Türkiye’nin geleceği açısından umut yarattı

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’nin geleceği açısından umut yarattı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2001 00:00



Gülden AYDIN
Haberin Devamı

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Profesör Sencer Ayata Gaffar Okkan sevgisinden çıkarılacak en önemli sonuca işaret ediyor.

O meşum günden tam 16 gün sonra Diyarbakır'dayız. Şehrin üstüne inmiş ağır keder örtüsü hala kalkmış değil. Bu hava daha şehre adım atar atmaz kendini hissettiriyor.

Havaalanından şehre ilerleyen arabamız bizi doğruca Şehitlik Caddesi'ne götürüyor. 24 Ocak Çarşamba günü, Gaffar Okkan ve beş mesai arakadaşının pusuya düşürüldüğü o lanetli yere... Kimliği meçhul katillerin kalaşnikoflarından yağan yüzlerce merminin izleri hala ortada. Okkan'ın, 40 merminin kalbura çevirdiği makam aracının çarparak durduğu iki bordür taşı yerinden fırlamış. Hala o anki gibi...

Gaffar Okan'sız geçen 16 günde Diyarbakır ve Diyarbakırlı neler yaşadı ve yaşıyor? Değişen ne oldu? Neler konuşuluyor?

Vakit kaybetmeden aralarına giriyoruz.

Caddelerde, pazarlarda, kahvehanelerde, dış mahallelerde, mezralarda her yaştan, her görüşten Diyarbakırlılar'la konuşuyoruz.

Yasları bitmemiş.

Gözleri ve kalpleri o gün şehre gelmesi ve vekaleten Emniyet Müdürü koltuğuna oturması beklenen Atilla Çınar'da... Hepsinin tek dileği var: Yeni müdürün Gaffar Müdür'ü aratmaması.

Tam o günlerde bu isteklerini kuvvetlendiren kötü bir olay da yaşanmış: Silopi'de İki HADEP yöneticisinin gözaltında kaybolması.

Tedirginler. Gaffar Okkan'dan aldıkları cesaretle bazı polislerden davacı olanlar, görevden alınan bu polislerin tehditleri nedeniyle davalarından vazgeçmeye başlamışlar. Esnaf kepenklerini erkenden indiriyor, taksiciler geceye kalmadan kontak kapatıyor, kadınlar hava kararır kararmaz sokaklardan çekiliyor.

Ama Gaffar Müdür'le geçen üç yılda biriken umutları, umutsuzluğu bastırıyor.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Profesör Sencer Ayata da aynı umuda işaret ediyor:

‘‘Bu deneyimden (Gaffar Okkan) çıkartılabilecek en önemli sonuç, Türkiye'nin geleceği açısından bir umudu ortaya koymasıdır. Çünkü örneğin bir Diyarbakırspor'un 1. Lige çıkmasında görüleceği gibi, Gaffar Okkan Diyarbakır ile Türkiye arasında bir kültürel köprü olmayı başarmıştır.’’

YENİ MÜDÜR ATİLLA ÇINAR

Gaffar Okkan'dan sonra Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne vekaleten atanan Malatya Emniyet Müdürü Atila Çınar, geçtiğimiz cuma günü Diyarbakır'a geldi. Karşılama töreninde kısa bir açıklama yapan Çınar, ‘‘Huzur ve güvenliği devam ettirmek için geldik. Ne gerekiyorsa elimizden geleni yapacağız’’ dedi.

Emine Hanım (62)

Sabaha kadar gezsek kimse bir şey demezdi

Diyarbakır'ın binde biri kötü bilir. O da işine gelmediğinden. Yüzde 99'umuz iyi biliriz. Keşke onun gibi bir evladım olsaydı. O bir taneydi. Elimizden bir şey gelmiyor. Sabaha kadar gezsek, kimse bir şey demezdi. Ondan önce polis, yan gözle bakardı. Suçlu görürdü. O geldi, iyi davrandı.

Ciğerci Salih (47)

