PATTIE AkÅŸamın geç saatleridir. Pattie giyeceÄŸi kıyafetleri seçer, makyajını yapar, uzun sarı saçlarını tarar ve sorar: -Ä°yi görünüyor muyum? -Evet; bu

Güncelleme Tarihi:

PATTIE Akşamın geç saatleridir. Pattie giyeceği kıyafetleri seçer, makyajını yapar, uzun sarı saçlarını tarar ve sorar: -İyi görünüyor muyum -Evet; bu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 22, 2000 00:00

PATTIE AkÅŸamın geç saatleridir. Pattie giyeceÄŸi kıyafetleri seçer, makyajını yapar, uzun sarı saçlarını tarar ve sorar: -Ä°yi görünüyor muyum? -Evet; bu akÅŸam muhteÅŸem gözüküyorsun... Pattie için bir efsane ÅŸarkı daha doÄŸmaktadır; aynı George Harrison'un "Something"inde, aynı Eric Clapton'un "Layla"sında olduÄŸu gibi. "Wonderful Tonight"ı bestelemektedir Eric Clapton; o akÅŸamki partiye gitmeye hazırlanırken muhteÅŸem gözüken Pattie için. Pattie Boyd; hiç bir zaman "hikayesini" ya da baÅŸka deyiÅŸle, ruhunu satmamış; ÅŸu anda Londra'da Rod Weston isimli bir gayrimenkulcünün yanında fotografçı olarak çalışmaktadır. Kendisini uyuÅŸturucu ve alkol bağımlılarına yardıma adamış, yaÅŸlılığa merdiven dayamış, basından uzak duran bir hanımdır. AMA; NE HAYAT YAÅžAMIÅžTIR PATTIE BOYD. Patricia Anne Boyd, 17 Mart 1945 de Ä°ngiltere'de, büyük savaÅŸ yerini bebek patlamasına bırakırken doÄŸdu. KardeÅŸleri Paula ve Helen'in doÄŸumlarından sonra babalarının görevi nedeniyle uzun yıllar Kenya'da yaÅŸadılar. Gençlikleri tomurcuklanırken Ä°ngiltere'ye geri döndüler. Pattie, 1962 de de muhteÅŸemdi. KardeÅŸi Helen ("Jenny" olarak tanınır) ile birlikte Londra'da modellik yapıyor, sık sık New York'a defilelere gidiyorlardı. Pattie aynı zamanda Paris'de ünlü modacı Mary Quant'ın yanında da modellik yapıyordu. Ayrık diÅŸleri, bebeksi yüzü, uzun bacakları, yıllar sonra bir yaÅŸayan efsanenin önünde de taradığı uzun sarı saçlarıyla çok güzeldi. Ve, 1964 de Beatles'ın filmi "A Hard Day's Night"da küçük bir rol önerildi. Filmin çekiminde kardeÅŸi Helen ile George Harrison'dan imza istediler. John Lennon'a yaklaÅŸmaya korkuyorlardı. George; Helen'in resmine bir, Pattie'nin resmine yedi öpücük kondurdu. Ardından buluÅŸma teklifi de gelince yüzü kıpkırmızı oldu, kalbi o an durabilirdi. Ä°ki yıldır beraber olduÄŸu fotoÄŸrafçı Eric Swayne'den gizli buluÅŸmalar baÅŸladı. Eric'in haberinin olamayacağını düşünüyordu ama o bir Beatle ile buluÅŸuyordu. Bütün dünyanın gözleri üzerlerindeyken, Eric hiçbirÅŸeyden haberi olmadan deklanşöre basamazdı - basamadı, ayrıldılar. 1964 bütün güzelliÄŸi ile geçerken, George ve Pattie güya gizlice Ä°rlanda'ya tatile gittiler ama flaÅŸlar orada da gözlerini kararttı; tek istekleri berbat olan tatillerini kesip Londra 'ya dönebilmek oldu. Orada, kirli çamaşır sepetlerinde gizlice havaalanına gitmek zorunda kaldığında anladı Pattie; Beatlemania'nın ne berbat birÅŸey olduÄŸunu. Yolda yüzüne tüküren Harrison hayranları, hatta ölüm tehditleri derken 1966 da George Harrison ile evlendiler. O artık Pattie Harrison idi. Ä°lk defa bir Beatles üyesi kendi tercihi ile (hamilelik nedeniyle deÄŸil) evleniyordu. George Harrison, Pattie için; bir kuÅŸağı, iç dünyalarındaki limanlarından kopartan "Something"i besteledi. -... hiçbir kadın, beni onun kadar baÅŸtan