Teknokrata politikacı çelmesi

Güncelleme Tarihi:

Teknokrata politikacı çelmesi
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 29, 2001 00:00

Hürriyet yazarı Serdar Turgut'un baÅŸlattığı teknokrat hükümeti tartışması geçen hafta da sürdü. CumhurbaÅŸkanı ‘‘Demokratik ilkelerle baÄŸdaÅŸmayan hükümet modellerinin geçerliliÄŸi olamaz’’ dedi ama bu çıkış tartışmanın hızını kesmedi. Çünkü bu tip modellere Türkiye pek yabancı sayılmazdı. Model özellikle 12 Mart 1971 askeri muhtırasından sonra çok denendi, ama hep baÅŸarısız oldu. Süngülerin gölgesinde, görünüşte anayasal, partilerüstü, teknokratların çoÄŸunlukta olduÄŸu hükümetler kurulabiliyordu. Ama onları baÅŸarılı kılacak siyasi irade yoktu.Ara dönem hükümeti ya da teknokrat hükümeti, iki ÅŸekilde kurulabiliyor. Ya bir askeri darbe oluyor, parlamento ve partiler feshediliyor. Böylece zaten bir ‘‘teknokrat hükümeti’’ kurmaktan baÅŸka çare kalmıyor. Ä°kinci seçenekte ise, teknokrat hükümeti, en azından görünürde Anayasa'nın sınırlarını aÅŸmadan oluÅŸturulabiliyor. BaÅŸbakanın mutlaka bir TBMM üyesi olması gerekiyor. Ancak bakanlar parlamento dışından atanabiliyor. Önemli olan, böyle bir hükümetin TBMM'den güvenoyu alması.Türkiye tarihi, her iki tür hükümetlerle dolu. 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinden sonra parlamento ve Anayasa feshedildiÄŸinden, bu teknokrat hükümetleri kolayca kuruldu. Ama asıl ilginç olan, 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra kurulan teknokrat hükümetleri. Çünkü bu hükümetler yukarıda sözünü ettiÄŸimiz ikinci seçeneÄŸin iyi örnekleri.Ordu 12 Mart 1971'de bir muhtıra verdi. Parlamento fesh edilmedi, partiler kapatılmadı, Anayasa askıya alınmadı. Ama ‘‘koÅŸullar’’ çok deÄŸiÅŸmiÅŸti. Askerler bir teknokrat hükümeti istiyorlardı. EÄŸer böyle bir ‘‘tarafsız’’ baÅŸbakan Meclis içinden çıkar da güvenoyu alırsa, sorun kalmazdı. Bunun için tarafsız bir milletvekili aranmaya baÅŸlandı. Askerlerin gözü CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Nihat Erim'deydi. KuÅŸlar bunu parti baÅŸkanı Ä°smet Ä°nönü'ye de ulaÅŸtırdı. Ä°smet PaÅŸa, Erim'i yanına çağırarak partiden istifa edip baÅŸbakanlığa hazırlanmasını istedi. Ä°ki gün sonra Erim artık Bağımsız Kocaeli Milletvekili olarak anılmaya baÅŸlanmıştı. 26 Mart günü CHP'den istifa etti. Böylece artık ‘‘bağımsız baÅŸbakan’’ olan Erim ‘‘partiler üstü reform hükümeti’’ni kurdu.EN PARLAK HÃœKÃœMETAdalet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milli Güven Partisi'nin desteÄŸini alan Erim hükümetine AP 5, CHP 3, MGP'de 1 bakanla katıldı. Bu arada hükümette yer almaları için Dünya Bankası'nda çalışan eski plancılardan Atilla KaraosmanoÄŸlu ile NATO Genel Sekreterinin Birinci Yardımcısı Osman Olcay yurda çağırıldı. Bu hükümetin üzerinde en çok konuÅŸulan üyesi olan genç KaraosmanoÄŸlu, yurda gelir gelmez Devlet