Yabancılar Türkiye'ye girmek için 2007'yi son fırsat görüyor

Güncelleme Tarihi:

Yabancılar Türkiyeye girmek için 2007yi son fırsat görüyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 18, 2007 10:14

Goldaş CEO'su Sedat Yalınkaya, Türkiye'de yaşanan seçim ortamının yabancılar tarafından farklı algılandığını söylüyor. Yalınkaya, 'İki seçimin yaşanacağı 2007 yabancılar için Türkiye’nin ekonomik çıkışından önce son sene. Fırsat senesi. Onlar Türkiye'de 2008’den sonra büyük bir çıkış bekliyor' diyor.

Haberin Devamı

Türkiye, dünya altın talebinde Hindistan, ABD ve Çin’in ardından dördüncü sırada yer alıyor. Kişi başına düşen altın tüketiminde ise Hindistan’ın ardından ikinci sırada. Altın hala en güvenilir yatırım aracı olma özelliğini koruyor. Türkiye'de halkın elinde bulunan ve yastık altı olarak nitelendirilen altının rakamsal değerinin ise 70 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Bugün sektör 4 milyar dolara yakın ihracatı, 300 bin kişilik istihdamıyla önemli bir büyüklüğe ulaşmış durumda.

Türkiye'de 192 tonluk altın ithalatının yüzde 60'ını ise bu sektörün öncülerinden Goldaş yapıyor. Kuruluşunun 14'üncü yılında 45 ülkeye ihracat yapar hale gelen, 2010'da ise dünya markası olmaya hazırlanan Goldaş'ın CEO'su Sedat Yalınkaya, sektörün birkaç yıl içinde 10 kat daha büyüyeceği görüşünde. Türkiye'nin geleceğine yabancıların daha çok inandığını söyleyen Yalınkaya, Referans Gazetesi'nden Jale Özgentürk'e "Yabancılar 2007'yi Türkiye'nin yaşayacağı büyük çıkışın son fırsatı olarak görüyor" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin bir gün altın zengini olacağını anlatan Yalınkaya, şunları söylüyor:

Haberin Devamı

* Goldaş'ın kısa bir kuruluş öyküsüyle başlayabilir miyiz?

Ailemizin ticari hayatı aslında 1800'lü yılların sonunda başladı. 1940'lı yıllarda babam Arif Zeki Yalınkaya’nın, Denizli’nin Babadağ ilçesinde kurduğu tekstil atölyesi ile devam etti. 1970'de Göveçlik İplik AŞ'nin kurucu ortağı olarak sanayiye yöneldik. Müteahhitlik de yaparak inşaat sektörüne girdik. Babamızın emekliye ayrılmasıyla görevi kardeşim Hasan'la birlikte devraldık. 1992 yılında Progem Ltd. şirketine ortak olarak İngiltere'de değerli madenlerden üretilen mücevher pazarlama işine girdik. 1993'te ise Merter'de Goldaş Kuyumculuk üretime başladı.

* 14 yıl önce yola çıktığınızda öngörüleriniz neydi? Gerçekleşti mi?

SEDAT YALINKAYA KİMDİR?
Goldart Holding Genel Müdürü M. Sedat Yalınkaya, 1957 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Kültür Koleji ve Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Bölümü'nden mezun oldu. İş hayatına aile şirketlerinde yönetici olarak başlayan Yalınkaya, Goldaş'ın kuruluşunda ve borsaya girişinde önemli rol oynadı. İngilizce bilen Sedat Yalınkaya, evli ve 3 çocuk babası.

Yola çıkışımızın nedeni bu sektörde geleneksel köklere rağmen yeterince gelişme kaydedilmemiş olmasıydı. Üretim yoktu. Bugün öngörülerimiz tuttu. Goldaş artık İstanbul Sanayi Odası’nın yaptığı araştırmaya göre 2005 yılı itibariyle Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasında 84. sırada yer alıyor ve sektör liderliğini elinde bulunduruyor. Madencilikten, rafineriye, üretimden, pazarlamaya kadar altının her aşamasında faaliyet gösteriyoruz. Bugün yaklaşık 45 ülkeye ihracatımız var. Goldaş Grubu 3.2 milyar dolarlık ciro büyüklüğüne sahip. Türkiye'de de bugün alt yapısı oluşmuş, dünyaya 4 milyar dolara yakın ihracat yapan bir sektör var.

