Suikastta büyük yalan

Güncelleme Tarihi:

Suikastta büyük yalan
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 1999 00:00

Haberin Devamı

Turgut Özal'a yapılan suikastla ilgili korkunç bir gerçek ortaya çıktı. Kartal Demirağ'ın 2 el ateş ederek suikast girişiminde bulunduğu Özal'ın seken kurşundan parmağından yaralandığı biliniyordu. Oysa Turgut Özal, yere eğildiği sırada cam parçalarından elini keserek yaralanmış.

Özal dönemi hiç kuşkusuz Türkiye'nin en ilginç yıllarını kapsar. Bu dönemin bilinenleri kadar bilinmeyenleri de çoktur.

Araştırmacılar bu dönemin labirentlerine dalsalar inanılmayacak kadar ilginç olayları su yüzüne çıkarırlar.

O dönemde Özal anlayışının Türkiye'ye neler kazandırdığı ve bu kazanımların nelere mal olduğu da böylece ortaya çıkar.

Bunun en çarpıcı örneklerinden birini yıllarca Milliyet'te birlikte çalıştığım, mesleğin acı tatlı birçok yanını birlikte yaşadığım gazeteci Orhan Tokatlı'nın yeni çıkan ‘‘Kırmızı Plakalar’’ adlı kitabında hayretler içinde okudum.

PUAN TOPLAMAK İÇİN

Türkiye'nin Özal'lı yıllarının anlatıldığı kitapta pek çok çarpıcı olay anlatılıyor. Ama bunlardan Özal suikastıyla ilgili olanı bugüne kadar hiç bilinmeyen tarihi bir gerçeği açığa çıkarıyor.

Usta gazeteci Orhan Tokatlı kitabında Özal mantığının böyle bir olayı bile puan kazanma uğruna nasıl saptırdığını, Türk ve dünya kamuoyunu nasıl aldattığını belgeliyor.

SUİKASTIN PERDE ARKASI

İbret verici bu olayı Tokatlı'nın kaleminden okuyalım:

‘‘Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, doğrusu ve yanlışıyla iz bırakabilen başlıca kilometre taşlarından biridir ‘Turgut Özal vakası'. Kimine göre tümüyle ‘kötü', kimilerine göre ise 1940'lardan sonra ortaya çıkabilmiş ‘en büyük yenilik girişimcisi' olan Turgut Özal'ın da, dalgaları propaganda olan hayali bir denizde yelken açtığı görülüyor. Örneğin, uğradığı suikastın önemli bazı ayrıntıları gibi...

Özal'ın lideri bulunduğu ANAP Büyük Kongresi, 18 Haziran 1988 tarihinde Ankara'da toplanıyor. Başbakan Özal kürsüde yaptıklarını sıralayıp, yapacaklarının müjdesini verirken karşısındaki gazeteci kalabalığı arasından iki el ateş ediliyor. Başbakan'a ateş açan ise Kartal Demirağ adında eski bir MHP militanı.

ÖZAL: NEFES ALAMIYORUM

Başbakan silah sesiyle birlikte sinip kürsünün arkasına çömeliyor. Eşi Semra Özal ve korumaları dahil yakınında bulunanlar, korumak için çömelmiş olan Özal'ın üstüne abanıyor, üstüne yatıp adeta siper oluyorlar.

Özal üstüne abanan ağırlığın altında ‘Nefes alamıyorum. Üstümden kalkın' diye bağırıyor ama, uzunca bir süre kimseye derdini anlatamıyor.’’

SALONDA ÖZAL’A ALKIŞ

Hepimizin bugün gibi anımsadığı o olayda seken kurşun Özal'ın sağ elinin başparmağını parçalıyor.

Özal hemen içeri alınıyor ve eli sarıldıktan sonra yeniden kürsüye gelerek ‘‘Allah'ın verdiği canı Allah'tan başka kimsenin alamayacağı’’nı söylüyor ve büyük alkış alıyor.

Ama geçek bu mu?

Özal gerçekten seken kurşunla mı yaralanmış. Orhan Tokatlı bu olayda Türk ve dünya kamuoyunun aldatıldığını anlatıyor.

Okumaya devam edelim:

‘‘Televizyonlar gün boyunca kurşunlardan birinin mikrofondan sekerek Özal'ın sağ elinin başparmağını yaraladığı haberini yayıyor. Dünya televizyonları da aynı savı tekrarlıyor. Ertesi gün çıkan gazeteler ayrıntı olarak Özal'ın sarılı parmağının fotoğrafını yayınlıyorlar. Bazı gazeteler savaşlarda yaralananlar için kullanılan deyimle Özal için ‘‘Gazi Başbakan’’ deyimini kullanıyorlar.

BÜYÜK ALDATMACA

Gazetelerin yazdığına göre parmağından akan kan, kürsünün ardında göl oluyor, üstü başı kana bulanıyor.

Oysa ‘‘tasvir’’ edildiği gibi kan akışı da yok.

