Pozitif yaklaş her sorunu çöz

Güncelleme Tarihi:

Pozitif yaklaş her sorunu çöz
Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2001 13:07

Türkiye geçtiğimiz hafta Fatih Terim'i konuştu. İstanbul'da 'Takımdaşlık Konferansı'na katılan Terim, konuşma yaparken takımından uzaklaştırıldı. Terim; 'ben hiçbir zaman başarının gelmeyeceğini düşünmem. Başarının şartı istikrardır' diyordu. Konferansın çok ilginç bir konuşmacısı daha vardı; Claus Moller. Futbol takımıyla şirketleri karşılaştırdı ancak konuşması 'Terim Olayı'nın gölgesinde kaldı. Moller'in konuşmasından 'her kulağa küpe olacak' tespitlerini yayınlıyoruz.

Swissotel'de geçen hafta başında düzenlenen ‘‘Takımdaşlık‘‘ Konferansı'nda konuşan eğitim kuruluşu Time Manager International'in (TMI) kurucusu Claus Moller ‘‘Takımdaşlık‘‘ felsefesinin de yaratıcısı. Moller, konferansta iş dünyasında başarıya giden yolu futboldan yola çıkarak anlattı. Futboldaki kurallarla iş dünyasının kuralları arasındaki benzerliklerden ve farklardan bahsetti.

İş hayatında başarılı olmak için iyi bir eğitim almanın şart olmadığını belirten Moller ‘‘Okulda öğrendikleriniz ilerdeki başarınızda ve para kazanmanızda fazla bir rol oynamaz. İyi bir eğitim sayesinde bir işe girmeniz kolaylaşır. Ama bu terfi etmenizi sağlamaz. Terfi etmenizi sağlayan başka şeylerdir‘‘ dedi. Moller şöyle devam etti: ‘‘IQ (zeka katsayısı) genelde testlerle ölçülür. Şirketler de IQ'su yüksek elemanları tercih eder. Fakat IQ ‘hareketsiz' bir zekadır ve başka faktörlerle ilişkiye giremez. Aslında zeka başarılı bir yaşam için gerekli her şeydir. Eğer siz bir hedef koyup bunu elde edebiliyorsanız başarılısınız demektir‘‘.

Moller problem çözmede EQ'nun (duygusal zeka) önemini vurguladı. EQ'su yüksek olan bir yöneticinin şirketi için en verimli elemanları seçeceğini, muhafaza edeceğini, onlara ilham vereceğini ve en iyiyi başarmalarına çalışacağını vurguladı: ‘‘IQ bir mühendisin köprü yapması için gereklidir. Bir sorunu çözmek için sosyal zeka gerekir. Eğer işçileriniz greve gittiyse bunu çözmek için IQ değil EQ gerekir.‘‘

Moller yapılan testler sonucu başarılı yöneticilerde şu özelliklerin görüldüğünü belirtti:

Kendini değerlendirme: Güçlü ve zayıf noktalarımı biliyorum. Kendi güçlü yönlerimi kullanıyorum ve bilmediğim konularda kahramanlığa kalkışmıyorum. Eleştiriye açığım.

Kendini ifade edebilme: Ne demek istediğimi biliyorum ve bunları güçlü bir şekilde ifade edebilirim. Bunu yıkıcı olmayan bir şekilde yaparım ve başka görüş benimsemiş olanlar tepki göstermez.

Stres kontrolü: Problemlerle karşılaştığımda sakin olurum. Problemi mantıklı bir yolla çözmeye çalışırım. Olaylar beni kontrol etmez, ben olayları kontrol ederim.

Kendine güven: Duygusal açıdan bağımsızım. Başkalarının düşüncesini sorar, öğrenirim. Fakat bir şeyin doğru olduğunu hissediyorsam buna herkes karşı olsa bile yaparım.

Moller IQ'nun başarıya götüren yolda yüzde 10, EQ'nun yüzde 40 rol oynadığını belirtti. Geri kalan faktörleri yaratıcılık, pratiklik ve iş becerisi olarak sıraladı.

Takım yaratma ile şirket yaratma arasında farklar bulunduğunu belirten Moller futbolda takımın her üyesinin elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını söyledi: ‘‘ Futbol'un seyircisi vardır. Bu da oyuncuları ellerinden gelenin en iyisini yapmaya götürür. Şirketlerde bu durum farklıdır.‘‘ AB ülkelerinde yapılan bir araştırmaya göre bugün çalışanların yüzde 10'u başka bir iş arıyor ve bunu müdürlerine söylemiyor. Bu oran her yıl iki kat artıyor. Her 10 kişinin dördü çalıştıkları firmadan gurur duymuyor ve yönetime güvenmiyor. Yüzde 80'i yaptıkları işe yüreğini koymuyor. Başkaları tarafından motive edilmeyi bekliyor.


TERİM: HİÇBİR ZAMAN BAŞARININ

GELMEYECEĞİNİ DÜŞÜNMEM



Claus Moller, Fatih Terim'in çıkan her soruna pozitif yaklaşmasının ve problem çözme stratejilerinin onu başarıya götürdüğünü söyledi: ‘‘Terim gerçek problemi tespit etmede çok başarılı. Bir karar alıp onu yürütüyor. Asla geri dönmüyor. Olaylara her zaman 'biz bunu başarabiliriz' şeklinde yaklaşıyor.‘‘

Fatih Terim, konuşmasında, 'takımdaşlık' kavramını 'kaliteli insanların bir araya geldiği bir grup olarak tanımladı ve şöyle konuştu: ‘‘Patronunun çok çalıştığını gören elemanın bu elektriği almaması mümkün değil. Ben hiçbir zaman başarının gelmeyeceği kaygısına düşmem. Herkesle iyi geçinemezsiniz ama bu sizin fikrinizi değiştirmemeli. Duygusal hareket etmemelisiniz. Başarının en büyük temeli istikrardır. Aynı alanda en az 15 yıllık bir çalışma gerektirir. Bir Emniyet Müdürü İstanbul'u ancak beş yılda öğrenir. Onu kısa sürede başka yere tayin ettirirseniz başarılı olamaz.‘‘
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!