Haberin Devamı

* İthalata bağımlı bir sektör kuyumculuk. Gelişme potansiyeli hala var mı?

Sektör hızla gelişmesini sürdürüyor. Çok kısa süre içinde ihracat miktarını 5-10 kat arttırabilecek kapasiteye sahip. 10-15 milyar dolarları konuşabiliriz. Şu anda 3-4 milyar dolar ithalat var. Keşke 14-15 milyar dolar olsa ithalat.

* Son dönemde elmas, pırlanta gibi doğal taşlara yönelik ilgi artıyor. Tüketim alışkanlıkları değişiyor mu?

Dönem dönem modalar oluyor. Şimdi doğal taşlara dönüldü. Doğal taşlarda artış var. Taksitli satışların da etkisiyle pazar büyüyor. Alışkanlıklarda da bir değişim gözleniyor. Örneğin ABD’de evliliklerde tek taş mutlaka olması gereken bir şey. Şimdi Türkiye’de de bu yaygınlaşmaya başladı. Alyans yerine tek taş almaya başladılar.

Haberin Devamı

* Sektörde vergi tartışması var. KDV'nin kaldırılmasından sonra uygulanan ÖTV'nin maliyetleri artırdığı belirtiliyor. Siz katılıyor musunuz, bu bir engel mi?

Mücevherat sektöründe KDV kalktı ama yerine ÖTV geldi. Taşı ÖTV'yle ithal ediyorsunuz. Rakiplerinize göre yüzde 20 dezavantajlı başlıyorsunuz. Fiyatları yükseltiyor. Bu da sektörde tepki çekiyor. Bir iyileşme olsa iyi olur ama her şeye fiyat gözüyle bakmamamız lazım. Bütün kriteri fiyata bağlarsanız olmaz. Sektör biraz daha markalaşmaya ağırlık vermeli.

* Markalaşma da sektörünüzün son yıllarda gündemindeki bir konu. Tasarım konusunda tüm firmalarda bir hareket var gibi. Gelinen nokta ne?

Genelde markalaşma çabası var. Bu güzel bir şey. 30 sene önceye baktığımızda İtalya’da da, Japonya’da da marka yoktu. Tüm sektörlerde olduğu gibi kuyumculukta da aynı trend sürüyor. Sonunda güzel bir şey çıkacak diye düşünüyorum. Türkiye’den 10 sene sonra mutlaka bir marka çıkacaktır. Bizim sektörden de en az beş altı firma çıkacak. Biz de bunlardan bir tanesiyiz.

Haberin Devamı

* Siz markalaşmak için neler yapıyorsunuz? Şu anda markanızla kaç ülkedesiniz?

Hedefimiz 2010 yılında dünyada tanınan bir kuruluş olmak. Bunun için dünyada bilinirliğimizi artırmak için çalışıyoruz. Mağazamızın olmadığı ülkelerde bile reklam yapıyoruz. Şu anda Türkiye’de sektörümüzde en bilinir markayız. Saçma stratejisi diyorum ben buna. Tetiği çekiyorum saçmalar bir yerlere mutlaka gidiyor. Bugün 117.4 milyon dolarlık ihracatımız var. Türkiye, Rusya, Çin'de markamızla mağazalarımız var. Bu yıl Ukrayna eklenecek. Yurtiçinde Goldaş Mağazacılık Pazarlama’ya ait olan mağazaların sayısı 60’a, yurtdışında ise Rusya’da 23, Çin’de 7’ye ulaştık.

* İki seçimli bir yıl yaşanıyor. Ekonominin gidişatını nasıl görüyorsunuz?

Haberin Devamı

Ekonomide birkaç aydır yaşanan olayları geçmişte yaşasaydık göçmüştük. O olaylara rağmen hiçbir şey olmuyorsa bu önemli bir şey. Türkiye’de rakamlar artık çok büyüdü. Ekonominin sarsılabilmesi için büyük paralar gerekli. Bir şeyleri oynatabilmek için kocaman kocaman paralar harcamak gerekiyor. Ekonomi artık Türkiye’de hantallaşmaya başladı. Bu hantallık güzel bir şey. Artık rotadan kolay sapmayız diye düşünüyorum.

* Siyasette yaşananlar da mı etkilemez?

