Ustanın objektifinden Edebiyatımızın 100 Yüz'ü

Güncelleme Tarihi:

Ustanın objektifinden Edebiyatımızın 100 Yüzü
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2002 00:00

‘‘EÄŸer ben bu insanların fotoÄŸraflarını çekmese idim, Türk Edebiyatı Yüzsüz (100 süz) kalacaktı.’’ Böyle diyor Ara Güler. OkuduÄŸumuz pek çok yazarı, ÅŸairi onun çektiÄŸi fotoÄŸraflardan tanıdık. Gerçekten de Türk Edebiyatına yüz geçirmiÅŸ bir fotoÄŸraf sanatçısı Ara Güler. (FotoÄŸraf sanatçısı sözüne mutlaka kızacaktır, çünkü o hep foto muhabiri olarak anılmak ister.)Ara Güler'in bir özelliÄŸi de fotoÄŸraflarını çektiÄŸi yazarların çoÄŸuyla dost olmasıydı. Pek çoÄŸununun fotoÄŸraflarını yan yana getirsem yarım saatlik belgesel olur diyor.Usta fotoÄŸrafçının 100 Yüz sergisi dün, Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Kütüphanesi Sergi Salonu'nda açıldı. 28 Aralık tarihine kadar açık kalacak olan sergide harflerin ötesine geçip edebiyatımızın yüzlerini okuyabilirsiniz. Yapı Kredi Yayınları tarafından 100 Yüz'ün bir de kitabı yayınlandı. Ara Güler'den sergide ve kitapta yer alan yazar fotoÄŸraflarına birer resimaltı yazmasını istedik.Halim Åžefik GüzelsonEdebiyatçıları koltuÄŸunun altında taşıyan adamKitabı ÅŸair ve kitapsever eski bir dostuma ithaf ettim. Madem ki kitap okumuyorlar, ben kitabı onların ayağına götürürüm deyip ilk açıkhava kitap sergilerini semt semt açan adamdı Halim Åžefik Güzelson. Ä°ki gün Eminönönü'nde, üç gün Kadıköy'de, Moda'da kitapları dizer, iskemlesini de koyar satışını yapardı. Kitapta fotoÄŸrafı olan edebiyatçıları koltuÄŸunun altına alıp da taşıyan adam buydu. Onun için ben bu kitabı ona ithaf ettim, bir kere daha merhaba çekiyorum kendisine.Halide Edip AdıvarKorkunç sigara içerdiHayat Mecmuası'nda çalıştığım sırada son romanı tefrika ediliyordu. Ben de onun yazdığı bölümleri alıp matbaaya götürüyordum. Beni Halide Edip'e ilk defa Vedat Günyol götürmüştü. Halide Hanım beni sevmiÅŸti. Karşısına oturtur ve bir ÅŸeyler anlatırdı. Hatırladığım çok korkunç sigara içtiÄŸi. Hafta sonları gider, yazdığı bölümleri alırdım. Bu fotoÄŸraf da o gidiÅŸlerimde çektiklerimden biridir. Çok çekmiÅŸtim onun fotoÄŸrafını ama yarısına arÅŸivde kalsın diye Åževket Rado el koymuÅŸtu. Demek ki iyiki onlardan kendime de almışım. Yoksa bu da fotoÄŸrafsız kalacaktı. Çünkü o arÅŸivler bir ÅŸekilde yok olup gitti.Sait Faik AbasıyanıkBeyoÄŸlu'nun yaÄŸlı yakalı trençkotlu gezginiSait Faik'in çok fotoÄŸrafını çektim. Burgaz'da falan. Ama onu ilk tanımam ilginçtir. Ben Galatasaray'da doÄŸdum ve büyüdüm. Burada hep bir adam dolaşırdı trençkotlu, yakaları yaÄŸlı. Yanında da baÅŸkaları. Ben lise son sınıfta filandım. Sonra aynı adamları akÅŸam da Çiçek Pasajı'nda görürdüm. Hüsamettin Bozok, Fikret Adil falan. O yaÄŸlı trençkotlu adam meÄŸer Sait Faik'miÅŸ. Daha sonra tanışıp arkadaÅŸ olduk. Onu son görüşüm, Marmara KliniÄŸi vardı ÅžiÅŸli'de, orada oldu. Sait Faik sirozdan oraya yatmıştı. Bir gün Agop Arat bana, Sait hastaneye kaldırılmış, gidip ziyaret edelim dedi. Kalktık gittik. Åžimdi bu beni kapıda görünce, geberecem diye resmimi çekmeye mi geldin yoksa diye çıkıştı.Nazım HikmetNazım'ın fotoÄŸrafını çektiÄŸimi hep gizledimNazım Hikmet'in fotoÄŸrafını Paris'te çektim. Orada bir otele gelmiÅŸti, Abidin (Dino) götürdü beni, istersen gel resmini çek diye. Ben hep gizledim Nazım'ın resmini çektiÄŸimi. Ne olur ne olmaz diye. Nazım'la aslında daha önce hapisten yeni çıktığı zaman Türkiye'de tanışmıştım. Baha Gelenbevi, Lale Devri diye bir film çeviriyordu. Ä°hsan Ä°pekçi de Nazım'a tarih danışmanı diye görev vermiÅŸ, biraz para kazansın diye. Ben de Hayat Mecmuası'nda çalışıyorum. Sete röportaja gitmiÅŸtim. Baha Gelenbevi gel dedi, seni Nazım'la tanıştırayım. Etrafta bayağı polis var. Polis muhabiri olarak da çalıştığım için hepsini tanıyorum. Bütün film çekimlerinde o dönemde polis olurdu ama, bu sefer Nazım nedeniyle sayı artmış. Ä°ÅŸte Nazım'la o sırada tanışıp resmini çekmiÅŸtim. Ama onlar kayboldular.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!