Yargıtay'da kıyamet

Güncelleme Tarihi:

Yargıtayda kıyamet
Oluşturulma Tarihi: Nisan 25, 1998 00:00

Haberin Devamı

Tansu Çiller'i, Selçuk Parsadan davasında Yüce Divan'dan kurtaran cümleye yapılan itirazı reddeden Yargıtay Genel Kurulu'nda kıyamet koptu. Karara, Kurul'a katılan 31 üyeden 14'ü karşı çıktılar. 5 ceza dairesi başkanı, bir hukuk dersi verir gibi karşı oy yazısı yazdılar.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'i, ‘‘Örtülü ödenek dolandırıcılığından Yüce Divan'da yargılansa bile ceza almaktan kurtarır’’ yorumuna neden olan, Selçuk Parsadan kararındaki tek cümleye itirazına ret kararı tamamlandı. Ret kararının 38 sayfalık gerekçesi, Yargıtay'da ‘‘Çiller kıyametinin’’ koptuğunu ortaya çıkardı. Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı Sami Selçuk, ret kararına çok sert eleştiriler getirdi. Genel Kurul kararında, mahkeme hükmünün tebliğnamedeki istek doğrultusunda onanmış bulunduğu, onama ilamından itirazen çıkarılması istenen ibarenin ise ‘‘Sonuca etkili, hukuka aykırılık oluşturmaması’’ karşısında, Başsavcılığın somut olaya ilişkin itirazının ‘usuli’ nedenlerden dolayı reddedildiği savunuldu. Bu karara Kurul'a katılan 31 üyeden 14'ü karşı çıktılar. Başsavcılığın itiraz yetkisi olduğunu savunan ve kabulünü isteyen 5 ceza dairesi başkanı, Genel Kurul'daki öteki üyelere hukuk dersi verir gibi karşı oy yazdılar ve benzeri görülmeyen eleştiriler getirdiler. Hukuk sistemimizi, Türk Yargıtayı'nın konumunu ve Başsavcılığın itiraz yetkisini uzun uzun tartışan Selçuk, karşı oy yazısında, Genel Kurul'u hukuka aykırı karar vermekle, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek şekilde mahkemenin yerine geçip gerekçe yazmakla suçladı. Kararın, Başsavcılığın itiraz koşullarını değiştirip bu hakkı kısıtladığını, eski Genel Kurul kararlarına ters düştüğünü ve çelişki yarattığını vurgulayan Selçuk'un karşı oyundaki görüşleri, özetle şöyle:

KARAR LÜKSÜ OLMAZ

Hukuka aykırılık taşıyan her daire kararına karşı, Başsavcılığın itiraz yolu açıktır. Yurttaşlar ve yargıçlar, yasalara doğru oldukları için değil, yasa oldukları için uyar ve uygularlar. Yargıçların beğenmedikleri yasaları ya da hükümleri uygulamamak gibi bir lüksleri yoktur, olamaz da.

YARGITAY SORUN ÇÖZMEZ

Mahkeme, sanık Parsadan'ın ‘‘Partiye oy sağlayacağı yalan ve hilesiyle mağdureyi (Çiller) kandırdığını’’ belirlemiştir. 6. Ceza Dairesi'nin, onamaya eklediği ibare ile mahkeme yerine geçerek kanıtları değerlendirme ve olayı çözme yetkisi yoktur. Bu durum, denetim yargılamasına aykırıdır. Yargıtay yargıçları, dünyanın hiçbir ülkesinde duruşma yapan ilk mahkemenin yerine geçerek, asla sorunları çözememekte ve buna Yargıtay yargıcının ‘‘Olay-olgu saptamalarıyla bağımlılığı ilkesi’’ denilmektedir. Yargıtay yargıcı, davanın esasının değil, kurulan hükmün yargıcıdır. Yalnızca hükmün hukuka aykırı olup olmadığını inceler.

DAİRE YANILGIYA DÜŞTÜ

Onama kararına yapılan ekle, dolandırıcılık suçunun, ‘‘Çekirdek-kurucu ögesi’’ ortadan kaldırmıştır. Bunun sonucu olarak da, gerekçesiz kalmış bir kararın yalnızca hüküm fıkrası onanmıştır. Daire yanılgıya düşmüştür.

