Güncelleme Tarihi:
Gürüz, “Çok sıkıcı günlerdi, geçmek, tükenmek bilmeyen günlerdi. Özgürlüğü, güneşi, gökyüzüne bakarak mavilikte kaybolmayı, eşimi ve oğlumu çok özledim. Dün gece (önceki gece) nasıl geçti, gerçek miydi rüya mıydı? Anlayamadığım kadar güzel geçti. Amerika’dan gelen oğluma ve can yoldaşı eşime saatlerce sarılıp hasret giderdim” dedi. Gürüz, Mahkeme Heyeti’ne söz verdiği gibi dün sabah duruşmaya gitti. Duruşma salonunda bu kez tutuksuz sanıklar bölümüne oturan Gürüz, kendisine “Geçmiş olsun” diyenlerle tek tek tokalaştı. Adliye koridorunda Hürriyet’in sorularını yanıtlayan Gürüz, şunları söyledi: “Cezaevinde yapılacak fazla bir şey yok. Çok kitap okudum, 30’a yakın kitap bitirdim. Çoğu İngilizce olmak üzere her türlü kitabı okudum. Şevket Kazan’ın ‘Refahyol Gerçeği - 28 Şubat’ kitabını okudum. Okuyunca ‘Ben, biz niye burdayız?’ diye kendime çok sordum. Kitapta her şey tüm açıklığıyla anlatılıyor. İslamiyette Hukukun Gelişimi, Dan Brown’un ‘Cehennem’ kitaplarını da okudum. Her gün 10 gazete alıyordum. Tüm gündemi yakından takip ediyordum. Çocukluğumdan başlayarak hatıralarımı yazdım. Yüzlerce sayfa, hergün yazdım. 4 makale kaleme aldım. Tüm bunları ilerleyen günlerde kitap haline getireceğim. Dünyanın her noktasından mektuplar aldım. Çok duygulandıran mektuplar, okurken ağladığım duygu dolu mektuplar aldım. Hepsini tek tek, bazılarını da birkaç kez okudum. Amerika Bilimler Akademisi üyelerinin hepsinden mektup aldım. Öğrencilerimden, dostlarımdan, tanımadıklarımdan destek mektupları geldi. Cezaevi müdüründen, sağlık personeline herkese bana katlandıkları ve nazımı çektikleri için şükranlarımı sunuyorum. Çok yardımcı oldular. Geçmek bilmeyen günlerim, onların yardımı ve sabrıyla geçti. Burada tek bir cümle söylüyorum. Tanrı Türk Devletine ve Türk Milletine zeval vermesin. En önemlisi de budur.”