Güncelleme Tarihi:
Elinizde çok ama çok güçlü bir ışık kaynağı varsa yapabilirsiniz. Isaac Newton’un ikinci hareket yasası; Bir cisim üzerindeki net kuvvet, cismin kütlesi ile ivmesinin çarpımına eşittir diyor. Daha basitçe ifade edecek olursak, uygulanan hareket ettirici kuvvet, cismin hareketini değiştirir ve ne yöne iterseniz o yöne hareket eder. Fakat ışık söz konusu olduğunda onun garip davranışını unutmamamız gerek: Hiç değişmeyen bir hızla; ışık hızıyla hareket ediyor.
Yavaşlayamaz ve asla hızlanamaz. Ayrıca ışık, foton adlı parçacıklardan oluşuyor ve bunlar kütlesiz parçacıklar. Sonuçta hızlanamadığı ve kütleye sahip olmadığı için ivmesi de yok. Ama tıpkı kütleli parçacıklar gibi fotonlar da enerjinin bir formu olan momentumu taşır, oradan oraya transfer eder. Momentumlarını iletirken cisimler üzerine kuvvet de uygularlar.
Işığın frekansı arttıkça momentumu da artar ve daha fazla kuvvet uygular. Teoride böyle tarif edildiği halde bunu gerçekte hissedemiyor olmamızın sebebiyse bu itiş gücünün çok zayıf olması. Büyük ölçekte düşünürsek bunu daha rahat anlayabiliriz. Dünyada kullandığımız tüm ışık kaynaklarından daha büyük ve güçlü bir ışık olsaydı etkisini görebilirdik. Örneğin Güneş’i düşünebiliriz. Güneş’ten yayılan ışınım basıncının gücü uzay araçlarını itebilecek, hatta asteroitlerin yönünü değiştirebilecek kadar fazla.