Süperman olmak hayal değil

Güncelleme Tarihi:

Süperman olmak hayal değil
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2006 00:00

150 yaşına kadar, üstelik sağlıklı ve mutlu bir şekilde yaşamak ister misiniz? Bilimsel ve teknolojik gelişim insanlığı bu yöne doğru hızla ilerletiyor. Hastalıklar giderek tarihe karışıyor. Tasarlanmış, genetik özellikleri hesaplanarak dünyaya getirilen bebekler var artık. Hafıza çipleri, kesin başarıyı garantileyen ilaçlar ise yakın gelecekte hizmetinizde. Kulağa hoş geliyor değil mi? Ancak işin bir de diğer boyutu var...

Yaşlanma sürecinin radikal biçimde yavaşlatıldığı bir dönemin içindeyiz. 60 yaşında olup da, 30’larında gösterenlerin sayısı hayli fazla... En uzun yaşam rekorları sürekli olarak kırılıyor, şimdiden 120 yaşına kadar yaşayabilen insanlar var.

Hastalıklar giderek tarihe karışıyor. Tasarlanmış, genetik özellikleri hesaplanarak dünyaya getirilen bebekler var artık. Bilimsel ve teknolojik gelişimlerin insanı ne noktaya taşıyacağına illişkin öngörüler şimdiden bilimkurgunun artık çok ötesine geçti bile.

GENETİK ETİĞİTARTIŞILIYOR

Dünya Ekonomik Forumu, "insanlığın biyolojik olarak geleceği" konusunu geçtiğimiz ocak ayında gündemine aldı. ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF) ile İngiltere Bilim ve Teknoloji Bakanlığı yaşam süresinin uzatılması konusunda ortak çalışmalar yürütüyorlar. Yazar Joel Garreau, "Radikal Evrim" adlı yeni kitabında, "yüzbinlerce yıldan beri geliştirdiğimiz teknolojiler dışa dönük ve çevremizi iyileştirmeye yönelikti, şimdi ise geliştirdiğimiz teknolojileri kendi beyinsel faaliyetlerimizi güçlendirmek, metabolizmamızı, kişiliğimizi geliştirmek, çocuklarımızı daha sağlıklı kılmak için kullanıyoruz" derken önemli bir konuya dikkat çekiyor.

Tabii, Garreau bu konuyu gündeme getiren ilk kişi değil. 2002 yılı sonlarında ABD Ulusal Bilim Vakfı bünyesinde oluşturulan bir çalışma grubu, bilimsel ve teknolojik devrim sonucu insanların davranış ve yeteneklerinde inanılmaz değişimler yaşanacağı öngörüsünde bulunmuştu. Bir yıl sonra ABD Başkanı George Bush’a bağlı Bioetik Konseyi, kök hücre ve klonlama uygulamalarının normal insan fonksiyonlarını geliştirmek amacıyla çok yakın bir gelecekte de kullanılmasının önerilmesini tartışmaya açtı. Konsey, genetik mühendislikten insan uzuvlarının yerine yenilerinin konulmasına kadar 5 uzmanlık alanı belirledi. Burada belki de en dikkat çekici husus, tüm bunların tedavi ya da terapinin ötesinde, sağlıklı insanların beden ve beyinlerinde de kullanılmaya açık olması.

Hastalık tedavisinde kullanılması amacıyla üretilen ilaçların, artık günlük yaşamda sağlıklı insanlar tarafından da kullanıldığını hepimiz biliyoruz. Amerikan üniversitelerinde öğrencilerin yüzde 10’unun Ritalin ve benzeri uyarıcı ilaçlar kullandığı birçok raporda yer alıyor.

Viagra, hemen hemen bütün ülkelerde yaygın şekilde kullanılıyor. Yine aynı şekilde estetik cerrahi de daha önce hiç olmadığı kadar popüler ve toplum tarafından kabul edilebilir hale geldi.

BİLİŞSEL GÜCÜ ARTIRAN 40 İLAÇ

Tüm bunların hepsi, ilk ortaya çıktıklarında, belirli rahatsızlıkları ya da fonksiyon bozuklukları olan hastalar tarafından kullanılıyorken bugün herkesin kullanımına sunulmuş durumda. Üreme ile ilgili teknolojilerin gösterdiği gelişim sonucu, bugün genetik mühendisliği, ideal aileyi oluşturmak için ısmarlama embriyo bile yapıyor.

