Üniformaları sel aldı

Güncelleme Tarihi:

Üniformaları sel aldı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 1998 00:00

Haberin Devamı

Zonguldak'a bağlı Saltukova yolundayız. Har taraf yemyeşil. Selin izi yok. Ama yüzlerce kurbağanın korosundan, suya çok yaklaştığımızı anlıyoruz. Derken Zonguldak Havaalanı, daha doğrusu kontrol kulesi solumuzda beliriyor. Birkaç iş makinasının başında çaresiz ve üzgün oturan teknisyenlerle karşılaşıyoruz. Havaalanı, bu ay içinde açılacakmış. Hesapta olmayan felaket nedeniyle binlerce metreküb çamurla kaplanmış.

Saltukova girişinde trafik tıkalı. Çamur denizinde yol bulmaya çalışıyorlar. Sel altında kalan demiryolundaki bir vagondan, askerî kamyonlara eşyalar yükleniyor. Askerlerin bir kısmı sivil giysili. Çünkü karakoldaki diğer eşyalar gibi üniformalarını da sel almış. Jandarma Üsteğmen Mustafa Yaşar Yıldırım, ‘‘Üç takım üniformamı sel götürdü’’ diyor. Yıldırım'dan, eratın dört gündür vagonda kaldığını ancak rayların altındaki toprağın aşınmasından dolayı vagonun güvenli olmadığını öğreniyoruz. Şimdi de askerî araçlara kurtardıkları eşyaları yükleyip taşınıyorlar. Vagona giriyoruz. İçi ıslak ve çamurlu. Günlerdir, daracık koltukları yatak niyetine kullanmışlar. Üsteğmen Yıldırım'dan Saltukova'nın çok vahim bir mühendislik hatası yüzünden su altında kaldığını öğrenmek, tüylerimizi diken diken ediyor: ‘‘Çevre yolu Filyos Çayı'na baraj görevi yaptığı için bu hale geldi. SAT komandoları askeri helikopterden bomba atıp yolu yarmasaydı felaketin faturası çok ağır olacaktı. Binlerce insanımız boğulacaktı.’’

TEK RENK ÇAMUR

Saltukova'da herşey aynı renkte. Tavuklar, köpekler, kediler de çamur içinde. Kasabadaki mutsuzluk, onların da yüzüne yansımış. Çamurdan kurtulan sadece evlerin çatıları. Çukur yerlerde yüksek ağaçların bile tepe dalları çamurla örtülü. Bir evin bahçesine güçlükle girebiliyoruz. Yarım metre derinliğindeki çamurdan geçip, kuyudan çektikleri suyla eşyaları yıkayan kadınlı, erkekli gruba yaklaşıyoruz. ‘‘Selin ilk günü Bartın nedeniyle Saltukova'nın farkına varılmadı. Askerler sayesinde kurtulduk.’’ Evsahibi Nazlı Armutçu, leğene doldurduğu bulanık suyu gösterip ‘‘Giysilerin çamurunu akıtmak için’’ diyor. Geceleri başka evlerde kalıyorlarmış. Sel sırasında evin zarar göreceğini önce hesaplayamamışlar. Ama her beş dakikada 20 cm. yükseldiğini gördüklerinde su baskınının şakası olmadığını anlamışlar. Nazlı Armutçu, mutfak takımlarından hiçbirinin kalmadığını söylüyor. ‘‘Hürriyet Karnaval'dan aldığım güzelim yemek takımlarım da gitti.’’ Armutçu ailesinin evi, üç metre 60 santimlik suyun altında kalmış.

