Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit anıldı

Güncelleme Tarihi:

Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit anıldı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 12, 2006 14:27

Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit, ölümünün 88. yıldönümünde Cağaloğlu'ndaki türbesi başında anıldı.

Haberin Devamı

Kur'an-ı Kerim okunarak başlayan törende konuşan İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mim Kemal Öke, II. Abdülhamit'i hatırlamanın, onun hassasiyetlerini hatırlamak anlamına geldiğini belirtti. Öke, II. Abdülhamit'in birinci derecedeki hassasiyetinin “önce devlet” anlayışı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Uluslararası ilişkilerin 'kurtlar vadisi' olduğu bir emperyalist zaman sürecinde, Osmanlı Devleti'nin nasıl içten ve dıştan çökertilmeye çalışıldığını tarihçiler bilmektedir. Dolayısıyla II. Abdülhamit'in birinci hassasiyeti bu devletin bekasını koruyabilmek olmuştur. Osmanlı'yı ayakta tutabilmek için 33 yıllık saltanatı süresince nelere göğüs gerdiğini biz tarihçiler biliyoruz. 'Önce devlet' derken de o günün güçler dengesinde en küçük taşkınlığın Osmanlı Devleti'ne büyük zarar vereceğini ve Türkiye'yi parçalayacağını bildiği için fevri çıkışlara karşı çıkmıştır. Dolayısıyla fevkalade temkinli, itidalli ama teslimiyetçi olmadan bir diplomasi ve siyaset güdebilme mahareti gösterebilmiş usta bir diplomattır. Taşkınlığın olmaması, II. Abdülhamit'in siyaset felsefesinin temel taşlarından bir tanesidir.”

Haberin Devamı

II. Abdülhamit'in bugüne ışık tutacak bir diğer hassasiyetinin de ”milletin birliği ve bütünlüğünün zedelenmemesi”, bunun da insancıl prensipler ışığında gerçekleştirilmesi gerekliliği olduğunu dile getiren Mim Kemal Öke, şöyle devam etti:

“Dolayısıyla milli birlik ve beraberliği muhafaza gayreti içerisinde, evrensel değerlere haiz, insan haklarının da korunmasının icap ettiğini de düşünerek, o günlerde dünya üzerinde ayrıma tabi tutulmuş Doğu Avrupa'da Museviler'e yönelik katliamlara karşı sesini yükseltebilmiştir. Osmanlı ülkesinin onlara sığınak olarak kabul edilmesi gerektiğini söylemiştir. İşte o dönemlerde Osmanlı, insanlığın son kalesi olarak bir madalya ile taltif edilmiş durumdaydı.
Gerçek Abdülhamit'i anlamak mecburiyetindeyiz. Abdülhamit'e sahip çıkanların da, karşı çıkanların da gerçek Abdülhamit'i tarihi dokusu içinde yeniden inşa etmesi zarureti vardır. Bilime inanıyorsak, bilimin ışığında II. Abdülhamit Han'ı yeniden iadei itibar etmek mecburiyetindeyiz. Ahde vefa prensibi burada geçerli olmalıdır. Tarihle barışmamız gerekir. Çünkü tarihiyle barışık olmayan ülkelerin kendi içlerinde kimlik krizlerine düştükleri görülmektedir. Ve bu da II. Abdülhamit'in hiç istemediği tarzda taşkınlıklara, bölünmelere, kavgalara neden olmaktadır. Bu tarihe öykünmek ve nostaljik bir yapı değil, bilakis, cumhuriyete, temel değerlerine, devlete sahip çıkmaktır. Milli birliği inşa etmenin çıkış noktalarından bir tanesi de tarihle barışabilmeyi becerebilmektir. Köklerine sahip çıkan ülkeler geleceğinden de ümitli olurlar.”

“BİZİM TARİHİMİZDE UTANILACAK SAFHA YOKTUR”-

Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın da konuşmasında, Türk devleti ve milletinin büyük badirelerden geçtiğini belirtti.
Osmanlı Devleti döneminde bütün dinlerin özgürce yaşandığını, bütün milletlerin dillerini özgürce konuşabildiğini belirten Şıvgın, ”Bugün bize Avrupa'dan özgürlük dersi vermek isteyenler, Osmanlı tarihini iyi incelesinler. Oradan alacakları büyük dersler var” dedi.

Haberin Devamı

Halil Şıvgın, Türk milletinin tarihiyle barışması ve tarihini iyi öğrenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Kimlik krizlerinin aşılacağı tek yer tarihtir. Tarih şuuru olmadan bizim ileri gitmemiz mümkün değildir” diye konuştu.
Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı da, II. Abdülhamit Han'ın başarılı bir hükümdar olduğunu dile getirerek, yaptığı reformların imparatorluğun devamını sağladığını kaydetti. Ortaylı, “Bu hükümdar, çok milletli bir devletin başındaydı. İmparatorluk coğrafyasında sadece Türkler değil, Araplar ve Yahudiler de yaşardı. Onlar bile II. Abdülhamit dönemini 'adalet dönemi' olarak anar. Bu çok önemlidir” diye konuştu.

Haberin Devamı

II. Abdülhamit'in kendisini tahttan indirenlerle bile zor zamanlarda dış konuları görüştüğünü, devletin dış politikasını tayinde onlara yardım ettiğini ifade eden Ortaylı, “Tarihle barışmak gerekir. Biz tarihimizi bir kül olarak alırız ve bizim tarihimizde utanılacak safha yoktur. II. Abdülhamit Han da devlet büyüklerimizdendir. Türk milleti büyük bir millettir. Her zaman büyük devlet adamları, komutanlar çıkarır” şeklinde konuştu.

Anma törenine, akademisyenlerin yanı sıra, Osmanlı hanedanı mensuplarından Harun Osmanoğlu, Selahattin Osmanoğlu, Orhan Osmanoğlu, Firuzan Osmanoğlu ve Abdülhamit Kayhan Osmanoğlu ile vatandaşlar da katıldı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!