

Bu ülke tuhaflaşıyor

Bugün Med TV'nin bölgede seyredilmesinin tek nedeni rakipsiz olması. Ve TRT onun rakibi olamaz, rekabeti özel kişiler yapabilir ancak. Demokrasi ve insan hakları her zaman bir ülkenin çimentosu olmuştur, o ülkenin demokrasiden ötürü bölündüğü hiç görülmemiştir. Ama bu ülke gerçekten zaman zaman tuhaflaşıyor. Temel insan haklarından birini bir lütuf gibi verip vermemenin böyle tartışıldığı bir başka ülke var mıdır acaba dünyada?

İsmet Berkan (Radikal)

Talihsiz bir belge

Bence bu adımın bu şekilde atılmasına gerek yoktu. Genelkurmay hatalı davrandı. Galiba gücünden öylesine emin ki, ülkede MHP dışında bir konsensüs yaratan Kürtçe TV konusuna karşı çıkarak risk aldı. Yarın sivil otorite aksi yönde bir karar alırsa asker etkinliğini zedelemiş olmayacak mı? İçinde bulunan bazı önemli doğruları dahi gölgeleyen talihsiz bir belge ile karşı karşıyayız. Genelkurmay konumunu kendi elleriyle tartışma masasına yatırmış oldu.

Mehmet Ali Birand (Posta)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!