çıkartmıyor... diye devam ediyordu ÅŸarkının sözleri, muhteÅŸem gitar sololarının arasında. George artık basından nefret ettiÄŸinden Pattie modelliÄŸi bırakmak zorunda kaldı ve uyuÅŸturucu ile tanıştı. Artık onun yolunu, ÅŸarap kadehlerinin yerini alan Marijuana, LSD, eroin bekliyordu. Zaten bütün Beatles üyeleri uyuÅŸturucu bağımlısıydı, ilaçlı ÅŸekerler elden ele dolaşıyordu. Alkol denizinden çıkıp LSD kumsallarına yatıyorlardı. Bir tripten diÄŸerine geçiliyor, halusinasyonlar arasında kayboluyorlardı. Pattie kendini hep yalnız hissediyordu, George gökyüzünde bir yıldızdı. Korumalar, basın, kendini kaybetmiÅŸ hayranlar, arasında boÄŸuluyordu. Pattie, Georga'a sonradan piÅŸman olacağı; Hindistan'a - Yogi Marharishi Mahesh Yogi ye -gitmeyi önerdi ve George'un hayatı deÄŸiÅŸti (Pattie'ninki de). George, kendini Hint felsefesine kaptırdı, hatta adadı; bambaÅŸka bir adam oldu. Ayrılığa giden yolda ilk adımlar atılmıştı. Artık kocasını gurular, uzak alemlerin mistisizmi avuçlarına almıştı. LSD, Marijuana hayatlarında su gibi, hava gibi vazgeçilmezdi. Mick Jagger, Marianne Faithfull'un partileri, polis baskınları, evlerin aranması, tutuklanmalar, tripler birbirini takip ederken, Beatles'ın gay meneceri Brian Epstein aşırı dozda uyuÅŸturucudan öldü. George dozu arttırdıkça ve kendini Pattie'den izole ettikçe evlilikleri iyice bunalıma girdi. John Lennon bile Pattie nin cazibesine kapılmışken, Pattie kendini John'dan uzak tutabildi. Bu arada George, kendisi gibi mükemmel gitar çalan bir dost edindi: Eric Clapton. Ve beraber "While My Guitar Gently Weeps"i yaptılar. Clapton artık George'ların evinden çıkmaz olmuÅŸtu. Her bahane ile evlerine geliyordu. Pattie, George'un ilgisini çekebilmeye, onu kıskandırmaya çalışırken Eric ile çok samimi oldu. Fakat plan ters tepti ve Eric, Pattie'ye; en iyi arkadaşının karısına köpekler gibi aşık oldu. Eric, Pattie ile daha çok beraber olabilmek için Pattie'nin kardeÅŸi Helen ile çıkmaya baÅŸladı. Donovan'ın kendisi için "Jennifer Juniper"ı bestelediÄŸi Helen (Jenny) ile. Clapton'un obsesif aÅŸkı artık Pattie'yi korkutmaya baÅŸlamıştı. Pattie artık Eric ile huzursuz buluÅŸmaların içindeydi. Eric, Pattie'yi deliler gibi severken ve uyuÅŸturucu bataklığına gırtlağına kadar saplanırken 12. yüzyılda Nizami'nin yazdığı Leyla ile Mecnun'dan etkilenerek, Pattie için Jim Gordon ile beraber muhteÅŸem "Layla"yı ortaya çıkarttı. ...Layla, dizlerimin üzerindeyim Layla yalvarıyorum, sevgilim lütfen... ve birgün Eric, Pattie'ye rest çekti: -ya artık hep benimle olursun ya da kendimi tamamen uyuÅŸturucuya veririm... ve Pattie bu ultimatom karşısında tamamen Eric'den uzaklaÅŸtı; onu uyuÅŸturucu bataklığında bırakarak perdeyi kapattı. O sırada, Eric'in arkadaşı Jimi Hendrix aşırı dozdan öldü. Sıra yavaÅŸ yavaÅŸ Eric'e gelmekteydi. Dört uzun yıl sürdü Mecnun'un uyuÅŸturucu bataklığındaki çırpınışı; korkunç depresyonu. O arada Pattie'nin de problemleri büyümüştü. ModelliÄŸe tekrar baÅŸlamış, gitarist Ron Wood ile gizli bir iliÅŸkinin içerisindeydi. George ise artık tamamen uçmuÅŸtu. George ile düzenledikleri partilere hala depresyonda olmasına raÄŸmen Eric Clapton da geliyordu. Ve bir gün, bir partide Eric, George'un kolundan tuttu: -senin karına aşığım; onu istiyorum… George'un beklenmedik yanıtı geldi; -iyi, sen onu al, ben de senin kız arkadaşını alayım… Eric'in patavatsızlığı ve George'un hissizliÄŸi karşısında ÅŸok olan Pattie aÄŸlayarak orayı terketti. Ve ardından da Harrison'u terketti... 