Sonu da iyi olsun...

Güncelleme Tarihi:

Sonu da iyi olsun...
Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2001 00:00

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller olumlu bir girişim başlattı... Önce Başbakan Bülent Ecevit'i ziyaret etti. Ardından tek tek öteki parti genel başkanlarıyla görüşerek ‘‘Siyasi Partiler Yasası ile seçim yasalarında değişiklik yapılmasını’’ önerdi ve DYP olarak bir ortak zeminde buluşulması için ellerinden geleni yapma vaadinde bulundu.Konunun özüne değinmeden önce belirtelim... Bizim siyasi yaşamımızın siyasi ahlaka en aykırı uygulamalarından biri, seçim yasalarını ve Siyasi Partiler Yasası'nı tam da seçime beş kala kendi işine gelen şekilde değiştirmektir. Bunu 1950 öncesinde CHP başlatmış, sonraki yıllar boyunca da maalesef her iktidar aynı kusuru işlemiştir.Şimdi DYP işte bu yanlışı düzeltmek istiyormuş gibi görünüyor. Doğrusu şansı da var. Çünkü bugünkü hükümet de programında bu aynı şeyi vaat etmişti. Sayın Çiller'in liderlere önerdiği temel ilkelerden basına yansıyanlara bakınca genelde ‘‘iyileştirici’’ adımlar atılacağı söylenebilir.Dahası... Önerilen ilkelerin önemli bir kısmı geçenlerde ANAP'lı Işın Çelebi ile bazıları bağımsız, diğerleri çeşitli partilere mensup 20'yi aşkın milletvekilinin aynı amaçla verdikleri yasa önerileri ile de uyumlu görünüyor. O nedenle bu önerilerle partilerinki bir Uzlaşma Komisyonu'nda ele alınırsa, sorun gürültüsüz patırtısız ve en iyi şekilde çözülebilir.Biz tek tek ele alınca bir yazıya sığmayacak -Çelebi ve arkadaşlarınınki dahil- bu önerilerle ilgili şimdilik genel bir değerlendirme yapalım diyoruz: Önerilerde seçim çevrelerinin en çok 6 milletvekili olacak şekilde küçültülmesi eğilimi var. Bu, seçeceği milletvekilini tanımak ihtiyacını duyan seçmenin isteğine uygun ve doğru bir öneri. Adayların, parti üyelerinin yargıç denetiminde oy kullanacağı önseçimle belirlenmesi, genel merkeze yüzde 5 gibi bir kontenjan bırakılması isteniyor. Bu da iyi. Çünkü parti içi demokrasinin ilk koşulu gerçekleşir.Ancak önce partilerin üyelik yapısının sağlıklı hale getirilmesi şarttır. Bu amaçla yani naylon üye yazımından kaçmak için üye yazma yetkisinin İlçe Seçim Kurulu'na bırakılması isteniyor ki, onun sakıncası daha az değil. Çünkü o takdirde bir partiye alınması mümkün olmayan kişiler, üye yazılıp o partiyi bozabilirler. Nitekim 1960'larda CKMP'de, 1980'lerde SHP'de ve DP'de bu durum açıkça görüldü... Parti asıl kimliğini kaybetti, tanınmaz hale geldi. Siyasi partilerin seçim öncesinde ortaklık (seçim ittifakı) kurmaları da isteniyor... Ancak Bülent Ecevit bu görüşe öteden beri kesinlikle karşıdır. Çünkü ittifakların uzlaşı yerine gerilim yaratacağını savunur. O nedenle bu öneri sanıyoruz ki kolayca yasalaşamaz. Seçimlerde genel baraj yüzde 10 olarak kalmalı mı, indirilmeli mi sorusu da henüz ortak yanıta kavuşmuş değil. Çiller kendi partisinin güçlü görünmesini istediği için yüzde 10 kalsın diyor ama, böyle hayal edip ağır dersler aldığı önceki seçimleri anımsarsa ısrarlı olmayabilir.Dedik ya... Konu tek yazıya sığmaz diye... Kalanlara sonra, yeri gelince değinmek üzere...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!