Stüdyodan çıkıp kapışıyor ve dağılıyor yarım saat sonra stüdyoda yine bir arada

Güncelleme Tarihi:

Stüdyodan çıkıp kapışıyor ve dağılıyor yarım saat sonra stüdyoda yine bir arada
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2002 23:13

Mazhar, Fuat, Özkan bugünlerde epeyce asabi. Mazeretleri var çünkü. Universal'la yeni bir plak anlaşması imzaladılar. Üstelik en geç Mart ayında kayıtları firmaya teslim edeceklerine dair söz verdiler. İşte bu asabi durumun ortasında, İş Sanat'ta Orion Senfoni Orkestrası ile verecekleri 30.Yıl Konseri'ni konuşmak için MFÖ'nün peşine düştük.

10 günlük takibin sonucunda, fotoğraf çekimi sırasında yakaladık. 20 dakikada 30 yılı konuşmayı denedik. İsterseniz parodi niyetine de okuyabilirsiniz. Serhan YEDİG

MFÖ hangi tarih ve olayı milat kabul ediyor?

- Fuat:
Mazhar'la 1966'da tanıştık. Bence MFÖ'nün miladı Özkan'ın bize katıldığı 1970 yılıdır.

- Mazhar: Hayır, hayır. Bence 1984, yani 'Diday Diday Day'ın yayımlanması. Bir gecede hayatımız değişti. Telefonlar susmak bilmiyordu. Hiç unutmuyorum, Fuat'ın evinde yaşıyoruz, mutfakta geçiyor hayat. Telefonlar çalıyordu sürekli. 'Ananı, avradını... ne oluyoruz yahu' demiştik. Eurovision'u küçümsüyorduk; ama bir gecede sesimizi Türkiye'ye duyurdu. Bence milat budur.

- Özkan: Bence milat 'Ele Güne Karşı' albümüdür.

Kaygısızlar'dan ayrılıp grubunuzu kurarken çıkış noktanız neydi; o günün müzik ortamında neye karşıydınız, neler size yakın geliyordu?

- Mazhar:
Cover parça, yani başkalarının şarkısını çalıp söylemek istemiyorduk. Kendi müziğimizi yapmak istedik.

- Fuat: Çok doğru. Aynı şeylerden zevk alıyorduk. Kendi şarkılarımızı söylemek istiyorduk.

- Özkan: Yıllar sonra 'Ele Güne Karşı Yapayalnız' albümünde bile sorun olmuştu bu konu. Kendi şarkılarımızı albüme koymak için prodüktörü ikna etmeye çalıştık. Türkçe söylediğimiz halde, siz Batı tarzı müzik yapıyorsunuz, dediler...

- Mazhar:Şimdi bu arkeolojik konuşmaları bırakalım... Bu konuyu geçelim. Utanmasam Kaygısızlar'ı çoktan unuttuğumu söyleyeceğim. Siz hatırlatmasanız hatırlayamazdım.

TÜM AYNALARI KIRMIŞTIK

Şöhret sonrasında yaşadığınız ilk gerilim ya da başka bir sebepten cinnet geçirip 'lanet olsun' dediğiniz an?

- Mazhar:
Egemen Bostancı'yla çalışırken böyle bir cinnet yaşanmıştı. Şan Tiyatrosu'nda ilk roller küçüktü. Kuliste yerimiz tuvaletin yanındaki odaydı. Aradan yıllar geçti ve bir gün assolist odasına ulaştık. Rock grubu olmamızdan gelen enerjiyle odadaki tüm aynaları kırdık. Odayı yıktık resmen. Çok içkiliydik, yaptığımızı hatırlamıyoruz... (Gülüyor) Egemen Bostancı'ya söylemişler. Canları sağolsun, demiş. Bizden çok para kazanmıştı.

- Fuat: Vallahi aslında nedeni öfke değildi. Nereden başladık, nereye geldik, sonunda assolist odasına da ulaştık... Ayna...

- Özkan: (Sözünü keserek) Öyleyse aynaları da kıralım, dedik. 'Söyletmen aynalar' misali. Asabi olduk yani. Mazeretimiz vardı...

Mazeret ve asabiyetler ne zaman azalıyor?

- Özkan:
Aziz Allah... (O sırada dışarıdan gelen ezan sesini kastederek)

- Fuat: Şarkıların ilk ortaya çıktığı anlarda.

- Mazhar: Evet şarkının bittiği an keyiflidir. Bir de turneler sırasında iyi otellerde kalmak, limuzinler filan güzel. Güzeldir yani...

- Özkan: Yani bu öyle bir grup ki 'Ele Güne Karşı Yapayalnız'ı dol-du-rurken (vurguluyor) grup stüdyodan çıkıyor, birbiriyle kapışıyor ve dağılıyor. Bitiyor yani MFÖ. Ama yarım saat sonra stüdyoda. Yine bir arada. İşte böyle bir grup MFÖ.

1995'te Tempo dergisine Mazhar Alanson şunları söylemiş: 'Farz edin ki biz kavga edip ayrıldık, önümüze öyle bir kontrat geliyor ki, can-ciğer kuzu sarması oluyoruz. Kontrattaki rakamı görünce derhal birbirimize sarılıyoruz.' Büyük kavgalardan sonra sizi bir araya getiren sadece bol sıfırlı kontratlar mıdır, yoksa dostluk, ortak geçmişi paylaşma duygusu mu?

- Mazhar:
Evet, espri olarak öyle söylemiştim ama ölene kadar beraberiz.