Saltukova caddesinde, bir tak ayakta duruyor. Üst tarafında Atatürk resmi ve bayrak bulunuyor. ‘‘19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’’ tabelası sapasağlam duruyor. Saltukova, Çarşamba gecesi 21.00'de felakete uğramış. Daha geç saatte olsa, uyudukları için gafil avlanacaklarını düşünüp teselli oluyorlar. Caddede bir buldozerle burun buruna geliyoruz. Kepçesinde ölü hayvanlar... Herkes evinin önündeki çamurlu suyu caddeye itiyor. Ama geçen her taşıt, dalgalar halinde suyu geri yolluyor. Çizmesi olan çizme giymiş. Birçok kadının yalınayak yürüdüğünü gördük. Bu arada bir askerin omuzunda kocaman bir televizyon taşıdığını, yanında da televizyonu kurtarıldığı için sevincini gizlemeyen mal sahibini görüyoruz. Selin akmasına engel olan otoyola gidiyoruz. Yaklaşık bir kilometre uzunluğunda, dolgu üzerine kurulmuş bir yol. Dolgunun Saltukova'ya bakan kısmı, çamur deryası. Askerin bombalamasıyla açılan yarıkta cipi durduruyoruz. Önlenen felaketin resmi, gözümüzün önüne geliyor.

Şimdi de mal derdi

Saltukova'da herkes evinin içindeki çamurlu suyu boşaltıyor. Ancak geçen her taşıt, suyu dalgalar halinde tekrar geri yolluyor. Su kesintisi, kasabanın temizlenmesini erteliyor. Bahçesinde kuyusu olan şanslı Saltukovalılar, bulanık suyla eşyalarının çamurunu akıtabiliyorlar.

Salgına dikkat

Mahalle arasında durmuş bir ambülans ve kadınlı çocuklu kuyruk. Birkaç aylık bir bebeğin yüzü, kırmızı lekelerle dolu. İğne yapan doktor, ‘‘Haşere ısırması. Ama önlem alınmazsa salgın hastalıklar kaçınılmaz olacak.’’ diyor.

Sel yağmacıları

Hisarönü köprüsü, Saltukova çıkışında. Köprünün çevresinde kalabalık görüyoruz. Onlarca insan, selin getirip bıraktığı eşya ve odunları kapma telaşında. Kimi, elektrikli testereyle dev ağaç gövdelerini kesmekle meşgul, kimi de ganimetleri kamyonetlere yüklüyor. Bir felaketin getirdiği malların böyle talan edilmesi canımızı sıkıyor.

Bomba can kurtardı

Bolu tarafındaki baraj, aşırı yağmur nedeniyle dolunca patlama tehlikesi başgösterdi. Bunun üzerine suyun fazlası bırakıldı. Filyos Çayı daha bir azgınlaştı. Ancak otoyolun bir kilometrelik dolgusuyla karşılaşınca Saltukova içlerine yayıldı. Durumun vehametini hemen kavrayan SAT komandoları, askeri helikopterin bombayla Filyosa yol açmasını sağladı. Bu sayede can kaybını en aza indirdi.

Havaalanı açılamayacak

Saltukova girişindeki Zonguldak Havaalanı, bu ay açılacaktı. Ama Filyos Çayı kenarındaki Havaalanı, binlerce metreküb çamurun altında. Görünen sadece kontrol kulesi...

Tuhaf tezat

Her esnaf gibi kumaşçı da payına düşeni aldı. Yüzlerce top kumaşını, su altındaki deposundan taşıyıp duruyor. Yüksekçe binanın her tarafından sarkıtarak kurumaya bıraksa da henüz yer bulamadığı çok kumaşı var.

Hayvanlar da mutsuz

Selden hayvanlar da etkilendi. Ani bastıran felaket, sahiplerinin hayvanlarını kurtarmalarına fırsat bırakmadı. Yüzlerce evcil hayvan, sel sularında telef oldu. Saltukova'da da evciller, başlarına gelen bu felaket yüzünden çok mutsuz. Sahipleriyle aynı kaderi paylaşan bu sadık hayvanlar da kâbusun bir an önce bitmesini istiyor.

YARIN

Fikir değiştiren felaketzedeler: ‘‘Eskiden Kuran kurslarına bağış yapardım artık Kızılay'a...’’






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!