Bakanı ve BaÅŸbakan Yardımcısı olarak kabinedeki yerini aldı. En önemli görevlerden birini, yani ekonomiyi düzeltme iÅŸini üstlendi. Hükümetin 27 üyesinden 15'i parlamento dışındandı. Türkiye'nin ilk kadın bakanı Prof. Dr. Türkan Saylan da bunların içindeydi. Herkes, hükümetteki bu teknokratları övüyor, ‘‘Türkiye'ye hiç bu kadar kaliteli hükümet gelmedi’’ diyordu. Ama yine herkes biliyordu ki, eÄŸer süngülerin gölgesi olmasaydı, partiler böyle çabucak uzlaÅŸamazlar, partisinden istifa etmiÅŸ bir milletvekilini baÅŸbakan olarak atamak da CumhurbaÅŸkanı'nın aklına bile gelmezdi. Ä°tirazlar olmadı deÄŸil. Dönemin CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit, 12 Mart'ın ince ayar bir askeri darbe olduÄŸunu, Erim hükümetine yardım etmenin askeri darbeye destek anlamına geldiÄŸini açıkladı. Bu pürüze raÄŸmen hükümet Meclis'ten güvenoyu aldı. Hükümet, ‘‘Ya reform yaparız ya gideriz’’ diyerek büyük iddialarla yola çıktı.11'LERÄ°N Ä°SYANIFakat, güvenoyu almak, desteÄŸi garantilemek anlamına gelmiyordu. Tam tersine... Yeni hükümet, ilk günden itibaren özellikle parlamento içinden müthiÅŸ bir dirençle karşılaÅŸtı. Sırada bekleyen eÄŸitim, toprak, enerji, mali, idari ve hukuk reformları tek tek tökezlemeye baÅŸladı. Bugün Kemal DerviÅŸ'in başına gelenlerin benzeri Atilla KaraosmanoÄŸlu'nun da başına geldi. Özellikle Maliye Bakanı'nın direnciyle karşılaÅŸan KaraosmanoÄŸlu, mali reform yapamadı. Hükümet meclis içindeki kıskaca daha fazla dayanamadı ve Nihat Erim 26 Ekim 1971'de istifasını sundu. CumhurbaÅŸkanı Cevdet Sunay istifayı kabul etmedi, hükümet ikna edildi ve yola devam kararı alındı. Anayasal teknokrat hükümeti 3 Aralık 1971'e, yani 11'ler olayına kadar yönetimde kaldı. Aralarında Türkan Akyol, Atilla KaraosmanoÄŸlu, Mehmet ÖzgüneÅŸ, Selahattin BabüroÄŸlu, Osman Olcay'ın da yer aldığı 11 bakanın istifa gerekçesini Atilla Sav açıkladı:‘‘Yurdumuzun muhtaç olduÄŸu kalkınma hamlesini ve reformları Atatürkçü bir görüşle gerçekleÅŸtirmek amacıyla kurulan hükümette görev almıştık. Bu amaçları gerçekleÅŸtirme olanağı kalmadığı inancıyla görevlerimizden çekiliyoruz.’’SINIFTA KALDILARI. Erim hükümeti 3 Aralık'ta görevden ayrıldığında enflasyon felaket bir durumdaydı. Ä°ÅŸbaşına geldiklerinde yüzde 11'de seyreden enflasyon oranı dokuz ay içinde yüzde 23.3'e fırladı. Ardından II. Erim hükümeti kuruldu ve iktidarda altı ay kaldı. Ä°stifa ettiÄŸinde ekonomik tablo alt üst olmuÅŸtu.