Pakize Suda: Gelenekçi mi yenilikçi mi?

Güncelleme Tarihi:

Pakize Suda: Gelenekçi mi yenilikçi mi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2000 00:00

Pakize SUDAu pazar FP'nin kongresi var. Genel başkanlık için iki aday yarışacak. Biri Erbakan asıllı Recai Kutan, diğeri Recep Tayyip asıllı Abdullah Gül. Biri gelenekçi öteki yenilikçi.Ben yine olaya kendi açımdan bakacağım. Acaba hangisinin kazanması bana daha yarayışlı olur?Aslında yenilikçi bir insanım. Misal evdeki eşyaları her sene yenilemekten yanayım. Ancak fırsatları paraya tahvil etmekteki başarısızlığım yüzünden hayatımı gelenekçi olarak sürdürmek zorunda kalıyorum.Gelelim FP'ye. Gelenekçiler mi, yenilikçiler mi? Gelenekçiler eski. Yani hallerini, tavırlarını sular seller gibi bildiklerim. Etkilerini, tepkilerini, yediklerini, içtiklerini, huylarını, sularını adım gibi bellediklerim.Yenilikçiler genç. Genç olduklarından henüz ağızlarından çıkanı kulakları duyuyor. Önlerindeki uzun siyasi geleceği de düşünmek zorundalar tabii. Onun için dokuz düşünüp bir konuşuyorlar. Yaşlıların ise çeneleri bir miktar düşmüş oluyor. Bu sebepten benim açımdan randımanları hayli yüksek.Yenileri uzunca bir süre anlamak, dinlemek, gözlemek lazım. Zaman kaybı. Üstelik bu süre sonunda dişe gelmez biri olduklarının ortaya çıkması ihtimali de var.Ama bir de madalyonun tersi durumu var. Yenilikçilerin verimli çıkması halinde-verimli derken memlekete hizmeti değil mizaha hizmeti kastediyorum-tükendi tükenecek bir hazine yerine el değmemiş yenisi. Benim için bundan iyisi Şam'da kayısı olur.Netice olarak iyi ki parti delegesi değilim. Seçemezdim. Bana hazır seçilmiş lider lazım.***Yalnız Gül'ün şansı yok gibi görünüyor. Sebebi Nazlı Ilıcak. Okuduğum kadarıyla Gül'ü destekliyormuş. Nazlı Hanım'la fikirleriniz uyuşur, uyuşmaz ama her fırsatta ortaya koyduğu cesaretini ve mücadeleci ruhunu takdir etmemek mümkün değil. Ancak Nazlı Hanım bugüne kadar kimin yanında yer aldıysa talihsizliği de peşine taktı.Misal Demirel. Ilıcak'ın Demirel'i Demirel'den çok sevdiği yıllarda beyefendi Zincirbozan Hamzaköy dolaştı durdu.Nazlı Hanım, FP'li oldu, parti oyları yüzde 25'lerden yüzde 10'lara düştü.Merve Kavakçı'ya destek oldu, kadıncağız değil meclise girmek neredeyse Türkiye'ye giremeyecek hale geldi.Allah Abdullah Gül'ü korusun.***FP'de bir de anahtar mevzuu var. Cennetin anahtarı. Gül'e oy verenler anahtar edinmekte zorlanacaklarmış. Bu durumda biz de basın olarak Gül'ün karşısında yer alsak... Hani diyorum bize de bir anahtar... Yani olabilir mi acaba? Sonra çilingir aramayalım oralarda.Tövbe, tövbe.t Mış muş...l Çiller: ‘‘Sezer'in kilidini DYP çözdü’’ demiş.Herkes Sezer'e oy verdiğini söylüyor. Mecliste dediğiyle yaptığı birbirini tutmayan 220 kişi var.l Lalenin anavatanı Muş'muş.Demek ki Hollanda'ya işçilerimizden önce göç eden de varmış.l Sezer limuzine itiraz etmiş.Yarın köşke de itiraz eder. Şimdiden iki göz bir gecekondu kiralamak lazım. Hem bahçesine maydanoz da eker.l Jigolo Gürcan Şen: ‘‘Sosyeteden çok müşterim var’’ demiş.Tabii sosyetenin karnı tok. Fukara kadın öyle mi? 'Et'e ödeyecek parası olsa önce midesini tatmin edecek.l Sezer'li yıllar farklı olacakmış.Eminim. Hatta Kapıkule girişine 'Sıfır heyecan' yazabiliriz.l Enflasyon yazın eksiye inecekmiş.Sıcaktan eriyecektir. Kışın yine çıkar merak etmeyin.l Recai Kutan, Sezer için: ‘‘Pazara alışverişe giden bir halk adamı. Seçildiği için memnunum’’ demiş.Sanki devletin başkanlığını değil de Çankaya'nın mübayasını yapacak.Not: Geçen hafta perşembe günü ‘‘Hakim Ahmet Necdet Bey’’ başlıklı yazımda yer alan: ‘‘Tek bir mış-muş'luk laf etmez o’’ sözümü geri alıyorum. Yukarıda okuduğunuz üzre kendisi etmese bile dolaylı olarak mış-muş'a sebebiyet vermektedir. Hem de bir günde dört tane birden. Hem de daha göreve başlamadan. Rekor bu. Yaşasın yeni cumhurbaşkanımız!FasulyeÇalı fasulyesi değil. Zeytinyağlı Ayşekadın da. Bu bir film. Hem de film gibi film.Sinemaya gitme özürlü ben bile gittim seyrettim. Kalk, giyin kuşan, yola çık; trafik, kalabalık, kar, yağmur, rüzgar, soğuk, sıcak, ter; kuyruğa gir, bilet al, bekle; bilmemkaç koltuğa oturanların bacaklarına sürtüne sürtüne, ayaklarına basa basa geç, yerini bul; sonra bilmemkaç kişi aynı şeyleri sana yapa yapa yerini bulsun; koltuğun gıcırtısı, mısırın çıtırtısı, yanındakinin nefesi, arkandakinin fısıltısı; sigara yasağı.İşte bütün bunlara dayanamadığımdan sinemaya gitmiyorum. Evdeki imkanlarla yetiniyorum.Ama Fasulye'ye gittim. Neden? Adından etkilenmiş olabilirim. İnkar etmiyorum. Boğazıma düşkünlüğüm herkesçe malum. İyi ki gitmişim. Çok beğendim. Çok eğlendim. Hatta sesli sesli güldüm.Gidin. Mutlaka. Kaçırılacak film değil. Size bir Türk filmiyle gurur duyma fırsatı. Daha ne olsun?Fasulye'yi temin eden Kaan Kural'a, ayıklayan Haluk Özenç'e, pişiren Bora Tekay'a ve misafirlere sunan Özgür Ercan'a hem aferin, hem de teşekkürler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!