Pembe dizi deyip geçmeyin

Güncelleme Tarihi:

Pembe dizi deyip geçmeyin
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 1998 00:00

Haberin Devamı

Özel TV’lerle birlikte günlük yaşamın bir parçası haline gelen pembe diziler, hemen her ülkede büyük ilgi görüyor. Öyle ki insanlar, bu diziler ekrana geldiği saatlerde evde olmaya özen gösteriyor.

Master tezini Türkiye'deki feminist söylemler üzerine yapan Candan Yenigün, BBC'de bu tip filmlerin ev kadınlarının stratejilerine yönelik zamanlaması olmasına rağmen ‘‘boş vakit’’ suçlamasına farklı açıdan yaklaşarak görüşlerini şöyle açıkladı: ‘‘Sonuçta her şeyi büyük yararı olduğu için yapmıyoruz. Bu filmlerin çok çabuk tüketilebilen, günlük sıkıntılardan uzaklaştıran bir özellikleri var. Birçok kadını ortak yerde buluşturuyor. Kadınlar, dizilerde kendileri ile özdeşleştirebildikleri bir kadını bulabiliyorlar. Filmi birkaç gün veya hafta seyredemeseler bile konuyu ilerleyen sürede yakalayabiliyorlar. Kahramanların sevinçleri ile ortak olmuşlar. Bu diziler, kadının giyimine, süslenmesine, erkeklere karşı tavrı ile karşı cinse yapılabilecek oyunlara dair ipuçları veriyor. Kadınlar böyle bir gücü veya ipuçlarını almaktan mutlu oluyor.’’

İngiltere'deki Lester Üniversitesi'nden sosyal bilimci Anabel Muhammed, bu dizilerin sosyal davranış biçimleri, hatta siyaset üzerinde etkili olduğunu savundu. Çalışmalarını özellikle dağılan SSCB ülkeleri üzerinde yoğunlaştıran Muhammed, şöyle konuştu: ‘‘Birçok yorumcu SSCB'deki değişimin bir nedenini de o tarihte insanların Batı'daki TV'leri izleyebilmesine bağlıyor. Bu diziler en az konuları kadar diğer noktalarda da ilgiyle izleniyor. Oyuncuların saç şekli, makyajları nasıl, evlerinin içini nasıl döşemişler, buzluktan soğuk bir içeceği nasıl alıyorlar gibi konuları izlemek de çok önemli. Bir kadının, anahtarını kaptığı gibi arabasına atlayıp güneşin battığı yöne doğru son hızla gittiği sahne, Batılı anlamda tüketim toplumu olmamış izleyici açısından bir tatminsizlik duygusu yaratıyor.’’

Pembe diziler konusunda uzman kabul edilen psikolog Gary Cartner, bu filmlerin insan doğası üzerinde çok basit bir kurala göre işlediğini anlattı. İnsanların büyük bölümünde ‘başkalarının işine burnunu sokma’ gibi doğal bir dürtü olduğunu bildiren Cartner, ‘‘Özel hayatı deşmek birçoğumuza zevk verir. Pembe diziler, gerçek yaşamda istesek de yapamayacağımız bir şeyi düzenli yapmamızı sağlıyor. Hiçbir tehlikeye atılmadan başkalarının özel hayatlarını inceliyor, bir çeşit röntgencilik yapıyoruz’’ dedi.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!