Çöle gelen suyun önünü kestiler

Seyyar ciğerciyken sayın müdürümü tanıdım. 1997 Kasımı'ydı. Yaya geldi. 'Ne yapıyorsun, bu ne?' dedi. İnceledi. 'Malzemelerin güzel. Yalnız param yok' dedi. Tanımıyordum. Çünkü bir mülki amir Diyarbakır tarihinde ilk kez halkın içindeydi. Hem de o saatte (00.30). Ben de, Diyarbakır konukseverdir, dedim. 'Ayakkabım da yok, alırsın' dedi. Ben de tabii dedim. Tabii ki yediklerinin parasını ödedi. O geceden sonra, ne kadar üst düzey Emniyet ziyaretine gelse, benim seyyara getirdi. Burayı açtım, açılışa katıldı. Oysa sayın müdürüm en lüks restoranın açılışına katılmayı reddetti. 17 kelime öğrenmiştim. Okumam yazmam yok. Onun insanlığından 23 kelime öğrendim. Devlete şefkatli bakmam da onun sayesinde. Bundan güzel ne olur? Bize insan lazım. Başka bir şey istemiyoruz. Ülkemiz hepimize yeter. Öz be öz Diyarbakırlıyım. Sayın müdürüm, 1923 Cumhuriyetin ilanına denk. Avustralya çölüne gelen suyun önünü kestiler. İnanmışım, devlet isteyince kuş bile uçmuyor. Sabaha karşı bir bayan sokakta geziyorsa başka ne örnek verilir?

Naci Sapan (DHA Güneydoğu Bölge Sorumlusu, 42)

Hayırlı bir ölüm

Güneydoğu sorununu nasıl çözeriz gibi çok uzun düşünmenin ve analizler yapmanın bir anlamı yok. Gaffar Okkan ve onun gibi düşünenlerin anlayışı, çözümü önümüze net bir şekilde koyan süzülmüş, saf, tertemiz bir mantık. Ölümü hayırlı bir ölüm oldu, giderken tüm Türkiye'ye büyük bir ders vererek gitti. O, Diyarbakır halkı ile filizlendirdiği, tüm ülkenin ihtiyacı olan barış, dostluk, kardeşlik, birlik, beraberlik tohumlarını ülkenin her köşesine ekti ve gitti. Bize düşen bu tohumları yeşertmek.

Adnan Öktüren (Diyarbakırspor Kulübü Başkanı, 43)

Rüşvetçi polisi temizledi

Kibar ve çağdaştı. Kadınlara önem verirdi. Törenlere eşleri kattı. Terörden kaynaklanan rantı bir kalemde sildi. Teröristi, hırsızı, namussuzu yakaladı. Hatır gönülle iş yapmadı. Yasalardan taviz vermedi. Bulaşan polislere geceyarısı işten el çektirdi. Rüşvetçi, tavizci polislerden Emniyeti temizledi. Geceyarısı kapısı çalınırdı. Mesela evini polise ucuza kiraya veren ev sahibi, para alamıyordu. Üstelik o polisten tehdit alıyordu. Gaffar Okkan o polisi görevden aldı. Ama savcıyla mahkemelik olan suçsuz polisi için de neler yapmadı ki... Devlet terbiyesi müthişti. Emniyet camiasına çok saygılıydı. Popülaritesine rağmen amirleriyle hep uyumlu oldu. İyi bir izlenimle ayrılmaları için, Diyarbakır'a vitrindekilerden kim geliyor, kim gidiyor bilgisini alırdı. Türkiye Kupası'nı, işadamlarını, spor adamlarını, medyayı getirdi. Kitlesellikle sporu buluşturdu. Uzaydan gelmedi. Yaptığı, olağan şeyler tüm Türkiye'ye, 'iyi bir Emniyet müdürü nasıl olmalı?' mesajını verdi. Çıtayı yükseltti. Bu çıtanın inmemesi lazım. Yoksa hepimiz altında kalırız.

Baloncu Mehmet Nallıoğlu (39)

Çocuğum ölseydi bu kadar üzülmezdim. Keşke oğlum ölseydi. Bir bakardım, tek başına gelmiş, bu pazardan alışveriş yapıyor.

Pazarcı Cevat Toprakçı (38)

Düşünebiliyor musunuz karşılıklı çay içtik

Hayatımızda ilk defa bir Emniyet müdürünün cep telefonunun numarasını verdiğine şahit olduk. ‘Başınız sıkışırsa arayın’ dedi. Her hafta bir semtte kahve toplantısı yapar, 'Derdinizi anlatın' derdi. Odasına gittiğimizde megoloman değildi, ‘Ceketinizi iliklemeyin, el etek öpmeyin’ derdi. Bir Emniyet müdürü de benmişim gibi oturduk, çay içtik karşılıklı. Öylesine ziyaretine gitmiştim. Düşünebiliyor musunuz?

Muharrem Erbey (Avukat- HADEP İl Yöneticisi, 28)

Teksas polisliğini önledi

Tüm Diyarbakır, Okkan'ı polislerin sevmediğini biliyor. Çünkü yasaya uymayan polisleri görevden aldı. Fısıltı gazetesi, 'Hizbullah öldürmedi' diyor. Ölümünden sonra Diyarbakırlılar'da ruhsal çöküntü başladı. Silopi HADEP yöneticilerinin kaybolmaları tesadüf değil. Elektrik, su parasını, kirayı ödemeyen polisten davacı olan çok sayıda müvekkilim var. Ama şimdi bazı müvekkillerim davalarını geri çekmek istiyorlar. Okkan, polisin Teksas'ta gibi davranmasını engelledi. Bu cinayet çözülürse, Susurluk'tan daha büyük bir organizasyon ortaya çıkacak.