Gerek uzak gerek yakın komşularda önemli şeyler yaşanıyor. Ama ben bir şey olacağını düşünmüyorum. Türkiye artık enerjinin de musluğu konumunda. Bir yandan da Avrupa Topluluğu’nda yer alacaksınız. Her ne kadar kabul etseler de etmeseler de biz Avrupa Birliği'nin (AB) içindeyiz. Bana göre AB'nin Türkiye’ye ihtiyacı var. Bunları topladığınızda Türkiye eski çekinceleri korkuları taşımamalı diye düşünüyorum. Politikacılar dahil kimse bir şey yapamayacak diye düşünüyorum.

* Yabancıların ilgisi de sürüyor. Size de yabancılardan ortaklık teklifi geliyor mu?

Bu konuda bir görüşmemiz yok. Ama genelde baktığımızda gerçekten Türkiye’ye doğru bir akış var. Bana göre geç bile kaldılar. Zaman zaman muhtelif yabancı bankacılar ve fonlarla görüşüyoruz. Geçenlerde büyüklerden birine 'Türkiye Londra’dan çok mu güzel gözüküyor" dedim. Yanıtı  “O kadar güzel gözüküyor ki sizin bunu anlamanız mümkün değil” oldu. Bir başka bankacı da son raporlardan birinde yazılanları şöyle anlattı bana: 2007 iki tane seçim yılı. Bu yıl Türkiye’nin büyük çıkışından önceki son sene. Fırsat senesi. Türkiye'de 2008’den sonra büyük bir çıkış olacak. İşte biz hep böyle güzel şeyler duyuyoruz. Bunları söyleyen onlar. Kendi aralarında böyle konuştukça bize para yatırmayı düşünüyorlar. Biz de seviniyoruz. O paralarla Türkiye ekonomisi kalkınacak. İnsanlar zengin olacak. Biz de bu paralarla insanlara pırlanta satacağız.

* Yani seçim yabancılar için bir fırsat yılı. Sizin piyasalarda durum nasıl?

Değişen bir şey yok. Tam tersine büyüdük. Geçenlerde perakendecilerin toplantısındaydık. Belli sektörler sıkıntıdan bahsediyorlar. Ben buna günlük değerlendirme olarak bakıyorum. Her gün illa yukarı gidecek diye bir şey yok. Yıl sonundaki genel duruma bakmanız gerekir. İki seçim kolay değil. Günlük bakılmaması gerekir. Yıl sonunda artı ile kapanacağını düşünüyorum. Bizim sektörde ise kimse seçim var diye altın almaz.

Türkiye'de zengin altın yatakları var bir gün zengin olacağız

* Dünyada altın sektörünün durumu nereye gidiyor?

Üretim hacminin sınırlı oluşu, kısa vadede artırılamayan arz yapısı, Merkez Bankaları’nca rezerv aracı niteliği altını benzersiz bir maden yapıyor. Dünyada toplam altın rezervi 42 bin 500 ton ve bunun yüzde 65’i ABD, Kanada, Avustralya ve Güney Afrika’da bulunuyor.

* Türkiye'de son yıllarda altına yönelik yatırımlar artıyor. Sizin de böyle bir çalışmanız var. Türkiye'nin bu konuda şansı var mı?

Türkiye dünya altın üretimi sıralamasında yer almamasına rağmen, 6 bin 500 ton altın ve 100 bin ton üzerindeki gümüş potansiyeli ile dünyanın sayılı altın ve gümüş üreticileri arasında yer alabilecek kapasiteye sahip. Bu potansiyelin maden olarak değeri ise 70 milyar dolar. Bu altının çıkarılması için uluslararası firmaların da aralarında bulunduğu firmalar çalışmalar yapıyor. Türkiye bir gün zengin olacak.

* Ama yaratacağı çevre sorunları tartışılıyor?

Orada başka şeyler var. ABD’nin ortasında bir sürü maden var. Dünyanın büyük firmaları geliyor. Birkaç milyon dolarlık çevre yatırımını yapmazlar mı? Bergama'da insanlar cahilce karşı çıktı. Abartıldı. Tepki en doğal şey ama engelleyici olmamalı. Bu bizim klasik bir tavrımız. Hemen tepki koyuyoruz. Yapıcı değiliz.


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!