Taciz aileyi de yaralıyor

Ünal, insanların zaaflarına yenik düşmesi nedeniyle tacizin her toplumda, tüm yaş gruplarında ve mevkilerde görülebileceğini belirtti. Tacizin, tehdit, şantaj, rüşvet, şiddet ya da benzer baskı unsurları kullanılarak yapılmadığı sürece kişilerin özel yaşantıları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Ünal, "Karşıdakinin rızası olmadan yapılıyor ve alışkanlık haline getiriliyorsa, bu da kötü bir ruh halinin göstergesidir" dedi.

Ünal, bir kişiyi (tacizci) olarak teşhir etmeden önce, bunun kanıtlanması ve olayın boyutlarının çok iyi irdelenmesi gerektiğini, aksi takdirde kamuoyu vicdanını yaralayacağını savundu. Ünal, "Taciz olaylarında, kişilerin yanı sıra aileleri, kurumları ve meslekleri de yara alıyor" dedi.

KARŞI CİNSE İLGİ YOKSA SORUN VAR

Prof. Dr. Ünal, kadın ya da erkek olsun, her yaştaki sağlıklı insanın karşı cinse ilgi duymasının biyolojik bir olay olduğunu belirterek, "Karşı cinse ilgi yoksa sorun var demektir. Cinsel yaklaşım, iki tarafın da rızası ile oluyorsa bu taciz olarak algılanamaz" dedi.

Bir senaryo hazırlanarak kişi cinsel yönden tahrik edilip, tacizdebulunmasına fırsat veriliyorsa bunun ahlaki değerlerle bağdaşmayacağını belirten Ünal, şunları kaydetti:

"Taciz, örtbas edilmemelidir. Ancak, bir kişi (tacizci) diye suçlanırken, taciz edilenin yaklaşımı da göz önünde tutulmalıdır. Taciz olayı irdelenirken, karşı tarafın sorumluluğunun olup olmadığı araştırılmalıdır. Ancak, bu da tacizde bulunan kişinin masum olduğunu göstermez, sadece kendisini savunmasını sağlayan hafifletici neden olur.

Kişi, hangi şartlarda olursa olsun, kendine hakim olmayı bilmelidir. Özellikle de toplumda göz önünde olan ve örnek alınması gereken kişilerse çok daha dikkatli davranmalıdırlar."

Ünal, taciz gibi yüz kızartıcı suçlarda kişilerin ve dolayısıyla tüm toplumun yara almaması için temkinli davranmanın doğru olacağını sözlerine ekledi.