1974 de George durumu düzeltmek istediyse de artık çok geçti. Pattie, Los Angeles'e Fleetwood Mac'in davulcusu Mick Fleetwood ile evli olan kardeÅŸi Helen'in yanına gitti. (Helen'de daha sonra Mick'den ayrılıp, King Crimson'un davulcusu Ian Wallace ile evlendi) Pattie, daha sonra da Miami'ye Mecnun'un yanına gitti. Rüyalarının kadını artık Eric'in yanındaydı. Pattie artık akÅŸamların muhteÅŸem kadınıydıPattie artık muhteÅŸem hissettiren kadındıOnun gözündeydi artık aÅŸkın ışıltısıArtık muhteÅŸem günler baÅŸlamıştı Pattie ve George 1977 de resmen boÅŸandılar. Eric'in hayatı alkol ile özdeÅŸmiÅŸti ve artık Pattie'nin önünde baÅŸka kadınlarla beraber oluyordu. Ä°liÅŸki koparken menejerinin ısrarıyle Eric Pattie'ye evlenme teklif etti. Pattie zor da olsa kabul etti. Pattie ve Eric ile 27 Mart 1979 da Tucson, Arizona'da evlendiler. Davetliler arasında Paul McCartney, Ringo Starr, Elton John, Mick Jagger, David Bowie gibi isimler vardı. Düğünde "Something" bile çalındı. Partiye George Harrison yeni karısı Olivia ile geldi. Düğünden sonraki gece, daha unutulmaz bir gece oldu. Eric Clapton, Pattie'yi sahneye çıkarttı ve "Wonderful Tonight"ı birlikte söylediler. O geceden sonraki gün ise en unutulmazı oldu: Eric Pattie'yi zorla Ä°ngiltere'ye gönderdi. Paketlenip gönderilen Pattie için yine yalnız günler baÅŸlamıştı. Yine gökteki bir yıldızla evliydi. Öyle bir yıldız ki, artık evde gitar çalarken, kendisine "konsantrasyonunu bozduÄŸu" gerekçesiyle orada bulunmasına dahi izin vermeyen, bir alkol komasından diÄŸerine geçen, beraber yemek yiyemedikleri, kendisine artık "muhteÅŸem" gözüyle bakmayan bir yıldız. 1985 de Pattie, YETER! dedi. Clapton'un farklı kadınlardan iki ayrı çocuÄŸu olmuÅŸtu. Kendisini çok aÅŸağılanmış hissetti, ayrıldılar - 1988 de resmen boÅŸandılar. Layla, geçmiÅŸini tamamen geride bırakarak Londra'da yaÅŸamaya baÅŸladı. Eric Clapton'un albümünün kapaklarını yaparken baÅŸladığı fotoÄŸrafçılığa devam etti, Ringo Starr'ın karısı Barbara Bach ile SHARP isimli, uyuÅŸturucu bağımlılarına, alkoliklere yardım eden bir kuruluÅŸ ortaya çıkarttılar. 1999 da Greenpeace'in endüstriyel gıdalara karşı eyleminde Pattie de iÅŸbaşındaydı. Anılarını hiçbir zaman satmadı ve çok saygı duyuldu. MÄ°ck Jagger'la dostlukları hiç kopmadı. Eric Clapton'un Ä°talyan aktris Lori Del Santo'dan olan dört yaşındaki oÄŸlu Connor,1990 da Manhattan'da 49. kattan aÅŸağıya düşüp öldüğünde, Pattie yine Eric'in yanıbaşındaydı. "Tears In Heaven" baÅŸlamıştı. 1992 deki "Unplugged" albümünde; gözlüklü bir adam kasırga giriÅŸli "Layla"yı yeni yumuÅŸak haliyle söylüyor, Grammy ödüllerine boÄŸuluyor ve "Pretty Girl" Pattie, Londra'da aÄŸlıyordu. En güzel aÅŸk ÅŸarkılarının, bestelendiÄŸi Pattie Boyd'un, Layla'nın hikayesi burada bitiyor MU? Sanmıyorum... En güzel yer, henüz gidilmemiÅŸ olan... En güzel aÅŸk ÅŸarkısı, henüz yazılmamış olandır. Yalçın ERGÄ°R - 22 Aralık 2000, Cuma Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!