Bütün dünya gibi hepimiz ‘resmi açıklamaya' kanarak başbakanımızın kurşun yarası aldığına inandık. Onu ‘kahraman' mevkiine çıkararak ‘‘gazilik’’ unvanını yadsımamız, resmi açıklamaya inancımızı sarsmadı.

ÖZAL'IN SANAL TARİHİ

Ancak, aradan yıllar geçtikten sonra Özal'ın en yakınlarından birinin anlattıklarını dinleyince, bütün dünyayla birlikte aldatılmış olmanın derin kederini yaşadık.

Kitabın yayına hazırlandığı sırada ANAP'ın kuruluş aşamasından itibaren Özal'ın en yakın adamlarından, sırdaşı, ANAP Genel Başkan Yardımcılarından, eski Ankara Belediye Başkanlarından Mehmet Altınsoy'la yemekte bir araya geldik. Altınsoy'un anlattıkları ‘sanal tarihi' altüst ediyor.’’

Ağır yaralı izlenimi vermek için kolu askıya alınmış

Orhan Tokatlı, olayın sonunu şöyle bağlıyor:

‘‘Ama bununla da kalınmıyor. Yaranın ciddiyetinin herkesçe görülüp kabullenilmesi için, cam çiziğinin sarılmasıyla da yetinilmiyor. Ağır yara havası verilmek için Özal'ın kolu askıya alınıyor.

Başbakan günlerce askıya alınmış koluyla halkın önüne çıkıyor. Kalabalıklar onu ‘Gazi Başbakan' diye bağırarak alkışlıyor.

LİDERLERDEN GEÇMİŞ OLSUN TELGRAFLARI

Yalnız Türk kamuoyu değil, bütün dünya başbakanın kurşun yarası aldığını sanıyor. Dünya liderleri telgraf ve telefonla geçmiş olsun dileğinde bulunurken, kurşun yarasının hafif olması nedeniyle teselli bulduklarını bildiriyorlar.’’

Gazeteci dostum Orhan Tokatlı yılların deneyimi ve ustalığıyla bu ve bunun gibi bu ülkenin insanlarının bilmesi gereken gerçekleri ‘‘Kırmızı Plakalar’’ adlı kitabında yazıyor.

Karanlıkta kalan pek çok konu bu kitapta usta bir gazetecinin kaleminden aydınlığa kavuşuyor.

Günlerce sarılı parmakla dolaştı

Yer Ankara, tarih 18 Haziran 1988... Anavatan Partisi Büyük Kongresi toplanmış. Turgut Özal, Genel Başkan ve Başbakan... Tıklım tıklım salon, Özal'ın konuşmasını dinliyor. Konuşma 2 el silah sesisiyle kesiliyor. Özal bir anda kürsünün arkasında kayboluyor. Silan sesleri birbirine karışıyor. Suikastçı Kartal Demirağ yaralı olarak yakalanıyor. Seken kurşunla elinden vurulduğu açıklanan Özal'a ilk müdahaleyi doktoru Cengiz Arslan yapıyor. ANAP'lı milletvekili Dr. Mustafa Kalemli de Özal'la ve diğer yaralılarla yakından ilgileniyor. Kurşun yaralanması ise yıllar sonra bir ‘‘yalan’’ olarak ortaya çıkıyor.

Tüm dünyayı aldattılar

O dönemde Özal'ın çok yakınında olan Mehmet Altınsoy, bugüne kadar Türk ve dünya kamuoyu tarafından bilinmeyen gerçeği Tokatlı'ya şöyle açıklıyor:

‘‘Sayın Özal kurşunla yaralanmadı. Telaşla üstüne abananlar, kürsüdeki su bardağını düşürüp kırılmasına neden oldular. Özal üstüne yığılanların altından çıkmak için çırpınırken, parmağı cam kırığına geliyor ve yaralanıyor. Kartal Demirağ, kurşunlarını boşaltmaya başladığı anda Erkal Zenger ‘Yere yatın' diye bağırdı. Salondakiler bu sese uyarak sandalyeler arasına uzandılar. Sesler kesildikten sonra, yakınları ve korumalarla birlikte ben de kürsüye koştum.

Özal'ın üstüne yatanların altında bağırdığına şahit oldum. Üstüne yatanları kaldırdık. Elinin kanadığını gördük. Kontrol ettiğimizde bunun kurşun yarası olmadığını, kanamaya yere düşüp kırılan su bardağı kırıklarının sebep olduğunu belirledik.

Kanamanın nedenini kongreye açıklamaya hazırlandığımız sırada, partinin propaganda işleriyle uğraşan Erkal Zenger araya girdi. Parmağının hemen sarılmasını ve kurşun yarası olarak açıklanmasını istedi. Bunun iyi bir propaganda olacağını söyleyince Özal dahil, hiçbirimiz sesimizi çıkarmadık. Cam kesiği kurşun yarası olarak açıklandı.’’



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!