Sürücüler kurallara inanmıyor

Güncelleme Tarihi:

Sürücüler kurallara inanmıyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 1998 00:00

Haberin Devamı

Bayram tatili bitti. Trafik canavarı yeterince kana doydu. Tempo, ‘‘Trafiği canavar haline getirmekte usta olan sürücülerimizin problemi ne?’’ sorusunun yanıtını uzmanına sordu. Türkiye'deki 11 trafik psikoloğundan biri olan Yeşim Yasak, Türk sürücülerini anlattı.

‘‘Türk sürücüsünün trafikle ilgili genel inançları neler?’’

Ülkemizde hem yayalar hem de sürücüler için trafik, ‘düzensizlik, kargaşa ve çaresizlik’ demek. Trafik kurallarıysa yorumlanabilen ve bazen uygulanmayabilecek bazı yasaklar.

‘‘Ya trafik canavarı benzetmesi?’’

Trafik canavarı, bir kampanya sonucu ortaya çıkmış bir deyim. Oldukça tutuldu, ancak bu slogan kimi anlatıyor hiç düşündünüz mü? Direksiyon başına geçince dişleri uzayan, içindeki tüm bastırılmış saldırganlık duyguları özgürleşen garip ve tehlikeli, dolayısıyla hiçbir sürücünün kendine yakıştırmadığı, ama varolan ütopik bir yaratık. Keşke öyle olsa; o zaman insanlar suçluluk duygusu ile kendilerini frenleyebilirdi, biz de kaza yapan sürücüleri hemen akıl hastanesine yollardık! Ancak trafik psikolojisi perspektifinden bakıldığında, durum Türk sürücüsü için oldukça farklı.

Türk sürücüsü, altyapı sorunları nedeniyle bazen trafik kurallarına uymadığı için hayatını kurtaran dolayısıyla da trafik kurallarına inanmadığı için ihlal eden bir ‘ihmalkar’dır. Ona trafik canavarı dersek bir etki elde edemeyiz. Çünkü insan doğasında kötüyü kendine yakıştırma içgüdüsü yoktur.

‘‘Sürücülerin kaza yapma nedenleri neler?

Trafik psikolojisinde kazalara iki tür davranışın neden olduğunu söylüyoruz: Trafik kurallarını ihlal davranışları ve abartılmış kendine güvenden kaynaklanan davranışlar. Bu iki gruptaki sürücüler daha çok kaza yapıyorlar. Çünkü bunun temelinde ‘Tehlikeli bir durumla baş edebilirim. Sürücülük becerilerim buna yeterli. Hem bana bir şey olmaz’ düşüncesi yatıyor. Biz buna, kontrol duygusundaki illüzyon diyoruz. Elbette abartılmış bir kendine güven ve fazlaca bir risk alma isteği söz konusu.

‘‘Trafikte Psikoteknik Değerlendirme’’ nedir?

Trafik psikolojisinin en önemli uygulama alanıdır. Sürücülerin güvenli araç kullanmalarını sağlayan algı, dikkat, hafıza gibi zihinsel , göz-el-ayak koordinasyonu gibi yeteneklerin risk alma, saldırganlık, sorumluluk gibi alışkanlık ve kişilik özelliklerinin ölçülmesiyle kişinin sürücülük yetkinliklerinin düzeyi hakkında bir sonuca varılması sürecidir. Kişilere sürücülük için gereken yetenek, beceri, kişilik özellikleri ve güvenlik bilinci kazandırmak üzere uygun Sürücü Davranışı Geliştirme Programları'na yönlendirilmesini sağlar. Bunun örnekleri Avusturya, Almanya, İspanya, İtalya ve İsviçre'de var.

‘‘Buna psikiyatrik bir muayene denebilir mi?’’

Hayır. Çünkü trafik kurallarını ihlal etmek, kaza yapmak, alkollü araç kullanmak her zaman bir ruh hastalığı değildir. Psikoteknik değerlendirme, sürücüleri zeka düzeylerine göre sınıflandırmak amacıyla kullanılan bir ‘zeka testi’ de değildir. Sürücülere ‘aptal-deli-canavar-ruh hastası’ gibi bir takım etiketler vermez. Amaç, güvenilir sürücüler yaratmaktır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!