Günümüzde bilişsel gücü artırıcı 40 yeni ilaç, geliştirim aşamasında. Bu ilaçlar dikkatı artırıcı, hafızayı güçlendirici, karar verme ve planlama süreçlerini hızlandırıcı ilaçlar. Tabii tüm bunlar geriatri diye tanımladığımız yaşlılık bilimine ilgiyi de o oranda artırıyor. Retina naklinden felçli hastalara, iletişim aygıtlarına hatta hafıza protezlerine kadar birçok alanda yeni ve farklı ilerlemeler kaydediliyor.

İNSAN OLMANIN ANLAMI NE

Şöyle bir hayal turu yapalım. Yıl 2026 ve 17 yaşındaki kızınız yüksek öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi’nde yapmaya karar veriyor. Ancak dersleri o kadar da iyi değil, çok çalışmasına karşın gerekli notları tutturmakta zorlanıyor. O dönemin yeni teknolojisi ile üretilen hafızayı güçlendirici, konsantrasyonu artırıcı ilaçlardan kullanmasına izin vermeniz için size yalvarıyor. Yaşıtlarının hepsinin o ilaçtan aldığını ve o ilacı kullanmamakla istikbalini tehlikeye attığınızı söylüyor. Ne yapardınız?

İnsanı süper güç haline getiren teknolojiler geliştikçe çelişkiler yumağı da giderek artıyor.

Kullanılan ilaçlar gerçekten güvenli mi? Bu konuda yasal bir düzenlemenin yapılması gerekiyor mu? Teknolojinin ve bilimsel gelişmenin bu tür nimetlerinden yararlananlar ile yararlanmayanlar arasında oluşturacağı bu "güç uçurumu" ne tür sonuçlar doğuracak?

Kimi bilim insanlarına göre toplumlar şimdiden bu tür baskılar altındalar.

İnsanlığın hızla yöneldiği bu yol aynı zamanda yepyeni bir soruyu da ortaya atıyor: İnsan olmamızın anlamı kalacak mı kalmayacak mı?

Eğer kızınız yuttuğu haplar sayesinde Boğaziçi’nde okuyorsa, muhtemelen son derece temel bir insani deneyimi yaşamamış oluyor: Başarı için çaba gösterme ve yenilgilerle mücadele etmeyi öğrenmeyi. Eğer bilgiyi bir hafıza çipine yüklemek bu kadar basit ise o zaman niye öğrenmek için çabalayalım ki? Eğer yaşam ağrısız ve acısız geçiyorsa o zaman mutluluk hakkında bir fikriniz olabilir mi?

HIV 15 YILDA, SARS 31 GÜNDE ÇÖZÜLDÜ

ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF), insanı daha da güçlü kılan teknolojileri topluca, nano-bio-info-cogno diye tanımlıyor. Yani, nanoteknoloji, bioteknoloji, IT ve bilişsel bilim. Özellikle bilgisayar teknolojilerindeki hızlı gelişim, diğer teknolojileri de bir anda tetikledi. 1990’larda tek bir DNA dizininin yapısını öğrenmek uzun bir süre alırken, 2000’lere gelindiğinde ilerlemeler bir anda büyük hız kazandı. HIV genomunun yapısını keşfetmek 15 yıl sürdü, SARS, 31 günde bulundu. ABD’de nanoteknoloji üzerine alınan patent sayısı her iki yılda bir, iki misli artış gösteriyor.

Massachusetts’te çalışmalar yapan fütürist Ray Kurzweil’e göre, bir dönem gelecek ve insan yaşamı müthiş bir dönüşüm geçirecek: Bir insanın beyninden diğerine düşünce iletişimine izin veren beyin implantasyonu, yeni gelen bir bilgiyi doğrudan beyne yükleyen hafıza çipleri, bedeninizdeki tüm hücrelerin genetik olarak yeniden düzenlenmesi, bedenin uzuvlarının talebe göre yenilenmesi ve diğerleri... Hastalıkları sona erdirebilecek, ağrı ve acıyı yok edecek, güzellik, atletizm ve beyin gücü açısından insanı üstün düzeye çıkaracak hatta yaşlanmayı bile alt edebilecek bir güç bu. ABD’li bilimadamı James Hughes’e göre, nasıl biz tarih öncesi dönemlerdeki atalarımızın yaşamlarına acıyarak bakıyorsak, büyük büyük torunlarımız da bizim yaşamlarımıza öyle acıyarak bakacak. Ancak "iyi", daima sübjektif bir sözcük olmuştur. 100 yıl sonra torunlarımızın çocuklarının genetik mühendisliği ile yeniden dizayn edilmiş geleceği, kafalarınızda kaygılar da yaratıyor olabilir. Bu konuda yalnız değilsiniz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!