- Fuat: Sağlığımız yerinde olduğu sürece grup bir arada olacak.

EN DELİ KİM?

Dinleyiciler çoğunlukla MFÖ'nün 'delisi'nin Mazhar Alanson olduğunu sanır. Fakat tüm röportajlarda, aranızdaki en çılgın şahsiyet sorulduğunda Fuat Güner'i işaret ediyorsunuz. Nedir çılgınlığı, unutamadığınız ne yaptı mesela?

- Mazhar:
Yok artık, bunu söyleyemeyiz.

Neden müstehcen bir şeyler mi var, yoksa mahremiyete mi giriyor?

- Mazhar:
Müstehcen ya da mahrem değil, katiyen. Fuat Arnavuttur. Dedesi piştovludur. Falan, filan... Yani...

- Fuat: (Sözünü keserek) Kendi aramızdaki espriler bunlar. Espri sadece.

- Mazhar: Evet espri. Yoksa herkes bir köşeden bir delilik yapar. Aramızda 'en deli' diye bir şey yok.

- Özkan: Sırayla yapıyoruz. Herkes kendine göre bir delilik yapıyor işte.

30 yıllık serüven kişiliklerinizi nasıl etkiledi; tevekkül sahibi mi oldunuz yoksa üç kişi bir araya gelmekten bile nefret eder hale mi geldiniz?

- Özkan:
Hepsini yaşadık.

- Fuat: Evet, hepsini yaşadık ve tüm sorunları çözdük.

- Mazhar: Kim çözdü? Biz çözmedik, kendiliğinden çözüldü.

- Fuat: Biz de gayret ettik çözülmesi için.

- Özkan: Ne mutlu MFÖ'ye. İyi ki beraberiz. Bu kadar farklı şahsiyette insanların beraberliği olmuş. Bunu da korumak gerek.

- Mazhar: Evet 'iyi ki...' diyoruz... İşte böylece röportajın başlığı da çıktı...
30. YIL SÜRPRİZİ

Grubun şarkı üretim sürecinde değişiklik oldu mu?

- Mazhar:
30 yılda beste üretim süreci pek değişmedi. Yine aynı yavaşlıkta, aynı titizlikte gidiyor her şey. Sitemi belli değil. Ne gelir, ne gider, ne çıkar, belli değil.

- Özkan: Şimdi yeni albüme gireceğiz. Ne olacağını kendimiz de bilmiyoruz.

- Mazhar: O heyecan var yani, çok beklediğimiz için vuslat da iyi olacak inşallah.

Özkan Uğur'un 30. yılda bir sürpriz yapıp bestelerini ortaya sermesi bekleniyor mu?

-Özkan:
Var, elimde birkaç melodi var, sözleri eksik. Mazhar tamamlayacak inşallah...

- Mazhar: Keratanın elinde şarkı var tabii. Ben solo albüm yaptım, Fuat solo albüm yaptı, onu bekliyoruz.

- Özkan: Tabii bazı parçaları MFÖ'nün albümünden sonra kaydedeceğim solo albümde kullanacağım.

- Mazhar: Hımmm, hımmm! Haso parçaları kendime saklıyorum, diyorsun. Öyle mi?

- Özkan: Evet, öyle diyorum! (Gülüyor)

Yeni albüm ne zaman piyasaya çıkacak?

- Mazhar:
Universal ile yaptığımız anlaşmaya göre kayıtları Mart ayında teslim edeceğiz. Mayısta çıkacak.

- Fuat: (Kahkahalar) Bu sefer kaçış yok.

HARBİ KAVGALAR

Küçük tartışmaları saymazsak, bugüne kadar kaç kez çok ciddi biçimde ayrılığın eşiğinden döndünüz?

- Mazhar:
Sayısız kereler.

- Mazhar: Vallahi ben Paris'i hatırlıyorum. 'M.V.A.B.'yi kaydediyorduk. Gittiğime, gideceğime pişman oldum. Orada birbirimize küstük.

- Özkan: Albümün adına uydu durum. Hepimiz asabileştik. Harbi kavga ettik. Grup gerçekten ayrılma noktasına geldi.

- Özkan: Paris'te birbirimize çok kırıldık.

- Mazhar: Fay hattı kırıldı. Yedi büyüklüğünde bir deprem oldu. Onun dışındakiler 3.2 filan şiddetinde Los Angeles depremidir. 'M.A.V.B' hakikaten önemli bir kırılmadır.

Kırılan fayı kim, nasıl yapıştırdı? Bu olaydan sonra asla yapmayacağınız şeyler listesi çıkardınız mı?

- Özkan:
Kendiliğinden yapıştı.

- Mazhar: Vallahi hayat yapıştırdı kırıkları. Hayatın dikenli yolları.

MFÖ konseri 30 Kasım Cumartesi, Saat: 19.30'da İstanbul İş Kuleleri, İş Sanat Konser Salonu'nda.

Ölsek de gam yemeyiz dedikleri hayalleri

- Mazhar:
Kişisel hayalim, paraşütle atlamak. Kapadokya'da balonla uçtuk, ama paraşütle hiç atlamadım.

- Fuat: Benim hayalim dünyaya açılmak. Biraz tembeliz, olacak inşallah.

- Özkan: Aslında Diday Diday Day zamanında bunu denemiştik. Albümün bir yüzü Türkçe, diğeri İngilizceydi.

- Mazhar: Şu anda bizim Avrupa'ya çıkmak gibi bir niyetimiz yok. Biz lig maçlarına hazırlanıyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!