Sabancılar büyüdü o böyle kaldı

Güncelleme Tarihi:

Sabancılar büyüdü o böyle kaldı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 1997 00:00

Haberin Devamı

ÖLMEDİĞİMİ GÖRSÜNLER İSTİYORUM

Ailevi durumlar ne kadar kötü olursa olsun, Museviler düğünlerinde çok şık ve asil olmayı beceriyorlar. İliya Bey 40 yıllık eşi Viki ile evlenirken yine bütün aile şıktı (solda). İliya Gülerşen'in mağazasının 30 yıl önceki hali. Birkaç sene önce binayı restore ettirip vitrinleri yenilemesinin sebebini şöyle açıklıyor: ‘‘Benden ayrılan bir sürü insan, şimdi rakibim oldu. Onlara ölmediğimi göstermek istiyorum. Bu dizginleri bırakmadığın sürece istersen 100 kişi ayrılsın buradan İliya Gülerşen yine yaşar.’’

Tarlabaşı'ndan Taksim'e çıkarken Balo Sokağı'nın başında bir tabelaya rastlıyorsunuz. ‘‘İliya Gülerşen, Kumaşçı, 1958’’. Okları takip ettiğinizde, modern görünümlü, özenle restore edilmiş, vitrini zevkle hazırlanmış iki katlı ahşap bir binaya geliyorsunuz. İliya Gülerşen ya kapıda ya da tezgahın başında. Büyük patron gibi arka odalarda oturmuyor. Ne güzel anlatır Beyoğlu'nu diye düşünüyorum. Sohbete başladıktan sonra yanıldığımı anlayacağım.

Başka meslek bilmem

İliya Gülerşen, 1932 yılında Şişhane'de yedi kardeşin dördüncüsü olarak doğdu. Babası, ömrü boyunca Beyoğlu'ndaki balık pazarında başkalarının yanında çalıştı. İliya ekonomik nedenlerle diğer kardeşleri gibi ilkokuldan sonra okumadı, çalıştı. Aynalı Pasaj'da çeşitli dükkanlarda çıraklık yaptıktan sonra, 1958'de kendi işini kurdu: Perakende Kumaşçılık. ‘‘Başka meslek bilmem’’ diyor: ‘‘Biz (Yahudiler) üretmekten imtina eden insanlarız. Üretmeyi değil, ticareti seviyoruz. Üretmeye kalkıştığınız anda başkasına mahkum oluyorsunuz. Bizse başkalarına pek güvenemiyoruz. Beynimize ortak almıyoruz.’’ Yeri gelmişken Yahudilere kendilerine Yahudi denmesine neden kızdığını da açıklıyor: ‘‘Yahudilerin şöyle bir imajı var: Büyük sivri burunlu, sakallı, pis, eskici. Cimri de diyorlar. Aslında doğru. Cimriyiz çünkü hep zor para kazandık.’’

Biraz eski Beyoğlu'nu anlatsın istiyorum. ‘‘Ah nerede o eski Beyoğlu’’ türünden bir nostaljiye girmiyor. Şimdiki halini sevip sevmediğini soruyorum. Bir tek tramvaydan şikayetçi, hiç kaldırmayacaklardı. Bir de İstiklal Caddesi'ni yaya yolu yapmayacaklardı diyor. Sohbet ilerledikçe anlıyorum ki, 60'ların 70'lerle, 80'lerin 90'larla pek farkı yok gibi Gülerşen için. İşte bu durum beni şaşırtıyor.

Hergün sabah 7.30'da mağazaya gelip akşam 19.30'da çıkıyor. Günde 12 saat çalışmazsa rahat edemiyor. Hiç işi yok mu? Açıyor bir top kumaş, ölçüyor. Kumaşları sevip okşuyor. Boynerler'le Sabancılar'la filan aynı dönemlerde çıkmış yola: ‘‘Onlar büyüdüler, ben böyle kaldım. Ama hiç üzülmüyorum. Rızkım, kabiliyetim bu kadarmış diyorum.’’

Yaşadığı sırada ona komik gelmemiştir herhalde ama komik bir anısı var: ‘‘1977 yılıydı. Genç bir çocuk geldi, kumaş istedi. Ölçtüm, sarıp verdim ve borcunu söyledim. Cebinden tabancasını çıkardı. Ben teröristim, para vermeyeceğim, dedi. Ben de sok cebine onu, bütün topu vereceğim, dedim. Bir top kumaşı aldı gitti.’’ Söz konusu kişinin mensubu olduğu örgütün uzun süre pankartlık kumaşa ihtiyacı olmamıştır herhalde!

Hesap makinesine geçemedi

İliya Gülerşen'in iki oğlu var. İkisi de okumuş, şimdi kendi işlerinde çalışıyorlar. Gülerşen onlarla nasıl anlaşamadığını ‘‘fasit örneği’’yle anlatıyor: ‘‘Ben hesap yapmak için fasit kullanıyordum. Baba at artık şunu, hesap makinesine geç dediler. O zaman anlaşamayacağımızı anladım. Daha birkaç yıl önce aldık hesap makinesini. Şimdi bilgisayar da var ama burada çalışanlar kullanıyor.’’ İliya Bey, yeniliklere kayıtsız kalabiliyor, ama eskiyi de özlemiyor.

Onunla ilgili üç şeye şaşırdım; birincisi söylediği gibi yıllarının birbirinin aynı geçmesine. İkincisi, 66 yaşına rağmen inanılmaz derecede dinç ve sağlıklı görünmesine, üçüncüsü de huzursuz huzursuz otururken birden samimi bir itirafta bulunmasına: ‘‘Samimi olarak söylüyorum yanlış anlamayın Zeynep Hanım. Benim şu anda tezgahımın başında olmam gerekiyor. Şimdi sizinle konuşuyorum ama aklım orada. Kimbilir kimler aramıştır, kimler gidip gelmiştir şimdi?’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!