HAZİNE ZARAR GÖRDÜ

Sanıklar olayda, ‘‘sahte adla bir partiye (DYP'ye) oy sağlayacakları yalanlarını’’ telefon kullanarak, kandırdırdıkları kişeye iletmişlerdir. Suçun ağırlaştırıcı türü, PTT'nin araç olarak kullanılması nedeniyle oluşmuştur. Zarar gören mağdur, eğer kamu ya da kurum kuruluşu ise ceza artırılacaktır. Olayımızda, Başbakanlık, (Hazine) zarar görmüştür.

KARAR BOZULMALIYDI

Onama kararını veren daireye göre dolandırıcılık suçu işlenirken, yalanlardan hangisini kullandığını belirsizdir. Bu durumda, hüküm gerekçesiz kalacaktır. Yalan/hile ögesi kanıtlanmamış bir dolandırıcılık cürmünün cezalandırılmasının sözkonusu olamayacağı için, bu durumda dairenin gerekçesizlik ve yasal temelden yoksunluk nedeniyle hükmü bozması gerekirdi.

ÇİLLER TANIK OLMALIYDI

Mağdure (Çiller) ve bütün tanıkların dinlenerek elde edilen sonuca göre hüküm kurulması gerekirdi. Hükmün bütün kanıt kaynakları tüketilmediğinden eksik soruşturma ve dolandırıcılık eyleminin birden fazla olduğunun dikkate alınmaması, bozma nedenidir. İtiraz benimsenerek, yerel mahkeme kararı gerekçe doğrultusunda mutlaka bozulmalıydı.

Çiller, 3 oyla kurtulmuştu

Yargıtay Ceza Genel Kurul'u, Çiller'e örtülü ödenek dolandırıcılığından Yüce Divan kapısını aralayacak bir cümlelik itirazı, kılpayı reddetmişti. Yargı çevrelerinde ret kararı için ‘‘Çiller, Yüce Divan'a gitse de ceza almaz. Örtülü ödenek dolandırıcılığından mahkûm olmaktan kurtuldu’’ yorumu yapılmıştı. 11 ceza dairesinin başkan ve üyelerinden oluşan Genel Kurul'a 31 üye katılmıştı. Üyelerden 14'ü, Yargıtay Cumhuriyet Başasvcılığı'nın itiraz yetkisinin bulunduğu gerekçesiyle ‘itirazı kabil’, 17'si ise yetkisi bulunmadığını savunarak, ‘itirazı kabil değil’ şeklinde oy kullanmıştı. İkinci tur görüşmede karar çıkması için salt çoğunluk arandığı için itiraz üç oyla esasa bile geçilmeden reddedilmişti.

Tansu Çiller'in istediğini yaptılar

Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı Sami Selçuk, Yargıtay Genel Kurul'un başvuruyu ret kararına oldukça sert tepki gösterdi. Selçuk, Genel Kurul'u ‘‘DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in istediğini gereksiz yere yerine getirmekle’’ suçladı. Selçuk şöyle konuştu: ‘‘Salt bu bile karardaki yanılgının düzeltilmesi için itirazı haklı kılan başat bir nedendir.’’

Ret kararı hukuka aykırılık yarattı

Selçuk, bunun ‘‘redde mahkûm’’ olduğunu, çünkü Çiller'in davada ‘sanık’ ve ‘katılan’’ gibi bir niteliğinin bulunmadığını kaydetti. Selçuk, ‘‘Yüksek daire, bu konuda karar vermemekle hem bir boşluk ve hukuka aykırılık yaratmış, hem de eklentiyi onama kararına geçirerek ve başvuru sahibinin isteğini gereksiz yere yerine getirerek, çelişkiye düşmüştür’’ dedi.

Mahkumiyetin gerekçesi sakatlandı

Yargıtay 8. Daire Başkanı Naci Ünver de, Yargıtay Genel Kurulu'nun itirazı incelemeden reddetme yetkisi bulunmadığını vurguladı ve ‘‘Bozma gerekçesi ile onama kararı verilmiş olması hukuka aykırılık oluşturmaktadır’’ dedi. 10. Ceza Daire Başkanı Şener Güngör ise karara konulan cümlenin mahkemenin mahkumiyet gerekçesini sakatladığını belirtti.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!