Üçüncü anayasal teknokrat hükümetinin BaÅŸbakanı Ferit Melen'in hükümet programında eÄŸitimle ilgili bölümünde, ‘‘İlkokulların sekiz yıla çıkarılması çalışmalarına devam edilecek’’ denilmekteydi. Haliyle programda yer alan hiçbir vaat yerine getirilemedi. Kontenjan Senatörü Naim Talu'nun hükümetindeki bakanlardan sadece ikisi Meclis dışındandı. Ama bağımsız baÅŸbakan, partiler üstü yönetim anlayışı gibi nedenlerle bu hükümet tipik bir ara rejim hükümetiydi. Kontenjan Senatörü Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak tarafından kurulan hükümetin ise tam 16 bakanı, TBMM dışındandı. Daha sonra politikada yıldızları parlayan bu bakanlar arasında Haluk Cillov, Turhan Esener, Erhan Işıl, Ä°lhan EvliyaoÄŸlu, Mehmet Gölhan gibi isimler de yer alıyordu.70'li yıllara damgasını vuran bütün bu hükümetler baÅŸarısız oldular. Atilla KaraosmanoÄŸlu Bana sen nereden geldin diye sordularTeknokrat hükümeti önerisi, problemlerin çözümünde faturayı baÅŸkalarına yazacak yollar aramaktır. Teknokratik hükümet meseleleri bilen insanların sorunları çözmesi anlamına geliyorsa bu eÄŸitime sahip insanlar TBMM'de de var. Önemli olan hükümete girecek insanların nasıl davranacağı ve onları yönetime getirenlerin davranışlarıdır. Davranışlarımızda deÄŸiÅŸiklik olmazsa bütün hükümetlerin alacağı sonuçlar aynı olur.Ben neden böyle bir tartışma çıktı anlamış deÄŸilim. Benim de içinde bulunduÄŸum hükümetin kuruluÅŸunda acilen gereken reformların yapılması söz konusuydu. Partilerin önerisiyle gelen bakanların dışındaki üyelere, taslak program okutulmuÅŸ ve programdaki reformları yapmaya istekli oldukları konusunda onay aldıktan sonra görev verilmiÅŸti. Fakat hükümet kurulduktan sonra önce TBMM hükümete destek konusunda şüphe ifade etmeye baÅŸladı. Mesela bir toplantıda ben konuÅŸurken, partili milletvekillerinden birisi -ki hükümette temsilcisi bulunan bir partinin üyesiydi- ‘‘Sen nereden geldin?’’ diye sormuÅŸtu. Ben de hükümetin meclisten kendi partisi dahil, güven oyu aldığını söyledim. Bir siyasi kadro, reform programına sahip çıkıp yurdun her tarafında bunu destekleyen toplantılar yapmaz da sadece hükümet, meclis ya da medya karşısında destekliyormuÅŸ gibi yaparsa reformların yapılması ve hükümetin baÅŸarılı olması olanaksızdır.Benim problemlerim şöyle baÅŸladı: Merkez Bankası ve DPT'nin başına getirmek istediÄŸim iki kiÅŸi için hükümetin ve partilerin desteÄŸini alamadım. Sıkı bir mali çizgi yürütmemiz gerektiÄŸi halde, BaÅŸbakan'ın ‘‘Benim arkadaşımdır, Maliye Bakanlığı'na getirdim’’ dediÄŸi Sait Naci Ergin, çeÅŸitli bakanlıklara bol miktarda ilave kadrolar dağıtmaya baÅŸladı. Bu içerden sabote etmek gibi bir ÅŸey. Daha önceki hükümetin karar verdiÄŸi KÄ°T'lerin üreteceÄŸi mal ve hizmetlerin fiyatlarıyla ilgili bir kararname vardı (bu mali dengeyi kurmak için gerekli bir düzenlemeydi); baÅŸlangıçta ulaÅŸtırma bakanı bunu uygulamaya razı olmadı ve fiyat düzenlemelerine TBMM üyeleri karşı çıktılar. Tarım bakanımız toprak reformuyla ilgili çalışmalara katılmak istemedi. Böyle olunca da dışardan güçlü görünen bu kadro gerekli reformları yapamadı. Dolayısıyla hedeflerini tüm halka anlatma imkanı olmayan teknokratların baÅŸarılı olma imkanı yoktur. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!