Mehmet Albayrak (Karacadağ Kıraathanesi sahibi, 30)

Çay parasını öderdi

İçtiği çayların parasını verip gider. Halbuki beş polis gelir, içer, gider. Alın bu da çay parası demez. Emniyet teşkilatından, kahvenin önündeki polis noktasındaki polislerden memnun olup olmadığımızı bize sorardı. 'Bir haksızlığa uğradınız mı?' derdi. Otomobille geçerken camı açıp selam vermeden geçmezdi. Çamur içindeki çocuğu kucağına almadan geçmezdi. Bana verdiği cep telefonu numarasını hanımıma vermiştim. Bir durum olursa onu arasınlar diye. Katillerin bir an önce bulunmasını, adalet önünde hesap vermelerini istiyorum. Tantan'a güveniyoruz. Yeni gelen de onun gibi olsun istiyoruz. Makamında oturmasın.

Nedim Çelik (Cezaevi eski Müdürü - işadamı, 47)

Kendi ölümüze ağladık

Bu halk barış istiyor. Olaydan bir saat sonra Hizbullah'ın yaptığı söylendi. Arkasındaki güç kimdi? Bölge halkı onları iyi tanıdığı, provokasyonu bildiği için cenazeye katıldı ve bir oyunu bozdu. Biz 6 bin faili meçhul gördük. Cenazeye katılanların yüzde 90'ının çocukları öldürülmüştü. Ölüevindeki herkes kendi ölüsüne ağladı. Ölümünü duyduğum an 'Aha Güneydoğu gitti' dedim. Büyük bir ürküntü duydum. Huzur gelmişti. Acaba tekrar mı kaosa gidecektik? Bu olay, İstanbul'da yürüyen Çevik Kuvvet'in devamı. Tantan'ın politikasına karşı girişilen bir eylem. Bu filmi önce de seyrettik. Silopi'de iki HADEP'linin kaybedilmesi de bu olaylarla ilişkili. 'Kimlik sormayacaksınız, hakaret etmeyeceksiniz' derdi.

Pazarcı Salim Baba (40)

Kimliksiz dolaştım

Böyle bir şey görmemiştik. O geldi, dört yıla yakın bir zaman kimlik taşımadım. Bu bölgede, bu şehirde hem de!

Ayakkabı boyacısı Recep (12)

Başımı okşardı

Ayakkabısını boyadım. O zaman tanışmıştık. Bir baba biliyorduk, bilmeye devam edeceğiz. Çocukların başını okşayandan zarar gelir mi? Benim başımı okşardı. Şehitlik Karakolu'nun orada oturuyoruz. Eskiden oyun oynayamazdık. Çünkü polisler bırakmazdı. Gaffar Okkan geldi, izin verdi. Önlük, defter hediye etti.

Hicri İzgören (Emekli öğretmen-Şair, 52)

Önyargıları parçaladı

Diyarbakır, üst düzeyde olup da bu tip çalışan birini görmedi. Gaffar Bey'i bu yüzden bağrına bastı. Görevini yapan, böyle yapsın. O zaman bağrımıza basarız. Bu coğrafyanın insanı, daha ilk günde Hizbullah'ı işaret etti. Hizbullah'ın derin devlet kaynaklı olduğunu biliyor. Cahil zannettiğim annem bile 'Oğul gene işler başka yöne dönüyor, gene geliyorlar' dedi. Burada yaşayan herkes huzur, durulma ve yaraların sarılmasını istiyor. Cenazede ağlayan Diyarbakırlılar, kendilerine ağladılar aslında. HADEP, bir emniyet görevlisi için tabanını merasime gönderdi. Bu çok önemli. Çünkü 'Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur.'

ALİ UÇAK (Pazarcı, 27)

Tezgahımız sabaha kadar açıktı

Çok faydası oldu. Yurtseverdi. O geldiği için tezgahımız sabaha kadar açık oldu. Şimdi akşam 4.00'te kapatıyoruz. Polisle bizi aynı seviyeye bıraktı. Dün ehliyetimi aldım, 'tık' diye. Ondan önce bir sürü masraf vermek zorundaydık. O gelince Diyarbakır düzene girdi. O hırsızla, büyükle, çocukla konuştu. Onun zamanında çok şey değişti.

Fotoğraflar: Kutup DALGAKIRAN

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!